İnsanlar Harry'nin her zaman James'e çektiğini, onun belaya bulaşma özelliğini miras aldığını söylerdi. Ama Sirius Harry'nin bunu abarttığını, şanssızlığa doğru koştuğunu hissediyordu, evet James beladan uzak durmazdı ama onun başına dolanan sorunların çoğu kendi muzipliklerinin bir hediyesiydi, Harry'ninki ise bambaşka bir boyuttu. Sirius Dumbledore'un peşinden şampiyonların beklediği odaya ilerledi, kapı aralandığı an suratındaki şaşkın, korkulu ifade ile Harry oradaydı.
Ludo Bagman "Evet, dört yarışmacımız da burada!" dedi garip, ortama ters düşen bir neşeyle. Soluğu Sirius'un yanında alan Harry "Ben katılmadım Sirius!" diye yakındı. Sirius onun saçını okşayıp "Biliyorum." diye yanıtlarken diğer yarışmacıların şaşkın nidaları odayı doldurdu. "Ne demek oluyor bu profesör?" diye sordu Fleur Delacour.
"Ben de aynı şeyi merak ediyorum." diyerek Dumbledore'a döndü Madame Máxime.
Müdür sakin bir sesle "Anlayacağız." dedi ve Sirius'a sığınmış olan Harry'e döndü. "Harry, kadehe adını attın mı?"
Harry başını iki yana salladı. Madame Máxime "Yalan." dedi, "Hogwarts iki şampiyonu olması için hile yaptı!"
"Anlamalıydık, bizi kandırdın Dumbledore!" dedi Igor Karkaroff sert aksanıyla. Sirius onun konuşmasına gözlerini devirirken Snape "Dumbledore'un bir suçu yok Karkaroff, Potter kuralları çiğnemeyi hep sevmiştir." dedi.
"Sana konuşma izni veren oldu mu Sümsüküs?" dedi Sirius hırçın bir sesle. Dumbledore eski iki okul düşmanının arasına girerek çıkacak tartışmayı önledi ve tekrar Harry'e döndü. "Adını büyük bir öğrenciden atmasını istedin mi?"
Harry başını salladı, omuzlarında Sirius'un elleri vardı, vaftiz babasından destek alarak "Hayır profesör." diye yanıtladı. Sirius kızgın bakışlarla Harry'i süzen diğerlerine baktı, vaftiz oğlunu kendine çekerek "Tamam abartmayın, bir yanlışlık olduğu belli. Harry yarışmaz, olur biter."
"Maalesef bu mümkün değil gibi Sirius." dedi Dumbledore. Siyah saçlı büyücü kaşlarını çattı. "Ne demek mümkün değil?"
"Kadehten adı çıkan herkes yarışmak zorunda. Bağlayıcı bir büyü var." dedi Bagman Sirius ateş saçan gri gözleriyle ona bakarken. "Hayır." diyerek itiraz etti. "Harry daha on dört yaşında."
Dumbledore'un yüzünde ince bir hüzün çizgisi vardı. "İsmini atmadan düşünecekti bunu!" dedi Karkaroff aksanlı konuşmasıyla. "Harry adını kadehe atmadı, sağır mısın?"
"Niye doğruyu söylesin ki? Bu herkesin katılmak için uğruna öleceği bir şey!" dedi Fleur Delacour, kızın aksanı epey yoğundu ama Sirius aradaki fransızca vurguları anlayabiliyordu. "Belki de birileri Potter'ın bu uğurda sahiden ölmesini umuyordu." Moody'nin sözleriyle odanın içi ruh emiciler gelmiş gibi soğudu. Sirius bir zamanlar eğitmeni olan büyücüye baktı. "Nasıl yani?"
"Kafanı çalıştır Black!" diye azarladı Moody onu. Sirius da onun sözünü dinledi, aklındaki her şeyi toparladı. "Harry'nin adı çıktığı için yarışmak zorunda."
"Üstelik bir zamanlar yarışmacıların öldüğü turnuvada." diye tamamladı Moody. Sirius Harry'nin bedeninin titrediğini hissedebiliyordu. "Bana sorarsınız bunu her kim yaptıysa bir şaşırtma büyüsü ile halletmiş, Potter dördüncü bir okuldan yarışmacı gibi kabul edilmiş olmalı. Her kim yaptıysa sihri güçlü olduğu belli, yoksa böyle bir nesneyi şaşırtmak pek mümkün değildir."
"Buna çok kafa yormuş gibisin Moody." dedi Karkaroff, Moody sırıttı, bu Sirius'un pek aşina olduğu bir şey değildi, seherbaz sırıtmaktan çok homurdanarak gülerdi çoğunlukla. "Suçlular gibi düşünmek benim işim, hatırladın mı Igor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Dreams//Sirius Black //Au
Fanfiction-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'ın hayatı nasıl olurdu?