3

155 21 5
                                    

"Sınıfa gitsem şimdi alır mı hoca?"

"Hiç sanmam bay Oh asla geç gelenleri almaz ilk haftadan azar yemek istemiyorsan ders arasını bekle."

Tao başını sallayarak üzerindeki ıslak tişörtünü eteklerinden kavrayarak sıktı. Yurttan okula gelirken yağmura yakalanmışlardı ve donuna kadar ıslaktı. Kuzenleri ders için kendi bölümlerinin olduğu kata ilerlerken tao az çok neyin nerde olduğunu öğrendiği fakültenin -1. Katına indi. Öğrenci lavabosuna girip tişörtünü çıkardı ve lavaboya iyice sıkarak tişörtü ıslaklıktan bir miktar kurtardı daha sonra tişörtünü üzerine geçirerek lavabodan çıktı. Şehrin en güzel üniversitesinde okuyordu lakin fakültelerinin olduğu bina çok eski ve tarihiydi bundan dolayı zemin kat ve aşağısında lavabolar hariç hiçbir sınıf ve koridorda ışık yoktu. Tao karanlıkta iyi görebilirdi, defalarca dedesiyle birlikte kazılara katılmıştı ve yerin kilometrelerce kat altında inanın ki gram ışık yoktu.

Gördüğü rüyanın etkisindeydi hâlâ. Dedesinin betimleyerek anlattığı ahmanet tüm güzelliği ile rüyasına girmişti. Yüzündeki salak bir gülüşle koridorun sol tarafına döndü ve yürümeye devam etti. Dışarıdan gelen yağmurun sesi ve zihnindeki ahmanet onu mest ediyordu.

O sesi duyana kadar...

Yağmurun sesine karışmış güzel bir şarkı duymuştu. Sesin geldiği yöne ilerleyerek hafif aralıklı duran kapıyı ittirdi ve büyük boş sınıfta yankılanan sesin sahibine baktı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki sanki yerinden çıkacak gibiydi.

Yağmurun sesi hocasının sesiyle birleşmiş, boş sınıfta yankılanarak güzel bir armoni oluşturmuştu. Onu gizlice izlemek kalbine bir huzursuzluk vermişti. Sanki suç işliyordu lakin kalbi bu suçu işlemeyi çok istiyordu. Kalbine dokunan kelimeler o kadar huzur vermişti ki taoya kapının arkasında saklanarak dinlemeye devam etti. Gözlerini kapatarak elini göğsüne yasladı ve sessizce dinledi...şarkı kesilip yağmur sesi daha çok bastırdığında ise bunu fark etmemiş ve o şekilde durmuştu.

Yüzüne vuran sıcaklık, toprak kokusu ile gözlerini aralamış ve yakınında duran tanrıya bakmıştı. Ona elini uzatmıştı, karanlığın içindeki parlak bir ay gibiydi.

"Ahmanet..."

Sessizce fısıldamış ve kendi sesini işitince sanki bir rüyadan uyanmış gibi gözlerini şaşkınlık içinde açmıştı. Elini tutan biri yoktu. Hocası kendisine bakıyor ve kaşlarını çatıyordu.

"Neden burdasın?"

Tao kendini toparlayarak içeri girdi ve hocasının karşısında durdu.

"Ahmanet dedin, ödev için mi geldin?"

Tao hızlıca başını salladı. Bu utançtan başka türlü kurtulamazdı zaten, hem ahmanet için ekstra çalışmasına gerek yoktu. Onun hakkında her şeyi biliyordu dedesi sayesinde.

"

Peki, otur şuraya."

Yifan hoca eliyle karşısındaki sandalyeyi göstermiş ve çekmeceden boş kağıtla kalem çıkarmıştı.

"Ödev değerlendirmeni şu şekilde yapacağım, sana sorular soracağım ve verdiğin cevaplara göre puanlama yapıp notunu oluşturacağım. Senin için de adil bir puanlamaysa başlayabiliriz."

A H M A N E THikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin