Tam o gündü bugün. Ben BS'yi görecektim. Kim olduğunu bilecektim sadece. Çünkü onun ruhunu, kalbini, kişiliğini tanıdığımı düşünüyordum. Ondan hoşlanıyordum.
Bana yaklaşımından, hissettirdiği güzel şeylerden hoşlanıyordum. Hatta belki seviyordum ama bu hayatta istediğim şeylerin istediğim gibi gerçekleşmeyeceğini öğreneli de çok olmuştu. Ve benim kimseyi kendime mahkum etme lüksüm yoktu.Kampın son günüydü ve yarın sabah yola çıkılacaktı. Bense şimdi BS ile buluşmak için hazırlanıyordum.
Benim en sevdiğim yerde yani sahilde buluşacaktık onun isteği üzerine
BS; Neredesin?
İnci; Şimdi çıkıyorum. 10 dakikaya sahilde olurum.
BS; Gözünü bağlayabilir miyim?
İnci; Sadece bir kaç dakika?
BS; Anlaştık.
Beş dakikalık yolu çok azıcık daha yavaşlayarak on dakikada gelmiştim ve geçen sefer oturduğum banka oturmuştum.
BS'nin gelmesini bekliyordum. Telefonuma gelen bildirim ile gözlerimi kapatma vaktimin geldiğini anlamıştım. Telefonu çantama atıp denize doğru dönmüş ve gözlerimi yummuştum.
Arkamdan gelen adım sesleriyle mümkünmüş gibi daha da sıkmıştım gözlerimi. Şimdiyse BS'nin gözüme bir şey bağladığını farkındaydım. Çok güzel kokuyordu.
Rüzgar arkamdan estiği için hissediyordum kokusunu. Gözlerimi bağladıktan sonra yanıma oturmuştu.
Ellerimi yavaşça kavradığındaysa farkettiğim şey beni şaşırtmıştı. Elleri hem çok fazla titriyor hem de sanki buz tutuyormuşum gibi soğuktu.
Ellerimi tuttuğunda bir anlık korku ile sıçrasam da hemen normale dönmüştüm. Sadece elimi tutuyordu. Ve bir de bana baktığıma emindim.
Artık zamanı olduğunu düşündüğüm için mesajlarda yazdıklarımı açıklama kararı vermiştim. Ellerimi onun elleri arasından çekerken sanki bırakmak istemiyormuşçasına sıkı tutuyordu.
Ellerimi havaya kaldırdıktan sonra derin nefes alıp. "Mesajlarda bahsettiğim şeyi sana açıklayacağım." dedim. BS boğuk bir şekilde hı hı dedikten sonra ben de anlatmaya başlamıştım.
"Sana karşı bir şeyler hissediyorum fakat aramızda hiçbir zaman herhangi bir şey olmayacak. Ben... ben yapamam bunu sana da kendime de. Her gün yanında sesi dahi olmayan bir kıza nasıl katlanırsın ki? Sesini duymadığın, seni seviyorum cümlesini işitemeyeceğin bir insana. Senin bedenen tanımıyorum ama... olmaz BS, ben yakışmam yanına, kalbine, bizden olmaz. Yemin ederim çok isterdim. Seninle sohbet edebilmeyi, şakalaşabilmeyi... ama hiçbir zaman olmayacak bu. Çünkü ben Lina'ya ihanet edemem. Onun canını alan hayata karşılık ben de sesimi verdim. Ve geri almak için çabalayacağımı da sanmıyorum. Sen de beni kalbinden at. Küçük bir histir belki, kurtulursun yakında. Daha 19 yaşındayız zaten, çok insan çıkar karşına, aşık olursun."
Benim göz yaşlarım çoktan yanaklarımdan süzülürken ellerimi yorgunlukla iki yanıma bırakmıştım ve onun da hızlanan nefeslerini gayet iyi duyuyordum.
Çok öfkelenmişti bunu da hissediyordum. Bir anda bağırmasıyla şok olmuştum ve elim çoktan gözüme gitmişti.
Karşımda Kuzey dikiliyordu. KUZEY KARAN. Ve deli gibi bağırıyordu.
"Ne yaşı ne aşkı. Ne sanıyorsun sen beni. Seni sırf güzelliğin için sevdiğimi falan mı? Geçici bir heves olduğunu mu? Ben sana seni iki yıldan fazladır seviyorum diyorum sen bana karşına birileri çıkar aşık olursun diyorsun. Ne sanıyorsun sen bunu İnci'm? Heves mi? Sen bensin artık. Ben yemin ederim duyuyorum seni. Sen sanki içinden bile geçirsen duyuyorum. Sırf bu yüzden mi olmaz diyorsun? Değiştirebilecekken bunu hem de. Eğer öyleyse yolun açık olsun. Başkasına aşık olmaycağım ben, bunu bil yeter. İnsan hayatında bir kez aşık olurmuş ben hakkımı sende kullandım ve ölene kadar bundan pişman olmayacağım."
Gözlerine bakamıyordum bile. Sanki aylardır gizliden yazan o değil de bendim. Hâlâ ağlarken kafamı kaldırıp ona bakma ihtiyacı hissetmiştim. Çünkü o cümleleri kuralı beş dakika olmuştu ve başka hiçbir şey dememişti. Kafamı kaldırmamla göz göze gelmem bir olmuştu.
BS'nin Kuzey olması beni üzmemişti. Ona karşı çok iyi duygular hissetmediğimi sanırdım oysa ben onu tanımıyordum bile. Şimdi onun içini de biliyorum artık ve ondan hoşlanıyordum. Ama bu bazı şeyleri değiştirmek için yeterli bir sebep değildi.
Onun gözlerinde gördüğüm kırgınlık beni de paramparça etmişti ama buna dayanmam gerekiyordu. Sırf onun için onun acısına dayanmam gerekiyordu. Son kez gözlerini yumum derin bir nefesi içine çektikten sonra,
"Eğer gerçekten istemiyorsan, bana karşı itiraf ettiğin hislerine rağmen yapamam diyorsan giderim. Git dersen giderim İnci'm. Ama kal dersen ömrümün sonuna kadar kalırım. Beraber duyarız seni. Yaparız bunu. Eğer ki istemezsen ben yine de duyarım seni. Ama sırf bu yüzden yakma bizi. Seçim senin tam şu an istediğini yapacağım. Git dersen gideceğim, kal dersen kalacağım. Sözünle değiştiremeyeceğin tek şey, Sana olan sevgim. Şimdi karar ver, Gidiyim mi? Kalıyım mı?"
İçim yanarken karar vermem gerekiyordu. Ve ben kararımı bizim için vermiştim. Daha sonra ne kadar yanacağımı bilmeden, her şeyi tek kelimemle heba etmiştim.
Biraz hüzünlü bir bölümdü.
Şarkı olarak Evdeki Saat~Çürüdüm çok yakışır bence.
Siz de dinleyin.Finale az kaldıııı.
Yeni bölümde görüşürüz.
♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
siyah inci [yarı texting] *düzenleniyor*
Novela Juvenil*BS'den bir yeni mesaj* "Sen benim kötülüğü iyiliğe, karanlığı aydınlığı çeviren İnci'msin. Sen benim Siyah İnci'msin." 2 Arkadaş grubu,10 kişi. Ve bir anonim. Kendi arkadaş grubundan başka kimseyle iletişim kurmayan, kuramayan İnci bir anoni...