Bir dakka ne biçim gülüyo bu? Sonra şapkayı ve atkıyı indirdi. Beline kadar saçları bu Öykü. Şu an ben şok.
- Öykü. Nasıl?
- Ciddi ciddi beni görmedin mi?
- Nerde görmedim?
- Halen sarılmadın. Özlemedin mi?
Hemen sıkı sıkı sarıldım.
- Yavaş. Unutma hala yaralıyım.
- Tamam aşkım. Allahım şükürler olsun. Sen nasıl geldin?
- Önce biraz dinlenebilir miyim? Canım acıyoda biraz.
- Hemen aşkım hemen.
Onu hemen arabaya oturum. Dinlenince anlatmaya başladı.
- Ben dün gece seni aramadan önce erkek kıyafetleri çaldım. Kaçırıldığı günün sabahı gözlem yapmıştım. Bahçede 3 düzine adam vardı. Kimsede birbirini tanımıyor. Bende seni tam en yoğun saate buraya çağırdım. Senin gelmene yarım saat kala odanın kapısını içeriden kapadım. Ve üstümü değiştirdim. Benim kaldığım odanın camı arkaya bakıyordu. Sen gelcen diye baya bi koşuşturma vardı. Ama bu koşuşturma ön bahçedeydi. Camdan aşağı indim. Sen gelince o karşında ki adamların arasından sana bakıyodum. Senin onu sinirlendiriceğini bildiğim için bekledim. Sen onu sinirlendirdiğin sırada oradan kaçtım. Koray beni çok hafife aldı. Bende sana sürpriz yapim dedim.
- O sürprizin sonunda kafanı patlatabilirdim.
- Ne istiyorsun sen benim kafamdan.
Yine başarmıştı beni güldürmeyi. Onu alıp hemen hastaneye götürdüm. Şimdi sıra Koray!!! Yine oraya gittim. Ama bu sefer kimseye acımadım. Herkesi delik teşik ettim. Koray içeri koştu. Öykü'yü halen orda sanıyor aptal. Bende arkasından gittim. Koray kapıyı tekme atarak açtı içeri hiç bakmadan bana döndü.
- Eğer yanlış bir hareket yaparsan kızı öldürürüm.
- Öldür.
Çok şaşırmıştı. Kafası odaya döndü.
- Öykü nerde?
- Evimde!
Onu orda öldürdüm. Hak etmişti.
3 Ay Sonra:
Öykü'nün Ağzından:
Sabah uyandığımda yastığımın yanında bir gül vardı. Kalktığımda gardolabın üstündeki notu gördüm. Alıp okumaya başladım. Notta; akşam 20:00 seni almaya gelicem hazır ol ve gardolabın içinde senin için bir sürpriz var.
Ay çok heyecanlı hemen gardolabın açtım içinde çok şık beyaz bir elbise vardı. Sabırsızlanıyorum. Sonunda akşam oldu. Hazırlandım ve beklemeye başladım. Sonunda kapı çaldı açtığımda karşımda Yağız'ı gördüm.
- Yenge abi seni almamı istedi.
- Peki.
Beni arabaya bindirdi ve gözlerimi bağladı.
- Bu gerekli mi?
- Abi gözünü bağla dedi
- Peki.
Araba hareket etti. Bir yatım saat sonra durdu. Biraz esiyodu. Yağız beni arabadan indirdi.
- Yenge sakın buradan ayrılma ve gözünü açma.
- Peki ama...
BEN sözümü bitirmeden arabanın sesini duydum. Vee çoktan gitti. Üşümeye başladım. Sonra omzuma biri bir şey örttü. İrkildim.
- Sakin benim.
- Toprak gözümü açabilir miyim?
Sonra Toprak gözümü açtı.
- Toprak burası çok güzel.
Toprak beni bir kumsala getirmişti. Kumları üstünde şık bir masa vardı. Önce orda oturup yemek yedik. Toprak bana yürüyüş teklif ettiğinde kabul ettim. Yürürken Toprak durdu ve önümde diz çöktü. Aaaaa inanamıyorum.
-Öykü seni seviyorum.
Cebimden bir kutu çıkardı. Yüzük mü o? Evet yüzük!
- Benimle evlenir misin?
Evet. Bunca zaman bir sürü rüya bir sürümde gerçek gördüm. Ama %100 eminim ki bu rüya hemen kolumu çimdirdim. Ananı çok acıdı. Toprak gülmeye başladı.
- Rüya değil.
- Hayır Öykü, rüya değil.
- Evet.
- Neye evet?
- Seninle evlenirim!
Sonra alışkın olduğum bir duygu. Yine havalandım. Toprak mutluluktan bağırıyor beni döndürüyodu. 2 hafta sonra dev gibi bir düğünle evlendik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN RÜYASI
Teen FictionWattpad de ki Mafyanın Rüyası adında ki İlk kitap. Beğenmediysen aptal aptal yorumlar yapmayın. Bakın çıkış orada defolup gidebilirsin. Ama diyorsan ben kaşınıyorum yaz da verin cevabını. Hayatı boyunca acı çeken bir adam. Ne çocukluk yaşar nede gen...