9

126 15 17
                                    

"Pekâlâ herkes arabalara binsin kafileden ayrılmayın."

Öğretmen sehunun talimatları eşliğinde arazi araçlarına binmişti herkes.

"Aman tanrım bu çok büyük çıkamıyorum!"

Luhan şaşkınlıkla arazi arabasının büyüklüğüne bakarken birden yanında dikilen öğretmeni sehuna gülümsedi aklındaki fikirle.

"Ah görüyorum ki öğretmenim bay sehunun havaalanı gibi geniş omuzları var."

Sehun anlamayarak ona bakarken kaşlarını çattı ve kafasındaki şapkayı düzelterek kolunu arabaya yasladı.

"Ne demek istiyorsun?"

"Güçlü ögretmenim beni kucaklayabilir ve arabaya binmemde yardımcı olabilir."

Luhan şirince sırıttığında sehun gözlerini devirdi ve luhanı belinden tutarak havaya kaldırdığında luhan sehunun omuzlarına tutundu. Daha sonra arabaya binmiş ve yerine oturmuştu.

"Tao nerede yine?"

Burnundan soluyarak otelden çıkan yifanın bağırışı ile tüm gözler ona dönmüştü. Yifanın gözleri doğrudan sehunu bulurken sinirden gözleri seğiriyordu.

"Burdayım seni ahmak!"

Tao sehundan uzak bir arabanın camından seslenince yifan oraya ilerledi ve kapıyı açarak taonun yanına oturdu.

"Ben uyanmadan gitme bir daha."

"Boş yapma ahmanet."

Yifan kısa bir şaşkınlık sonrası gülerek başını salladı. Taonun hakaret de etse samimi olmasını sevmişti. Araba çalıştığında yifan camı açtı ve kolunu aşağı sarkıtarak dışarıyı izlemişti. Güzel şehirin arka sokaklarına girdiklerinde fakir mahalleler ve derme çatma evlerin önünden geçmişti lüks arazi araçları. Taoya baktığında onun üzgün olduğunu hissetti evlerin önünde kötü giyimli çocuklara bakarken üzülmüştü ve yifan bunu hissedebiliyordu.

"Üzülme. Buralar bunları hak etti."

Taonun kızgın gözleri aniden yifanı bulurken yifan omuz silkti. Elbette ki asırlar önce başlarına saldığı laneti devam ediyordu bu topraklarda.

"Sen vicdanı olmayan insafsız bir adamsın."

Tao onu ezercesine konuştuğunda yifan kaşlarını çattı.

"Seni benden aldılar."

"Benim ölümüm senin yüzündendi. Sen ve o gereksiz egon kendini yükseklerde görebilme doyumsuz nefsin yüzünden senin hakkını savunmuş olmam bile yetersiz geldi sana suçu olmayan insanların ölümüne sebep oldu şimdi de karşıma geçmiş hak ettiler diyorsun."

Tao onu süzerek iğrentiyle baktı ve aralarında boşluk bırakabilmek için koltuğun en ucuna kaydı.

"Yazık sana, sen iflah olmazsın. Özrün bile kabahatinden büyük."

Yifan ağzını bir şey demek için açmıştı ama son zamanlarda nerden geldiğini anlamadığı bir cesaret ile sürekli kendisine baş kaldırıyordu ve yifan çok sinir oluyordu bu duruma.

"Benimle nasıl bu şekilde konuşabilirsin? Ne cürret..."

"Asıl sen ne cürrete hâlâ konuşabiliyorsun?"

Araba durduğunda tao beklemeden inmişti ve hiç yapmayacağı bir şeyi yapıp adını bile bilmediği öğrencilerin arasına katıldı. Ne sehun, luhan ne de dedesinin yanında olmak istiyordu hele o yaratığı hiç istemiyordu tek başına normal birisi olmak istiyordu.

A H M A N E THikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin