Bir hafta sonra
Ailemin eve gelmesiyle Taehyung da bu bir hafta içinde gitmişti. Kızlarla her gün buluşuyorduk. Ama Taehyungla ne konuşuyor, ne de görüşüyordum.
Mark da artık bana yazmıyordu. Lisa'nın Jungkookdan öğrendiğine göre Taehyung ona güzelce dersini vermişti ve bana yazmama sebebi de buydu. Lisa ve Jungkook demişken, hiç birimiz Lisa'nın Jungkook'u affedeceğini düşünmüyorduk ama Rosie ve Jisoo'nun dediğine göre Jungkook affedilmek için çok fazla uğraşmıştı. Lisa tam affetmese bile bir şans vermeye karar vermişti.
Jisoo ve Jin de artık sevgiliydiler. Artık ikisi de bir birlerinden hoşlandığı gerçeğini saklamıyorlardı ve gayet mutlu bir şekilde hayatlarına devam ediyordular.
Rosie ve Jimin konusuna gelirsek de Jimin zaten Rosie'nin ona hislerinden haberdarmış. İlk başta bir şey hissetmese bile zamanla duyguları değişmiş. Sevgili oldukları söylenemezdi, ama açıkca bir birleriyle flört ediyorlardı.
İzlediğim diziyi bitirince bilgisayarı kapattım ve masanın üzerine bıraktım. Mutfağa indiğimde annemle babamın ciddiyetle bir şey konuştuklarını gördüm. Sessizce adımladım ve içeri girmeden onları dinlemeye başladım.
"Bu riske girmeli miyiz?" Annemin sorusuyla babam başını salladı.
"Hayatım sende biliyorsun ki, Jennie ameliyat olmasa bile fazla zamanı yok. Kalbi her geçen gün aldığı ilaçlara rağmen zayıf düşüyor. Biliyorum, bu çok zor bir karar ama kızımız her iki şekilde de zaten zarar görüyor. En azından kurtulma şansı olan yolu seçmeliyiz."
Annem yaşlı gözler olumlu şekilde kafasını salladı. "Doğru diyorsun..."
İçeri girdiğimde bana dönen şaşkın bakışlarını umursamadan karşılarına oturdum. Benim sağlığım hakkında konuşuluyordu ama bildiğim bir şey yoktu.
"Kurtulma şansım olan yol derken neyi kastettin baba?" Benim de gözlerim dolmuştu. Kesin olmasa bile bu düşünce beni heyecanlandırmıştı. "Neler oluyor bana da anlatır mısınız?"
Konuşan babam olmuştu. "Doktorun Park Jihyo aradı. Kızım, kalp bulunmuş." O da ağlamak üzereydi.
"Ama oldukça riskli bir ameliyat olduğundan bahsetti. Yani-"
Cümlesini tamamlamasına izin vermedim. Ölebilirdim ama tüm ömrüm boyu sürekli bayılmamdan iyiydi. Bu eziyetden iyiydi.
"Anne ben o ameliyata gireceğim."
"Ama kızım-"
"Aması yok anne, ben tüm ömrüm boyu bu şeyle yaşamak istemiyorum."
3 gün sonra
Bugün ameliyata girecektim. Girdiğim ameliyat ya beni dünyadan koparacak ya da bana yeni bir hayat verecekti.
Doktor Park Jihyo bütün testlerimi yapmış ve ameliyata girmemde bir sakınca olmadığını belirtmişti. Ve şu an uzandığım hastane yatağı bana farklı gelmişti. Mesela, hep bayıldığımda uzandığım bu yatak ölmeden önce yattığım son yatak olabilirdi.
Şu üç günde kızların hiç biri beni yanlız bırakmamıştı. Hatta dördümüz bir yatakta uyuyor, bazen benim yanımda uyumak için kavga bile ediyorlardı. Abartısız söylüyorum, bir keresinde Lisa tuvalete bile yanlız gitmeme izin vermeyip benimle içeri girmişti ve kızlar onu zorla çıkarmışlardı.
Eğer olur da gözlerimi bir daha açmazsam böyle arkadaşlar bırakacağım için çok şanslıydım.
Ameliyat olduğumu öğrenince Hoseok, Jin, Jimin, Jungkook ve hatta Namjoon bile ziyaretime gelmişti. Ama o hariç.
Ameliyata gireceğimi biliyordu, Jimin ve Jungkook ona mutlaka söylemişlerdir. Görmeye bile gelmemişti. Elveda demeye bile gelse buna razıydım. Yeter ki gelsin.
Yalnız olduğum odanın kapısı tıklatılınca 'gel' diye seslenmemle Jungkook görüş açıma girmişti. İçeri girip yanıma yaklaştı ve yatağımın yanındaki koltuğa oturdu.
"Jennie, sana söylemem gereken şeyler var." Bıkkınca bir nefes verdi.
