Renkli Rüyalar Oteli...

71 4 0
                                    

Resepsiyondan ayrıldıktan sonra odasına çıkmıştık. Beni belimden kavramıştı çünkü topuklular ve sarhoş kafayla zar zor duruyordum ayakta. Ayrıca bu adamın kokusuda sarhoşluğun yanında neydi ki.

"Murat bey odanız acaba daha ne kadar uzak"

"Geldik Sine sakin ol" demişti. Adımı ne güzel söylüyordu öyle.

Beni kapının yanına dayamış cebinden oda anahtarını çıkardı. Odaya girmeden yine belimden tutmuş resmen beni odaya taşımıştı. Odaya girdiğimizde ise yatağa oturtmuş ayakkabılarımı çıkarmıştı. Ben kendimi yatağa bırakınca ise

" Hey bu kıyafetlerle uyuyamazsın. Bira dökülmüş ve çok rahatsız görünüyorlar. Bakalım ne bulabiliriz."

Bana dolabından siyah bol bir tişört birde şort atmıştı. Bense bunları gördüğümde gülmeye başladım...

"Murat Bey tişört tamam da şort " resmen kikirdiyordum. O ise daha çok düşünceliydi.

" Hadi Sine değiştir üzerini. İstersen duşta al temiz havlu vardır. Ben bir telefon görüşmesi yapmalı ve sana kahve bulmalıyım." dedi ve odanın camından dahi görünen eşsiz deniz manzarasını daha iyi izleyebilmek için balkona çıktı.

Bense gerçekten duş almalıydım. Makyajım dağılmış, üzerime bira kokusu sinmişti. Kafamda hala çok iyiydi. Hızlıca duş aldım.  Tişörtünü üzerime geçirdim. Şort ise belimden düşüp duruyordu. Giymedim şortu. Zaten tişört baya büyüktü. Allah aşkına bu tişört ona bile büyüktü. Ve bu ne biçim tişörttü kafama şapka boynuma zincir de taksak tam merdiven altı rapçilerine dönecektim. 


Odadan çıktığımda ise hala balkondaydı ve kahve içiyordu. Bense biraz daha ayılmıştım ve yanına gittim.


Önce baştan ayağa süzdü. Sonra o sol yandan olan gülümsemesini atıp. Eliyle kahvemi gösterdi. Teşekkür edip yanına oturdum.


"Ben ...." lafımı Murat böldü. " O barda bir anda ne oldu bilmiyorum. Böylesine bir gülüşü bir anda ne gölgeledi bilmiyorum. Ama bana anlatmak, açıklama yapmak zorunda değilsin. Herkesin bir nedeni vardır Sine. Devam etmek için. Etmemek için. Ağlamak için. Susmak için. O yüzden kendini bana bir şeyleri anlatacak yükümlülükte hissetme"


Aklıma o an fotoğrafları gördüğüm an, dolan gözlerim geldi. O an hissettiklerimin kat be kat fazlasını şimdi iliklerime kadar hissettim. Gözlerime gelen yaşları kovmayacaktım artık. Ve dökülmeye başladılar. "Ben,...... ben......" deyip ağlamaktan başka bir kelime çıkaramıyordum ağzımdan. Hıçkırıklarım iyice artmıştı. Ayağa kalktı. Kollarının arasına aldı beni. Başımı göğsüne bastırdım ve daha fazla ağladım. Yaklaşık on dakika balkonda başım göğsünde hıçkırarak ağladım. Murat ise saçlarımı okşuyor. " Ağla güzelim, ağla akıt içindekileri diyordu" Sonra elleri saçlarımda dolanmaya başladı. "Hasta olacaksın neden saçlarını kurutmadın Sine?"


Bu ilgi karşısında ben daha da çok ağlamaya başladım. " Şşşşş sümüklü tamam tişörtümü mahvettin" deyip kahkaha attı. Ağlamamı bastırmaya çalışıyordu kendince. Öyle de oldu hıçkırıklar yerini iç çekmelere bıraktı. Yeni bir kahve daha istedi oda servisinden. Kahve hızlıca geldiğinde elime tutuşturdu ve "biraz ısınman gerek sen kahveni içerken bende bir duş alayım "dedi ve banyoya gitti.


***


Duş alıp üzerine rahat kıyafetlerini giydiğinde yanıma geldi ben hala balkonda manzaraya bakıp kahve içiyordum. Sigara yakmak için paketime uzandığımda ise. Elini elimin üzerine uzatıp " İçme Sine. Bişeylerin bağımlısı olma hayatta. Bir şeylerin seni yönlendirmesine esir almasına izin verme. Hem çok kötü kokuyor." deyip elini çekmişti. Söz dinleyesim tutmuş ve Murat'ın dediğini yapmıştım. Saat gecenin 4 ü olmuş ve hala balkonda eşsiz manzarayı izliyorduk. 

SİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin