Jim Moriarty karşımdaydı.
Elinde kanlı bir bıçak tutuyordu. Sherlock yerde yatıyordu.
Her yerde Sherlock'un kanı vardı. Endişeliyim.
"Neler oluyor?"
"Sonunda amacıma ulaştım."
"Sen öldün!"
"Hayır ,Sherlock öldü. Ben buradayım."
Korkuyla etrafa bakındım. Bilindik yüz ifadesiyle "Hayır,hayır. Benim kızım bundan korkmuş olamaz."
"Senin kızın değilim!"
"Yapma. Çok sıkıcısın. Eminim sen de benim gibi birilerini öldürmek istiyordundur."
"İstemiyorum."
"İstemiyor musun? Ama yaptın. Rosie nin kocasını ve Stephen Northon'u, sen öldürdün."
"Öyle yapmadım."
"Yalnızca suç aletini sen tutmuyordun. Tam bir danışman suçlu gibi. Aferin sana."
Ağlıyordum. Bağırmaya çalışarak "Hayır! Onları ben öldürmedim!" dedim.
"Endişelenme. Kimseye söylemem."
"Ben yapmadım!"
"İnkar etmen çok tatlı. Ama sen benim senin baban olduğumu da inkar ediyorsun."
"Sen benim babam değilsin!"
"Gördün mü?"
"Seni öldürmek istiyorum. Senden nefret ediyorum!"
"İşte benin kızım. Ama eğer sen beni öldürürsen sıkıcı olur. Bunun bir düello olması gerek."dedi ve boğazıma yapışıp beni duvara dayadı.
Çırpınıyor,çığlık atmaya çalışıyordum. Bir yerlerden Amy'nin sesi geliyordu.
O da bağırıyordu.
"Sherly! Uyanman gerek. Rüyadasın. Gözlerini aç, ben buradayım!"
Ama Jim Moriarty'nin gözleri hala gözümün önündeydi.
Hatta uyandığımda bile gözümün önünden gitmedi. Nefes nefese uyandım.
Amy endişeyle bana bakıyordu. Hala neler olduğunu anlamaya çalışırken saçlarımı okşamaya başladı.
Etrafıma şaşkın şaşkın bakınıyordum, hala çok uykum vardı. Göz kapaklarımı zar zor açık tutuyordum ama gözlerimi her kapattığımda Moriarty'nin gözlerini yine görüyordum.
Uyumak istiyordum ama Amy'nin gitmesini istemiyordum.
O olmadığında kendimi çok yalnız hissediyordum. Özellikle Sherlock gittiğinden beri...
Başımı yavaşça Amy'nin bacağına koydum. Saçlarımı okşamaya devam etti.
Yastığımı biraz dikleştirdi ve sırtını dayadı. Saçlarımı okşamaya devam ederek konuşuyordu. Fısıldıyordu.
"Jim Moriarty kim?"
Bir süre benden cevap bekledi ama cevap vermedim.
Saçlarımda olmayan elini tuttum. Bacaklarımı karnıma çektim.
O konuşmaya devam etti.
"Söylemek istemiyorsun değil mi? Başına ne geliyorsa içinde sakladığın tüm o sırlar yüzünden geliyor ama sen yine de ağzını açmıyorsun."
"Özür dilerim."diye fısıldadım. Sesim acınacak haldeydi.
"Özür dilenecek bir şey yok. Sen kendin dışında kimseye zarar vermiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holmes
Fanfiction"D𝐮𝐲𝐠𝐮𝐥𝐚𝐫 𝐬𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐤𝐚𝐲𝐛𝐞𝐝𝐞𝐧 𝐭𝐚𝐫𝐚𝐟𝐭𝐚 𝐛𝐮𝐥𝐮𝐧𝐚𝐧 𝐤𝐢𝐦𝐲𝐚𝐬𝐚𝐥 𝐤𝐮𝐬𝐮𝐫𝐥𝐚𝐫𝐝ı𝐫." ~SH. "D𝐮𝐲𝐠𝐮𝐥𝐚𝐫ı𝐦 𝐛𝐚𝐧𝐚 𝐝𝐚𝐢𝐦𝐚 𝐲𝐚𝐥𝐚𝐧 𝐬ö𝐲𝐥𝐞𝐫𝐥𝐞𝐫. O𝐧𝐥𝐚𝐫ı 𝐬𝐢𝐥𝐦𝐞𝐲𝐢 𝐭𝐞𝐫𝐜𝐢𝐡 𝐞𝐝𝐢𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦...