1.2

623 25 42
                                    


ŞARKIYI  AÇMAYI  UNUTMAYIN!!
KEYİFLİ  OKUMALARR












Yine pazartesiydi, yine okul vardı. Ve ben sahiden bıkmıştım.

     Öğle arasında bahçede, her zamanki yerimizdeydik. Karşımızda şu kavga ettiğimiz dörtlü vardı. Ve biz onlar hakkında konuşuyorduk.

       "Bence gereksiz yere kavga ettiniz."
       "Bence de Pırıl haklı, o gerizekalı Mehmet yüzünden arada bunlar kaynadı." deyip kaşlarıyla onları işaret etmişti Mira.

Aslında haklılardı, onlarla böyle olma sebebimiz; geçen yıl okulda Mehmet diye bir çocuk vardı ve tabii ki Koray, Alaz, Kuzey ve Deniz'le çok yakın arkadaştı. Biz de arada onlarla konuşuyorduk.

           Hatta Pamir ve Kuzey'in arası gayet iyiydi. Olay Mehmet'in benden hoşlanmasını söylemesiyle başlamıştı. O bunu söylediği zamanlar ben Onur'u yeni yeni sevmeye başlamıştım. Hem bu sebepten hem de kişilik olarak Mehmeti sevmediğimden pek çok kez teklifini reddetmiştim. En son hayır deyişimde de bir an gözü dönmüş gibi beni aşağılamaya başlamıştı.

Konuşamamamdan başlayıp bana ağıza alınmayacak hakaretler etmişti ve bunu duyan Ege, Pamir ve Ekin bir güzel benzetmişti onu. Aslında Pamir sadece Mehmet'i mahvederken hem bizimkiler hem de onlar olayı yanlış anlamıştı ve herkes birbirine dalmıştı.

           Bana ettiği hakaretler sonucu Mehmet okuldan uzaklaştırılırken geriye kalan tam yedi erkek; Pamir, Ege, Ekin,Deniz, Koray,Kuzey ve Alaz dört günlük bir uzaklaştırma almıştı. Yani yersiz bir kavgaydı. Mehmet haketmişti ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Yanlış anlaşılma sonucu böylelikle aramız açılmıştı.

Tabii ben onlardan sadece Koray'ı seviyordum. Diğerleri nedense Koray kadar sıcak gelmiyordu bana. Ama Alaz ve Deniz de Kuzey'den sıcak geliyordu. Garip bi gruptu. Özellikle kuzey Kavga etmeden önce de bizim gruptan sadece Pamir'le muhattap olur, bizlerin yüzüne dahi bakmazdı. Ama diğerleriyle gayet iyi anlaşıyorduk. Aramızın böyle açılması bizi üzmüştü tabii. Ama bir süre sonra alışmıştık.

            Ben böyle dalmışken Pamir;
         "Yani kızlar? Gidip özür dilememizi falan mı bekliyorsunuz?" diyince Ege de "Asıl suç onlarındı biz bile o an sadece Pamir'i izleyip müdahale etmezken o kafasız Deniz ve Alaz gelip bir anda bizi yumruklamaya başlamıştı." Dedi.

       Haklıydı aslında, anlamadan dinlenemeden böyle yapmaları hoş olmamıştı. O ikisi böyle yaptıktan sonra araya Koray ve Kuzey de kaynamıştı.
Bu sefer ben ellerimi kaldırıp; 

"Özür dileyin demiyoruz ama anlaşmayı deneseniz?"

      Ekin; "O nasıl olacak fıstık?" Diyince
"heh işte onu ben de bilmiyorum." Diyip kıkırdamıştım.

        Biz böyle konuşurken ben kafamı onların olduğu banka doğru çevirmiştim. Alaz, Koray ve Deniz sohbet ederken Kuzey telefonuyla uğraşıyordu.

        Hepsi de yakışıklı çocuklardı. Deniz biraz soğuktu, Alaz ve Koray devamlı konuşup gülüşür, Kuzey de hep bahsettiğim gibiydi. Ben onları incelerken bizimkiler sohbet etmeye devam ediyordu. En son etrafa da bakmaktan sıkılıp oturduğumuz yerin biraz daha ucuna gidip bizimkilerden uzaklaşmıştım. Kulağıma da kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başlamıştım.

            Bizimkiler beden dersi için üstlerini değiştirmek için ayaklandıklarında kulaklıklarımdan birini çıkartıp onlara baktım. Pırıl; "Bebeğim biz giyinip geliyoruz. İstersen bekle istersen gel." Demişti. Ellerimi oynatıp; "Siz gidin, ben biraz daha oturup gelirim." Dediğimde hepsi kafalarıyla onaylamıştı ama Pamir pek emin değil gibi bana bakıyordu. "E hadi git artık."   Dememle kafasını salladıktan sonra göz kırpıp o da gitmişti.

        Ben de tekrar kulaklığı takıp her zaman yapmız kaldığımda yaptığım şeyi yapıp Lina'yla olan toplam on fotoğrafımız vardı ve onlara bakıyordum. Fotoğraflara bakarken kulaklıktan çıkan ses burnumun sızlamasını, gözlerim dolmasını ve dudaklarımın titremesine sebep olmuştu.

                                     ☁️             Unutmadım, nasıl unutur kalbim?            Alışmadım, yokluğun cehennemim                     İsyanım hep, özlemimden            Ah bi gelsen o gündür bayramım           Unutmadım, nasıl unutur k...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                     ☁️
             Unutmadım, nasıl unutur kalbim?
            Alışmadım, yokluğun cehennemim
                     İsyanım hep, özlemimden
            Ah bi gelsen o gündür bayramım
           Unutmadım, nasıl unutur kalbim?
           Alışmadım, yokluğun cehennemim
                  İsyanım hep, özlemimden
            Ah bi gelsen o gündür bayramım
                                     ☁️

Şarkıyı dinleyip bir anda fotoğraflara bakmak beni çok kötü yapmıştı.  Bahçede kim vardı bilmiyordum ama çok kişi olmadığı kanısındaydım. Zaten ağladığım için de kafamı kaldırmaya cesaret edemiyordum.

         Kaç dakika öyle durup fotoğraflara bakarak ağladığımı bilmiyordum. Ben hâlâ ağlamaya devam ederken yine ve yeniden BS'den mesaj gelmişti. Bir de bu halde onunla uğraşmayı hiç istemiyordum ama yukardan gelen bildirim kafamı kaldırmama sebep olmuştu;

       BS; Ağlamayı kes!

            Şaka mıydı bu? Mesaja cevap vermeden kafamı kaldırıp etrafa bakmaya başlamıştım. Şu an kızarık burun, ıslak göz ve şişmiş dudaklarla insanların beni görmesini istemiyordum ama beni görüp bu mesajı atan kişinin kim olduğunu merak ediyordum.

           Sweatimin şapkasını iyice kafama çekip gözlerimi kıstıktan sonra bahçeye bakmaya başlamıştım.  Kimseyi tanımıyordum resmen. Bahçede yirmi-yirmi beş kişi ancak vardı. Bunlardan dördü Koray ve diğerleriydi. Onların böyle bir şey yapmayacağına emin olduğumdan etrafıma bakmaya devam etmiştim. Hiç kimse değil gibime geliyordu. Tanımadığımdan saf saf bakıyordum etrafa.

       Gelen ikinci bildirim sesi gözlerimi telefona çevirmeme sebep oldu.

      BS; "Aramak boşuna bulunmak istemeyeni..."

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BÖLÜMÜÜ.

OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFENN.

siyah inci [yarı texting] *düzenleniyor*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin