Gözlerimi hastane odasında açtığımda rahatsızca yerimde kıpırdandım. Ben neden buraya gelmiştim bilmiyordum. Önce bulanık gördüğüm oda aydınlanmaya başlayınca karşıdaki kişi görüş açıma girdi.
Doktor Park Jihyo karşımdaydı. Benim kalp doktorum.
Uyandığımı görür görmez ilgilendiği serumu bırakarak bana baktı.
"Jennie..İyi misin?"
"Ah evet. Ama nasıl buraya geldim bilmiyorum. Durumum nasıl?"
"Şu an gayet iyisin. Sadece yine bir atak yaşadın. Kızlar dışarıda hemen haber veriyorum."
Kafamı onaylarcasına salladım. Kızların içeri girmesiyle zorla da olsa gülümsemeye çalıştım.
Rosie sağıma, Lisa da soluma geçti ve Jisoo da yanıma oturup saçlarımı okşamaya başladı.
Onları iyi olduğuma ikna ettikten sonra buraya nasıl geldiğimi sordum.
"Taehyung sana mesaj atmış. Ama gördüğün halde cevap vermemişsin. Üstelik görüldü atılacak bir şey yazmadığını, önemli bir şey sorduğunu söyleyerek aramıştı Hoseoku. Bizde onunlaydık. Hobi önce sinirlendi ama daha sonra anında evine geldik. Kapıyı çaldık, ama açmadın. En sonunda Hoseok kapıyı kırdı. Koltuğun üzerinde seni baygın görünce zaten buraya nasıl geldiğimizi bilemedik..."
Lisa'nın söyledikleriyle ilk başta sessiz kaldım. Şaşkınlıktan ağzımı açamıyordum bile. Yani beni kurtaran Kim Taehyung muydu? Endişelenip, Hoseoku araması... Kafam allak bullak olmuştu.
"Adama bak ya, resmen egosu kurtardı seni."
Rosie'nin söylediği şeye gülüp, "Evet, nasıl görüldü yiyebilirim egosu." diye onayladım.
"Bundan sonra asla yalnız olmayacaksın, Jen. Ailen bir sürelik şehir dışında ve her gün kızlarla sırayla senin evinde kalacağız. Ve ilk sıra bende."
Jisoo'yu onaylayıp, "Bence de. Her zaman bu kadar şanslı olamayabilirim. Siz tüm gece burada mıydınız?"
"Tabii ki. Aksi olamaz zaten."
***
Kızları zorla da olsa hastanenin hemen yanındaki cafeye kahvaltıya göndermiştim. Zaten benim için tüm gece uykusuz kalmışlardı ve aç kalmalarını istemiyordum. Ayrıca Hoseok ve Jin de öğrendiğime göre tüm gece kapı önündeydi. Onları da kızlarla birlikte yollamıştım.
Telefonu elime alıp, tam Taeden mesaj var mı diye bakacakken kapının çalmasıyla yeniden bıraktım ve her kimse gelmesini söyledim.
Görüş açıma Taehyung girdiğinde bir an yanıldığımı sandım ve bu yüzden kafamı iki yana salladım. Ama hayır,yanılmıyordum. Tam karşımdaydı.
Yavaş adımlarla yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Gözlerini gözlerime sabitleyip, dudaklarını araladı.
Ben o dudaktan çıkacak her cümleye sığınmak istiyordum.
"Seni...İyi görmek güzel."
"Oradan bakınca iyi gibi mi görünüyorum?"
"Ruhunu bilmiyorum ama, fiziksel açıdan iyisin."
"Ruhunu bilmiyorum derken? O son yazdıklarından sonra nasıl tahmin edemezsin? Bitmiş, tükenmiş hissettirdin. Söylesene, niye geldin?"
"Son yazdıklarım? Ne demek istiyorsun Jennie?" Kaşlarını çattı. "Beni engelledin, bilmediğim sebepten ötürü. Bir hafta sonra engelim kalktı ama bana bir kere bile yazmadın. Ve şu an neyi kastettiğini bilmiyorum bile."
Tam cevap verecekken içeri gelen hemşire gülümseyip, elindeki çiçek buketini bana uzattı. Hiç bir şey anlamadan çiçeğe bakınca getirdiği kağıdı imzaladım çünkü bana gelmişti. Çiçeğin üzerinde bir not gördüğümdeyse onu elime aldım ve okudum.
'En kısa zamanda iyileşmen dileği ile,Jennie.
~Kai'
Bir an Kai kim diye düşündüm. Daha sonra da Jin ve Hoseok'un arkadaşı olan Kai geldi aklıma. Bir çok kez aynı ortamda bulunmuştuk. Dışarıdan sert bir adam gibi görünüyordu ama aksine, aslında çok sıcakkanlı biriydi.
Ona daha sonra teşekkür etmem gerektiğini aklıma not ettim ve çiçeği tam bırakacakken Taehyung elimden notu aldı ve okudu. Kaşları çatılırken notu okuduktan sonra alayla güldü.
"Ergence bir hareket. Çiçek göndermek ne demek ya?"
Söylediği şeye anlam veremeyerek yüzüne baktım,"Ergence hareket derken? Hastanedeyim ve belli ki bunu öğrenmiş, endişelenmiş. Geçmiş olsun dileğini de çiçek yollayarak dile getiriyor."
Bir an sessizce yerinde kıpırdanmadan bir şey düşünüyormuş gibi gözlerini kıstı. "Belki de instagramda adına fan sayfası açan o ergendir."
"Sen benim adıma fan sayfası açıldığını nereden biliyorsun?"
Kai'nin bana sırf hastayım diye çiçek göndermesi benden hoşlandığını ve ya fan sayfa açacağını göstermiyordu.
Soruma cevap vermeyi es geçerek, meraklı bakışlarla bana baktı. "Az önce nerede kalmıştık? Sana tam olarak nasıl mesaj yazıldı bilmiyorum ama ilgim yok."
"Taehyung, senin telefonunu kim neden eline geçirip bana öyle şeyler yazsın? Üstelik eminim telefonuna şifre de koyuyorsundur. Pişmansan, pişmanım de. Yazdıklarını başkası yazmış gibi göstermene gerek yok."
"Peki inanma. Ama sana o yazıyı yazan kişinin ben olmadığımı göstereceğim."
"Beni sen kurtarmışsın, teşekkürler."
"Kuru kuru teşekkür mü olunur? Hemde hayatını kurtarmışken."
"Ne bekliyorsun?"
"Hmm," Düşünüyormuş gibi yaptı. "Direkt söyleyeceğim ama bayılma."
"Söyleyecek misin artık?" Şimdi bende heyecanlanmıştım.
"Ailen şehir dışında olduğu sürece seninle evde ben kalacağım."
Sizce Taehyung acıdığı için mi böyle davranıyor Jennieye? Oy ve yorum yüksek olsun hadi bys
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lose you to love me // taennie
FanfictionÇünkü kendimi bulmam için, seni kaybetmem gerekti. кʝη • ктн Kitabın ilk ismi 'like a butterfly' olmuştur.