"Ne gibi?"
"Taehyungla ilgili."
Onun adını duymamla gözlerimi sımsıkı kapattım. "Onunla ilgili duyacağım hiç bir şeye tahammülüm yok. Belki de öleceğim ve beni görmeye bile gelmedi. On gündür ne arıyor, ne de soruyor. İnan onu sevdiğim için ne kadar pişmanım bilemezsin." Gözümden bir damla yaş düştü.
"Biliyorum ama bilmediğin o kadar şey var ki..."
"Anlat o zaman. Anlat da bileyim."
"Taehyung bunu söylemememiz konusunda Jimin ve beni uyarmıştı ama daha fazla dayanamadım. Olur da o ameliyat odasından sağ çıkamazsın bunu bilmeye hakkın var," Boğazını temizledi. "Taehyung düşündüğün gibi biri değildi ve hiç olmadı. O hep sevmek istedi birini, sevilecek birini bekliyordu. Doğru kişiyi. Ve buldu da," Gözlerini bana çıkardı. "Seni."
"Na-nasıl yani?" Her an hıçkırarak ağlamaya hazır hissediyordum kendimi.
"Ben ve Lisa sevgiliyken senin de bildiğin üzere fazla aynı ortamda bulunuyordunuz. Ve senin ona bakışların görülmeyecek gibi değildi. Ona aşık olduğun belliydi. Her ne kadar sana bakmayıp seni umursamıyormuş gibi gözükmek istese bile bunda başarılı olamadı. Sana belli etmedi, ama o hislerini gizlemekte ustaydı. Bana ilk önce senin kim olduğunu sordu, adını, yaşını ve sosyal medya hesaplarını. Lisa'nın şüphelenmeyeceği şekilde ona sorup buldum ve Taeye verdim. Sürekli seni stalklıyordu, daha sonra hisleri daha da büyüdü. Taehyung senden etkilenmişti çünkü seni görene kadar ondan hoşlanan kızlar hep onun karşısına çıkar ve Taehyung'u kendine aşık etmek için her yolu denerdi. Ama sen başkaydın, sessizce ve kendi içinde seviyordun onu. Karşılık beklemeden. Zamanla seni sevdiğini kabul etti. Ama bir gün hasta olduğunu öğrendi.. O gün çökmüştü işte. Seni haketmediğini kendisine defalarca tekrarladı. Senin ona yazdığın ilk günü hatırlıyorum da heyecandan yerinde duramıyordu," Buruk bir gülümseme oldu yüzünde. "İşte o zaman anladım ki kardeşim gerçekten aşık olmuş..."
Hep kendimi onun beni bir gün seveceğine inandırmış ve kalbimi bununla beslemiştim. Şu an duyduklarım hayatımda hiç bir zaman yaşamadığım şaşkınlığı yaşatıyordu bana. "O halde şu an nerede? Neden beni görmeye gelmedi?"
"Jennie, Taehyung gitti."
Gitti.
Taehyung gitti.
Duyduklarımın koca bir yanılgıdan ibaret olmasını diledim. "Gi-gitti derken?"
"Senin ameliyat olacağını öğrenince gitme kararı aldı. Ölümünü görecek kadar güçlü olmadığını söyleyerek çekip gitti Hollanda'ya, piç."
Ben bunu haketmemiştim. Kalbim son çırpınışlarıyla onu severken bunu haketmememişti. Zayıflığını kullanarak beni daha zayıf kılmıştı, farkında bile değildi.
Hiç bir şey demeden acıyla gülümsedim. "Teşekkürler, Jungkook."
O da zorla gülümsedi ve dışarı çıktı. Onun çıkmasından yaklaşık beş dakika sonra içeri gülümseyerek giren doktorum yatağımı hareket ettirdi ve beni ameliyat odasına götürdü.
"Hazır mısın Jen?"
Acıyla gülümsedim. "Dünden beri."
Ameliyat odasının önüne geldiğimizde içeri geçmeden kızlara, çocuklara ve aileme sarıldım. Hiç birinin tek kelime etmesine izin vermedim.
Çünkü biliyordum, her söz benim şu an hıçkırarak ağlamama sebep olurdu.
Yaşayacaksam eğer, ailem ve arkadaşlarım için yaşayacaktım.
Park Jihyo beni içeri götürdü ve ameliyat masasına uzandım. Doktorların bana verdiği narkozun etkisiyle gözlerim kapanmaya ve bilincimin dipsiz bir kuyuya daldığını hissediyordum.
Ölmeden önce açar mı her çiçek? Peki ya sen, ben ölmeden önce açmama müsaade edecek misin Kim Taehyung?
Etmedin.
***
Gelecek bölüm final.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lose you to love me // taennie
FanficÇünkü kendimi bulmam için, seni kaybetmem gerekti. кʝη • ктн Kitabın ilk ismi 'like a butterfly' olmuştur.