büyülenirken

696 42 9
                                    

Harry Potter sandığını kopartmana yerleştirdikten sonra kapıyı kapattı ve yeni en yakın arkadaşı Ronald Weasley'in karşında yerini aldı. Noel zamanı gelmişti ve Harry de tatilde eve dönenler arasındaydı.
Bu birkaç ay Harry'in küçükken düşlediğinden daha güzel ve daha heyecanlı geçmişti. Hogwarts Ekspres'i hareket etmeye başladığında Harry Potter'ın zihninde geçen düşünceler şu ana kadar yaşananların bir farkındalığıydı.

Hogwarts hakkında onu endişelendiren tek şey, seçileceği binaydı. Anne ve babasının tıpkı vaftiz babası gibi Gryffindor'da olduğunu biliyordu. Doğal olarak o binaya girmek istiyordu. Fakat Today ve Sirius'un kendi arasındaki konuşmalardan birine kulak misafiri olduğundan beri bu konu onu endişelendiriyordu. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama Harry, Today'in "... O yüzden Harry'in Slytherin'e yerleşme ihtimali var." dediğini işitmişti. Sirius "Sadece bir ihtimal." diye karşılık vermişti ama bu her ne ise onun da endişelendiği anlaşılıyordu. Fakat ikisinin de endişesi Seçmen Şapka'nın Gryffindor diye bağırmasıyla son bulmuştu. Harry, kalbinden geçeni Şapka'nın duymasını ve kabul etmesini pek beklemiyordu ama onu Slytherin'e uygun gören Şapka, küçük çocuğun isteğini ve onun kararına karşı gelme cesaretini göz önüne alarak son sözünü söylemişti. Bu güzel geçen seçimin ardından ise Harry'i bekleyen şeyler sadece dersler olmamıştı.

On bir yaşındaki Harry Potter ceza almayı beklerken kendisini birden Quidditch takımında bulmuştu. Sirius ve Remus ona babasının Quidditch maceralarını sık sık anlatırlardı. Küçük çocuğun bu hatıralardan anladığı kadarıyla babası bu sporu cidden sever ve önemserdi. Eğer yaşasaydı, James Potter oğlunun takımda olmasına kesinlikle çok sevinirdi. Harry, Black ailesi sayesinde sevgi ve ilgi dolu bir şekilde yetiştirilmişti. Bunun eksikliğini asla hissetmemişti ama bazı zamanlar kafasını yastığına gömdüğü karanlık gecelerde anne ve babası hayatta olsaydı nelerin farklı olacağını hayal ederdi. Dağınık saçlarını hep umutsuz bir çabayla düzeltmeye çalışan kişi Today değil, annesi Lily olurdu. Ona bisiklet kullanmayı öğreten kişi Sirius değil, James olurdu. Bu hayallere daldığı geceler zihnini zorlayarak onları hatırlamaya çalışırdı. Blacklerin evi her gün özledikleri dostlarının fotoğrafları ile doluydu. Harry, kendi odasından çıkıp aşağıya inerken yanından geçtiği duvarda hep onları görüyordu ama onlara ait bir anısının olmaması can yakan bir şeydi. Ne annesinin ne de babasının sesini hatırlıyordu. Hogwarts'ta Filch'e yakalanmadan gezdiği gece bulduğu şey ise Harry'e göre gelmiş geçmiş en iyi büyüydü.

Profesör Dumbledore, Kelid Aynası'nın başka bir yere taşınmasına karar verene kadar Harry Potter yakalanmayı umursamayarak her gece bu aynanın dibinde soluğunu almıştı. Aynadan ona bakan, ona gülümseyen Lily ve James Potter, fotoğraflardan daha canlı duruyordu. Sanki aralarındaki tek engel basit bir cam gibiydi. Dumbledore, aynanın kişinin en gizli arzularını gösterdiğini söylemişti. Anne ve babasını tanımak, onları görmek, onlarla konuşmak, Harry'in asla gerçekleşmeyeceğini bildiği bir dilekti. Eve gittiğinde bu aynadan Sirius'a bahsedip etmeme konusunda bir karar vermemişti ama içinden bir ses vaftiz babasının da kendisiyle aynı şeyi göreceğini söylüyordu.

Hogwarts, büyü dünyasına attığı en büyük adım olmasının yanı sıra Harry'e göre onu kaybettiği ebeveynlerine yakınlaştıran bir yerdi. Today her zaman Lily'in çağının en parlak cadısı olduğunu söylerdi. Harry dersler konusunda annesi kadar parlak olduğunu düşünmüyordu ama hiç de fena sayılmazdı. Küçüklüğünde evde gördüğü büyüler basit ve gündelik büyülerdi. Sirius ve Today her şeyi büyü ile yapmaya pek yanaşmıyorlardı. Yine de Harry büyüye yabancı değildi. Sadece asa hareketi olarak düşündüğü sihrin sandığından daha fazla bir disiplin ve çaba gerektiğini görünce şaşırmaktan kendisini alamamıştı. Bütün ailesi büyücü olan Ron Weasley de tıpkı Harry gibi düşünüyordu, kızıl saçlı çocuğun Tılsım dersinde zorlanması, onları diğer arkadaşları Hermione Granger ile anlaşmalarını ve dost olmalarını sağlamıştı. Ron'un büyüyü yapmak için bir troll ile karşı karşıya gelmesi şart değildi ama bu yaratık sayesinde üçü kopmayacak bir dostluğun ilk düğümünü atmışlardı. Troll ile karşılaştıkları Cadılar Bayramı'nda eve gelen mektup Harry'in ilk başını belaya sokmasının somut haliydi. Today'in okurken "Troll!?" diyerek şaşırdığı, Sirius'un ise "Merlin! Gururdan ağlayacağım!" dediği mektup, Harry Potter' ın başına açacağı belaların başlangıcını temsil ediyordu.

Black Dreams//Sirius Black //AuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin