"221B numaralı dairenin önünde bekliyordum.
Hava çok soğuk ve yağmurluydu.
Kim olduklarını hatırlayamadığım ailemi kaybetmiştim.
Yolda gördüğüm birileri beni buraya kadar getirmişti 4 yaşındaydım.
Bütün gece orada bekleyeceğimi sanmıştım.
Sonunda yaşlı bir kadın kapıyı açmıştı.
Ona çaresizce bakıyordum.Kadın beni içeri aldı. "Oww zavallı küçük kız. Çok mu üşüdün?"dedi ve beni yumuşak bir battaniyeye sardı.
Sonra beni yukarıya çıkarttı.
"Çocuklar, bu küçük kız kapının önünde bekliyordu. Tatlı bir müşteriniz olabilir."
İçeride iki adam vardı. Biri gözleri kapalı, ellerini kavuşturmuş,ses çıkartmadan bekliyordu..."
Bu kez elimde eşyalarımla 221B numaralı kapının önündeydim.
Hava bulutlu ve karanlıktı. Gerçi buralarda hep öyledir ama bu kez daha kasvetli geliyordu.Bu kez bana kapıyı açacak Bayan Hudson yoktu. Ve üst katta beni bekleyen Baker Street Adamları da yoktu...
Soğuktan mı yoksa endişeli ruh halimden mi bilmem ama ellerim titriyordu. Titreyen ellerimle paltomun cebinden anahtarı çıkartıp yerine taktım ve kapıyı açtım.
Eşyaları yukarı taşırken hiçbir şey hissetmemiştim ama en son keman çantamı alıp yukarı çıkarken içimde bir kırılma hissettim.
Kalp kırıklarının gerçek olduğuna hiç inanmamıştım. Bugüne kadar...
Sanki merdivenlere, odalara ve koridorlara sesler doluşmuş gibi hissettiriyordu. Mutlu gülüşme sesleri gibi...
Sherlock'un odasına eşyalarımı yerleştirdim. John'un odası boş kaldı.
Eğer Amy yanında olsaydı orayı ona vereceğimi düşünmeden edemedim.
Evdeki eşyalar aynen duruyordu. Sherlock ve John'un koltuğu, çiziklerle dolu masa, kanepe, duvardaki mermi izleri ve gülen yüz, kafatası...
İnsanın kendi evine uzun süre gelmemesi, tuhaf bir şey. Nasıl tarif edilir bilmiyorum. Sadece... tuhaf.
Alışmam uzun sürecek ama ben "güçlüyüm". İşleri yoluna sokabileceğimi biliyorum...
.
3 ay sonra
.
Dediğim gibi oldu. Her şey yolunda. Eskisinden daha iyi.
Rosie ve Joseph evlendi. Düğünlerine beni çağırmadılar ama sorun değil. Böylesi daha iyi. Çünkü mutlu olduklarını biliyorum.
Baker Street bilindik bir yer olduğu için daha çok müşterim oluyor. Çok ilginç vakalar gelebiliyor.
Elbette gelen müşterilerin hepsini kabul etmiyorum. Yalnızca ilgimi çeken vakaları alıyorum. Tıpkı Sherlock Holmes gibi...
Gerçekten kendimi onun gibi görüyorum. Ama bir John Watson eksik. Sanırım tam bir Sherlock olabilmem için bir de John'a ihtiyacım vardı. Ben "Yalnız Sherlock Holmes"üm. Çünkü bir John Watson'ım yok...
Belki de Amy Evans benim John Watson'ımdı. Ama onu kaybettim. Bu yüzden yalnızlızlığımdan şikayet edemem. Onu ben kaybettim.
Yine de John un koltuğuna kimsenin oturmasına izin vermiyorum. Sanırım içten içe Watson'ımı bekliyorum.
Beklememe rağmen kendimi daha çok kapatıyorum. Eğer asosyal olmak diye bir kavram varsa ben onun daha da ötesindeyim.
Yine de Amy'nin yerine geçecek kimseyi istemiyorum. Öyle biri olacaksa bile o kişiye de zarar vermekten korkuyorum.
Bu yüzden bir ev arkadaşına ihtiyaç duymamak için her gün dua ediyorum.
Yalnız olmak daha iyi. Bir "hassas noktam" yok.
Hayatımı tam olarak küçükken hayal ettiğim şekilde yaşayacağım için mutluyum.
Çaresiz insanlara yardım ederek, keman çalarak, işime yarayacak bilgiler öğrenerek bir hayat yaşamayı ve yakın zamanda sonlanmasını umuyorum...
S O N.
Şarkı önerisi:
Mr. Sandman by SYML
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holmes
Fanfiction"D𝐮𝐲𝐠𝐮𝐥𝐚𝐫 𝐬𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐤𝐚𝐲𝐛𝐞𝐝𝐞𝐧 𝐭𝐚𝐫𝐚𝐟𝐭𝐚 𝐛𝐮𝐥𝐮𝐧𝐚𝐧 𝐤𝐢𝐦𝐲𝐚𝐬𝐚𝐥 𝐤𝐮𝐬𝐮𝐫𝐥𝐚𝐫𝐝ı𝐫." ~SH. "D𝐮𝐲𝐠𝐮𝐥𝐚𝐫ı𝐦 𝐛𝐚𝐧𝐚 𝐝𝐚𝐢𝐦𝐚 𝐲𝐚𝐥𝐚𝐧 𝐬ö𝐲𝐥𝐞𝐫𝐥𝐞𝐫. O𝐧𝐥𝐚𝐫ı 𝐬𝐢𝐥𝐦𝐞𝐲𝐢 𝐭𝐞𝐫𝐜𝐢𝐡 𝐞𝐝𝐢𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦...