Koridorda yankılanan gür ayak sesleri ile tao gözlerini araladı. Beline sarılı elleri çözerek yataktan kalktı ve yatağın karşısındaki büyük koltuğa oturdu üzerine ince bir ceket giyerek bekledi odaya doğru gelmekte olan kişiyi. Tanrı ramses kapının kolunu indirerek içeriye göz atmış ve bir kaç adımla odanın ortasına gelmişti gözleri ilk önce yatakta uyuyan oğlunu bulmuştu daha sonra koltukta oturup kendisine bakan taoyu.
"Hoşgeldiniz efendim."
Tao ayağa kalkıp saygı ile eğilince tanrı ramses elini başına koymuştu taonun. Tao yavaşca duruşunu dikleştirip bakışlarını yere indirdi. Bir tanrıya onun izni olmadan doğrudan bakamazdı bu günahtı, ahmanet'in ona verdiği rahatlığı tanrı ramsesin yanında kullanamazdı bu terbiyesizlik olurdu.
"Oğlumun iyi olup olmadığını öğrenmeye geldim, lakin uykunu böldüm sanırsam?"
"Hayır efendim hiç sorun değil."
Tanrı ramses yataktaki oğluna ilerleyerek elini alnına uzattı. Elinin sıcacık olması ile geri çekti ve üzerindeki yorganı kaldırdı.
"Çok ateşi var uyurken üstünü örtmesin hatta birazdan onun için tarçınlı süt hazırla sütü bahane edip duşa girmesi için ikna et."
Tao uysallıkla başını salladı ve tanrı ramses son kez oğluna bakıp odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Tao cesaretini toparlayarak bir kaç adım attı tanrı ramsesin arkasından. En azından bu kadarına hakkı olduğunu düşünüyordu ve bu yüzden bu küstahlığı yapacaktı.
"Efendim..."
Ramses bir anlık durdu ve kapı kolundan elini çekip taoya döndü.
"Evet, tao?"
Tao başını kaldırarak kısa bir süre ramsesin gözlerine baktı daha sonrasında gözlerini ondan ayırıp yatakta yatan ahmanete dikti.
"Bunu hak etmiyor."
Ramses taonun ne demek istediğini çok iyi anlıyordu ama elinden gelen bir şey de yoktu. Buna mecburdu ve bu koşullarda elinden gelen tek şey bunu en iyi şekilde atlatmasını sağlamaktı oğlunun. Taoyu da küçük yaşta ailesinden bunun için koparıp getirmişti. Hayatında hiçbir kadını istemeyen oğlunun yalnız kalmasına gönlü el vermiyordu. Eğer bir eş istemiyorsa buna saygı duyardı lakin oğlunu da yalnız kalmasına müsade edecek değildi. Bu yüzden küçük bir çocuğu ahmanete hediye etmişti ister yoldaş,sırdaş isterse de evladı olabileceğini söylemişti.
"Evet,biliyorum."
Tao büyük bir tepki vermek üzere ağzını açtı lakin yapmak üzere olduğu şeyi fark edince sustu ve ses tonunu ayarlayarak konuştu.
"O zaman neden? Neden ona karşısınız..."
Sanıldığının aksine ramses ahmanete karşı değildi. Ahmanetin tahta gelmesi demek binlerce yıldır varlığını devam ettiren mısırı yok edebilirdi. Ahmanet içinde bir yerlerde bulunan saf kötülüğün cilvesine yenik düşebilirdi bunun için böyle olması gerekiyordu. Bunu ahmanet de çok iyi biliyordu o yüzden karşı çıkmıyordu.
"Elimden ne gelir? Bunu en iyi şekilde atlatmasını sağlıyorum. Bu ülkede bir saygınlığı var her dileği saniyesinde gerçekleştiriliyor bir kraldan farkı yok üstelik oğlum da bir tanrı sadece ülkenin sorumlulukları tanrı yerine tanrıçaya bırakılacak. Bunda bir sorun göremiyorum."
Tao aldığı cevapla sustu. Başka bir şey demeye hakkı var mıydı bilmiyordu ama bunca yıldır ahmanetin yanındaydı. Ahmaneti tanıyordu, asla babasının kendisine sunduğu bu imkanları pervasızca çar çur etmemişti asla başına buyruk olmamıştı. Sorumsuzca bu zenginlik ve gücün tadını çıkartabilirdi lakin o bunu yapmamıştı bundan dolayı tao ortada bir haksızlığın olduğunu görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A H M A N E T
Historical FictionAsırlar boyu dilden dile dolanan bu rivayet destanlaşmış ve nesilden nesile aktarılmış. Herkes ahmanetin bir yaratık olduğunu kabullenmiş ve ahmanete lanetler okumuştu. Ahmanetin kaybolan mezarı ile halk, tanrıların ahmaneti batıya ölüler diyarına b...