Merhaba!! Karşınızda geçen zamanı telafi edecek uzunlukta olduğunu düşündüğüm yeni bölüm... İyi okumalar!
*************************************************************************
Sirius Black mutsuz ve uykusuzdu. Bu onun hayatı boyunca en fazla çalıştığı dönem olmuştu. Quiddicth'i severdi fakat bu yılki turnuvaya İngiltere'nin ev sahipliği yapması onu gerçekten yormuştu. Bir seherbaz olduğu için güvenlikten sorumlu olanlardan biriydi ama işine düzenli gitmemenin cezası çekiyordu. Today de onun kadar olmasa da yorgunluğunu belli ölçüde paylaşıyordu. Turnuva için gelen bir sürü yabancı büyücü vardı ve hepsinin ilk durağı Gringotts oluyordu. İkisi de bu kadar yoğun çalışırken birbirlerini Harry ve ikizler Weasleyler ile birlikte yaz tatilinin tadını çıkartıyorlardı.
Bill ve Charlie'nin ziyarete geldiği gün Kovuk neşe doluydu. Kahvaltıdan sonra Sirius mızmızlanarak işe giderken, Today de çocukları Mrs. Weasley'nin otoritesine teslim etmişti. "Akşam geç kalmayın." dedi Molly Today gitmeden önce. "Merak etme." dedi sarışın cadı samimiyetle. Ardından çocuklara dönüp "Uslu durun. Molly'i üzmeyin." dedi.
Today cisimlenip boşluğa karıştığında Harry aşağı inmiş olan Ron ile kucaklaşıyordu. "Daha iki gün önce görüştünüz." diye şikayet etti Nick onların hasret gidermesine yüzünü buruşturarak. Fakat birbirini gören Ginny ve Stella'nın neşeli çığlıkları iki arkadaşı gölgede bıraktı. Nick onlara gözlerini devirirken masadaki mezgit balığı dikkatini çekti. "Bu ne?"
"Fred ve George'un sahte asalarından." dedi Ron gülerek. Mrs. Weasley bundan hoşlanmıyormuş gibi homurdanarak mutfağa doğru ilerledi. "Bir şey ister misiniz çocuklar?"
"Hayır, teşekkürler Mrs. Weasley." dedi Harry kibarca. "Bill ve Charlie geldiler mi?"
Ginny hevesle başını salladı, Harry ona baktığında kızardı fakat "Yukarıdalar, eşyalarını boşaltıyorlar." diye açıkladı. "Maça geliyorlar mı?" diye sordu bu kez Harry.
"Evet, Dünya kupası bu kaçırılır mı hiç?" dedi Ron, duvardaki dokuz yelkovandan oluşan saate baktı. "Hermione de bugün gelecek."
Stella dirseklerini masaya yasladı, kendi kendine örülmekte olan Weasley kazağını kenara itti, vişne çürüğü rengine bakılacak olursa bu Ron için yapılıyordu. "Babam şimdiden maçtan nefret etmeye başladı. Çok kalabalık olduğunu söylüyor."
"Maçı izleyebilecek mi?" diye sordu Ron. Sirius'un alanda görevli olduğunu biliyordu. "Sanmıyorum." dedi Nick. "Pek vakti olmaz gibi. O yüzden sizinle birlikte gideceğiz ya."
Maç için biletleri bağlantıları sayesinde Mr. Weasley almayı başarmıştı ve biletleri alırken Black ikizleriyle Harry'i de unutmamıştı. Bütün bu güvenlik büyüleriyle uğraşan ve artan zamanını sırra yine kadem basmış olan Peter'ı aramaya ayıran Sirius'un tamamen aklından çıkan bir konu olduğu için bu jest oldukça yerinde olmuştu. Birkaç ay evvel yaşanan olaylar Sirius'un her daim gözünü açık tutması için yeterli bir motiveydi ama Harry'nin görmüş olduğu rüya Sirius Black'i diken üstünde tutmaya yetmişti. Hogwarts'tan eve döndükleri gün Sirius, Today ve Remus yıllar önce yaşananların hepsini anlatmışlardı. Harry'nin o gün Bağıran Baraka'da öğrendiklerinin ayrıntılarını onunla paylaşmışlar, o kara geceyi bir kez daha anmak zorunda kalmışlardı. Bunları sadece Harry'e değil, Nick ve Stella'ya da anlatmak zorunda kalmışlardı. Sirius "Madem bir kere anlatmaya başladık, her şeyi anlatalım." demişti Today'e ve sarışın cadı her zaman görüşmüyoruz diye kestirip attığı ikiz kardeşinden, öldürmek zorunda kaldığı Alchemy Carrow'dan bahsetmek zorunda kalmıştı. Konuştukça hepsinin fark ettiği şey bu çocukların hep tehlike içinde olacağı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Dreams//Sirius Black //Au
Fanfiction-Black Poison adlı çalışmanın alternatif bir versiyonudur.- ****** O Cadılar Bayramı daha farklı olsaydı, neler olurdu? Sirius Black ve Today Poison'ın hayatı nasıl olurdu?