Gryffindor birinci sınıf erkek yatakhanesi Harry Potter'ın sandığından patlayarak çıkan renkli kağıt parçaları ile kaplanmıştı. Harry dağınık saçlarının üzerine konan parçaları yere atarken bu kağıtların vaftiz kardeşi Stella'nın Noel günü paramparça ettiği hediye paketleri olduğunu fark etti. Kendi kendisine gülerken ona sorarcasına bakan Ron'a "Stella'nın şakaları." diyerek açıklama yaptı.
Noel tatili beklediğinden daha hızlı geçmişti. Her zamanki gibi hediyelerle başlayan o gün, mezarlık ziyareti ile devam etmişti. Harry anne ve babasının mezarına her zaman Sirius ile beraber giderdi. Kimi zaman Today ya da Remus'un eşlik ettiği bu ziyaretler bazı günlerde hep birlikte gerçekleştirdikleri bir alışkanlık haline gelmişti. Mezarın kenarına oturarak sessizce toprağın üzerini kaplayan zambakları okşayan Harry kalbinin acıdığını fazlasıyla hissetmişti. Today, Sirius ve Remus'un kendisinden ve birbirlerinden bağımsız sayısız kere buraya geldiklerini bilen Harry onların da sessiz kalmasını anlayışla karşılanmıştı. Tek başlarına geldiklerinde saatlerde çiçekli toprakla konuşabilen üçlü, dostlarından kalan tek varlığın yanında söyleyebilecek kelime bulmakta zorluk çekiyorlardı. Olanları sadece ana çizgileriyle bilen Harry'e bütün her şeyi anlatacakları gün gelene kadar bu böyle sürüp gidecekti. Harry bu mezarlık ziyaretinden sonra Sirius ile yalnız bir zaman yakalayarak ona Kelid aynasında gördüklerini anlatmıştı. Sirius samimi ve kırık bir ses ile "Onları düşünmediğim tek gün bile yok." diye itiraf etmişti. "Büyüdükçe James'e daha çok benziyorsun. Bazen sana baktığımda James hala burada sanıyorum." Bunları söylerken Sirius'un gri gözleri duvardaki boş bir noktaya odaklanmıştı. Harry'den çok kendisiyle konuşuyor gibiydi ama Harry bunu önemsemeyerek acısını farklı bir sebepten olsa da paylaşan vaftiz babasını dinliyordu. Annesi ve babası ile ilgili havada dolanan her kelimeyi açlıkla yutan Harry, kendisinin onlara benzetilmesinden d mutluluk duyuyordu. Bu hiç tanıyamadığı ebeveynleri ile arasında hayali bir bağ oluşturuyordu. Sirius "Sonra bana bakıyorsun ve o zamanda James gidiyor yerine Lily geliyor. Sanırım yıllar geçse de bu histen kurtulamayacağım." demişti.
Harry vaftiz babasına sımsıkı sarılarak "Kurtulmana gerek yok bence." demişti.
Today'in Noel gecesi, bu konuşmadan sonra Harry'e verdiği ikinci bir hediye, odasında bulduğu gizemli paketten çıkan görünmezlik pelerininden daha değerli gelmişti. Bu babasının annesine yazdığı bir mektuptu. Kağıda damgalanmış yazılar James Potter'ın çocuksu zamanlarından kalmış canlı bir anıydı. Böyle çok mektup vardı. Harry'in bildiği kadarıyla Sirius, Today ve Remus, ailesinin ölümünden sonra o evde kalan her hatırayı alarak onun için saklamışlardı. Harry bu hatıraları görmüştü, Today de vakti geldikçe bu mektupları ona veriyordu. Her biri Harry için hazine gibiydi.
Gizemli birinden gelen görünmezlik pelerini ise yazılana göre babasından ona kalan bir mirastı. Bir seherbaz ile büyümenin etkisiyle Harry bu hediyeyi Sirius ve Today'e göstermişti. İki aşık arasında kısa fakat anlamlı bir bakışma yaşanmış, Today yazılanların doğru olduğunu ona söylemişti. Harry pelerini Ron'a göstermek için yatakhanedeki Dean ve Seamus'un gitmesini bekliyordu. Onları beklerken Today'in yardımıyla yaptığı ödevlerini sandığından çıkartarak teslim etmesi gerekenleri ayırdı. İksir ödevini yaparken Snape'den sık sık yakınmıştı. "Siz onu tanıyor musunuz?" diye sormuştu Sirius ve Today'e.
Sirius "Maalesef." diye yanıtlasa da Today ona onaylamaz bir bakış attıktan sonra "Evet, aynı dönemde okuduk." diye açıklamıştı.
Harry tüy kalemini parşömenin üzerinde dolandırırken "Benden nefret ediyor." diye yakınmıştı.
Sirius kaşlarını kaldırarak "Öyle mi?" diye sormuştu. Harry vaftiz babasının Snape karşı sıcak duygular beslemediğini görebiliyordu. Harry'in yanında, masanın diğer ucunda iskambil kapılarından kale yapmaya çalışan Nicholas ve Stella konuşmayı dinliyordu. Kağıtlar arada patlayıp durduğu için yaptıkları kale yıkılmak üzereydi. Nicholas "Bir profesör için genç değil mi?" diye sorgulamıştı. Nick'in dediğini düşünen Harry "Evet, en genç öğretmen o olsa gerek." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Dreams//Sirius Black //Au
Fanfiction-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'ın hayatı nasıl olurdu?