Harry gözlerini mutsuz bir halde pencereden ayırdıktan sonra küçük bavulunu hazırlamakta olan Today'e döndü. "Mektup gelmedi değil mi?"
Today katladığı çorapları bavula koyduktan sonra kırık bir gülümseme ile Harry'e baktı. "Maalesef tatlım."
Black'lerin evinde son iki haftadan beri bir mektup beklentisi vardı. Nicholas ve Stella, büyük bir heyecan ve hevesle Hogwarts mektuplarını bekliyorlardı. Birkaç gün içinde gelmesi umulan bu mektuplar Black ikizlerinin büyü macerasını resmi olarak başlatacaktı. Harry ise vaftiz kardeşlerinden çok farklı bir mektup bekliyordu. Hogwarts'ta edindiği arkadaşlarından birkaç satır görmek için bir kutu sardalya tadında Bertie Botts'un Bin Bir Çeşit Fasulyeleri'nden yiyebilirdi.
Harry Potter okuldaki ilk yılını, hayatını karartan büyücü ile yüzleşerek tamamlamasının dışında gayet keyifli ve iyi olarak nitelendiriyordu. Bunun en büyük sebebi arkadaşları Ronald Weasley ve Hermione Granger'dı. Beraber bir trolü alt ettikten sonra oluşan bu dostluk, Harry için çok özeldi. Fakat yazın başından beri hiçbir arkadaşından mektup almamış olması canını saklayamadığı ölçüde sıkıyordu. İlk haftalar Sirius'a çiğnedikleri bütün kuralları büyük bir zevkle anlatan Harry, arkadaşlarının aynı duyguları paylaşıp paylaşmadığına dair şüpheye düşmüştü. Ron, ona yazın kendisini davet edeceğini söylemesine rağmen hiçbir şekilde iletişime gitmemişti. Harry'in bu yaz konuşabildiği tek arkadaşı Jason Poison olmuştu fakat Jason, Today'in yeğeni olduğu için ikisinin arkadaşlıkları Hogwarts öncesine dayanıyordu. Harry bu sorunu onunla ile paylaştığında, Jason ciddi bir tavırla "Mektupların çalınıyordur." demişti.
Harry "Ciddi olur musun lütfen?" dediğinde sesini işiten vaftiz babasının "Efendim?" diye seslenmesini görmezden gelmiş, Jason'ın "Merak etme yazarlar, ödevler ile meşgullerdir. Hermione'yi biliyorsun, derslere bayılıyor ve Ron nefret ediyor, o yüzden ikisi de başlamıştır bile." şeklindeki tesellisini dinlemişti.
Today mutsuz bir ruh haliyle Harry'in bavulunu kapattı ve yatağının yanına yere indirdi. Harry sarışın cadının yüzüne baktı. Today, bebekliğinden beri hayatındaydı. O ve Sirius, onu kendi çocukları ile beraber büyütmüş, hiç ayırmamış, sevgisizlik ile tanışmasına asla müsaade etmemişlerdi. Harry büyüdükçe hem vaftiz babasının, hem de Today'in hareketlerinin bazılarını çözebilir olmuştu. Bunlar basit fakat anlam yüklü olan şeylerdi. Sirius dudaklarını yiyorsa ciddi bir şey düşünüyordu, Today kendi kendine mırıldanıyorsa önemli bir şey keşfetmişti, vaftiz babası kırık bir gülümseme ile bir noktaya dalgın dalgın bakıyorsa geçmişi hatırlıyordu, Today'in soluk alışı hızlandıysa endişelenmişti. Bunlar ve bunlar gibi bir sürü göz önünde olan detay vardı ve Harry bunları anlamayı, öğrenmeyi gerçekten seviyordu. Ebeveynleri için asla yakalayamadığı ve yakalayamayacağı bu şansı Sirius ve Today üzerinde gerçekleştirmek, bir şekilde telafi, bir teselliydi.
Harry Potter'ın her yıl en fazla bir hafta için yanında kaldığı teyzesine gideceği zamanlar ise Sirius her zamankinden hiperaktif olur, yerinde duramazdı. Harry vaftiz babasının bu bir haftanın geçmesini beklemek için yeterince sabrı olmadığını bilirdi. Today ise suratını asmaktan kendisini alamaz, yine de sesini çıkarmazdı. Harry, onun gitmesini istemediğinin farkındaydı ama Today'in söylediğine göre bu bir şarttı. Annesinin kardeşi ile vakit geçirmesi önemliydi. Bu önemin sebebi henüz Harry'e söylenmemişti. Today de Sirius da, bunu öğrenmesi için henüz çok küçük olduğu konusunda hem fikirlerdi. Ebeveynliğin verdiği etkiyle iki aşık üç çocuğu da olduklarından daha küçük görüyor, dünyanın barındırdığı tehlikeler konusunda endişeleniyorlardı. Today bu endişenin gözle görülebilen tarafıydı, ihtimaller onu ürkütse bile bir şekilde sakin kalıyor, hep bir çözüm yolu arıyordu. Sirius ise gizli kalan taraf olmasına karşı çocukların güvenliği konusunda abartı derecesinde kararlar verebiliyordu. Özellikle geçen yılın sonunda Harry'in yaşadıkları, Sirius'un vaftiz oğlu için yaşadığı endişeyi arttırmıştı. Sırf bu sebeplerden dolayı hala seherbazlığa devam eden Sirius, Hogwarts'ta olabilecekler konusunda çaresiz sayılsa da kendi gözetiminde hiçbir şeyi şansa bırakmamaya kararlıydı. Evin üzerindeki büyüleri arttıran Sirius, Harry'i Petunia'nın yanına bırakmayı hiç istemiyordu ama şartlar bunu gerektirdiği için çenesini çocukların yanında kapalı tutmaya dikkat ediyordu. O motorunu çıkartmış Harry'i beklerken, Today onun dağınık saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Fakat James'ten miras kalan bu saçlar hiçbir dokunuştan etkilenmiyordu. Sonunda pes eden Today bavulu alarak Harry'e birlikte odadan çıktı. Onlar merdivenleri inerken salonda oturmakta olan Nick ve Stella tıpkı anne babaları gibi somurtmaktan kendilerini alamıyorlardı. Stella kalkıp Harry'e sarıldı. "Çabuk dön, olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Dreams//Sirius Black //Au
Fanfiction-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'ın hayatı nasıl olurdu?