"Bugün büyük gün."
Ahmanet yerinde duramayarak odasında turluyordu. Biraz durup yatakta uyuyan taoya baktı ve tekrar dolaşmasına devam etti. İçi kıpır kıpırdı ve yerinde duramıyordu. Damarlarındaki tüm kanın hareket edişini hissediyordu bugün ve sanki daha da güçlü hissediyordu. Tekrar odanın ortasında durup pencereden dışarıya kısa bir bakış attı. Güneşin doğmasına yaklaşık 20 dakika gibi bir süre vardı. Gözleri tekrar taoyu bulurken sakince bir süre onu izledi. Artık içindeki bu şeyi kontrol edebiliyordu, kontrolden daha çok artık onu benimsemişti bu yüzden bir bütünlerdi. Pullanması artık canını yakmıyordu kendi kendine sayıkladığı lanetlerin bir anlamı olduğunu da anlayabiliyordu artık ve bu kendisini güçlü hissettirmişti.
Eskiden olduğu gibi korkup bir çocuk gibi ona sığınmıyordu. Her sene olduğu gibi onun koynunda ağlamıyordu. Onun kollarında ağlamak istemiyordu, artık onu kendi kollarında uyutmak istiyordu. Artık cesur ve içindeki şey ile barışıktı. Onu yönetmeyi kabullenmişti ve kabuğundan çıkarak hakkı olanları alacaktı.
Yatağa ilerleyip taonun yanına oturdu. Bunu yapmak istemiyordu ama başka şekilde yolu yoktu. Tao kendisinin aksine oldukça iyiydi ve ahmanet yapacağı bu lanete onu da ortak etmek istiyordu. Elini alnına yaslayıp parmaklarını bastırdı. Bu baskı ile tao gözlerini açarken ahmanet diğer eliyle taonun ağzını kapattı ve yüzüne eğilip gözlerine odaklandı. Sanki zihnine elini sokmuş gibi onun zihnini kendisine bağlamıştı.
Artık taonun itaat etmekten başka çaresi yoktu. Tao gözlerini yeniden açtığında ahmanet o gözlerde kendisini görmüştü. Sakince ellerini taodan çektiğinde zihninden geçenleri taoya aktarıyordu artık tao da ne yapacaklarını biliyordu.
Tao yataktan kalkıp doğruca görevini yerine getirmek için kapıya ilerledi ama ahmanet onu durdurmuş ve hafifçe sarılmıştı. Tao hipnozun etkisinde olduğu için bir tepki vermemişti çünkü zihni sadece görevini yerine getirmek ile doluydu.
"Bu ikimiz için küçüğüm...bu bizim için."
Ahmanet sarı gözlerini taoya odaklayıp dudaklarına ufak bir buse verdi ve onu bıraktı. Tao serbest bırakılması ile hemen odadan çıkmış ve görevini yerine getirmek üzere Tanrıça kleopatranın hazine odasına doğru yol almıştı.
Ahmanet başını pencereye çevirdi. Vakti gelmişti, güneş tüm ihtişamı ile doğarken Tanrı Ra merhametini mısır toprakları üzerine yansıtıyordu ama bu merhametten ahmanet nasibini almayacaktı. Taonun çıkarken açık bıraktığı kapıdan çıkarak. Taş merdivenlerden aşağı indi. Koca sarayın en alt katına ulaştığında düz koridorun ortasına geldi.
Sessiz ve boş koridorun ortasında sakince yere çoktü ve ellerini açarak birden uzamaya başlayan tırnağı ile sağ kol bileğine bir kesik attı. Kesikten akan oluk oluk kanı yere akıttı ve kanı ile eski mısır dilinde yazılar yazmaya başladı. Ahmanet hem kanı ile yazıyor hemde yazdıklarını tekrarlıyordu. Dışarıdaki güzel hava birden bozarken güneş doğmuyordu artık sanki zaman geriye alınmışcasına güneş geri çekiliyor ve etrafı karanlığa bırakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A H M A N E T
Historical FictionAsırlar boyu dilden dile dolanan bu rivayet destanlaşmış ve nesilden nesile aktarılmış. Herkes ahmanetin bir yaratık olduğunu kabullenmiş ve ahmanete lanetler okumuştu. Ahmanetin kaybolan mezarı ile halk, tanrıların ahmaneti batıya ölüler diyarına b...