BÜYÜK BİR HATA | 20. Bölüm

329 39 112
                                    

Yaklaşık yarım saat acı içinde kıvranarak Mycroft'u bekledim. Amy odasından hiç çıkmadı, ses çıkartmadı.

Zil çaldığında bile kapıyı bir şekilde açtım. Tabii açar açmaz yere yığıldım. Mycroft kapıyı ilk açtığımda bir anlığına kızgın bakıyordu ama beni gördüğü anda gözlerinde endişeyi gördüm.

Yanında getirdiği doktor ve Mycroft koluma girip beni salondaki kanepeye geri taşıdılar. Doktor yaralarıma bakarken Mycroft'a sehpanın üzerinde flashı almasını söyledim.

Doktor gerçekten bu işten anlıyordu. Düşündüğüm kadar acı çekmedim. Sanırım bir çeşit uyuşturucu yaptı. İzlerin kalabileceğini söyledi. Ama geçebilirdi de. Umrumda değildi o kısmı dinlemedim.

Mycoft'a Amy'i kontrol etmesini söyledim. Halime o kadar acımıştı ki her istediğimi karşılık bile vermeden yapıyordu. Bu durumu sevmiyordum ama bazen işime yarıyor. Amy'nin uyuduğunu söyledi. İyi olduğunu, sadece biraz sarsıldığını ama yarın daha iyi olacağını söyledi.

Doktorun yaralarımla işi bitince Mycroft onu gönderdi. Olan her şeyi anlattım. Olayların bundan sonrasını tamamen ona bıraktığımı söyledim. O da benim suçlu olmadığımı ve beni sonuna kadar koruyacağını söyledi.

Alaycı ya da bilmiş konuşmuyordu. Ne kadar çok zıt olduklarını düşünsem de Mycroft ve Sherlock bazen birbirlerine çok benzeyebiliyor.

Yanılıyor da olabilirim. Normalde herşeyden ve bilgimden emin olsam da bu durum o an için geçerli değildi.

Aklımda bir sürü soru vardı. Aslında cevaplamak çok zor değildi. Ama dikkatimi dağıtan şeyler vardı. Doktor ne kadar iyi olsa da ilacın etkisi geçtikçe acı devam ediyordu.

Amy'i evden çıkartmayı nasıl başarmışlardı?

Çok basit. Benim tehlikede oldugumu soylediler. Dairenin kapısını kilitlemiştim ama Bayan Simpson'dan yedek anahtar ile kapıyı açmasını istedi.

Karşımdaki Moriarty gerçekten o muydu?

Yaşlı görünüyordu, ama yıllar önce gördüğüm o adam olduğuna eminim.

Peki gerçekten öldü mü?

Kesinlikle evet.

O flash i neden istiyordu? İçinde neler vardı?

Bunları bilemem ama Moriarty'nin eline geçmesi çok kötü olurdu.

Tüm bunları düşünürken uyuyakaldım.

Sabah olduğunda Mycroft yine aynı doktoru göndermişti. İlaç ve bir koltuk değneği verdi -sonuçta bacaklarımdaki kaslar iki kez kemiğe dayanincaya kadar bıçaklamıştı- ve bir hafta boyunca her gün gelip beni kontrol edeceğini, kendimi yormamam gerektiğini söyledi. Yüzüm için bir krem verdi ve izleri yok edeceğini soyledi.

Amy odasından çıktığında öğlen olmak üzereydi. Hala şoku atlatamamıştı. O benim kadar güçlü değildi.

Odama geldi. Anlamsız bir şekilde bakındı. Sonra kısaca sohbet etmeye çalıştık.

"Bunlar ne?"

"Baston."

"Dün Mycroft Holmes bu eve geldi. Eğer şizofren de olmadıysam."

"Evet. O Sherlock un erkek kardeşi."

"Soyadı benzerliği sanmıştım."

"Hayır. Gerçekten o."

"Arkan sağlam. Neyse. Bugün dışarı çıkacağım. Önce bale okuluna sonra terapistime gideceğim. Aksam da Arthur ile buluşacağım. Muhtemelen geç gelirim."

HolmesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin