Gözlerimi açtığımda kasıp kavuran acıyla, gözümü ovuşturdum. Dolaptan bir şişe kan aldım ve bir koltuğa oturdum. Aklım dün geceki söylenen şeylerdeydi. William,bu kadar kötü ne yapmış olabilirdi ki?
Telefonumu almak için yukarıya gitmiştim ki, William çoktan gelmişti.
"Okul?"
"Ih hayır, bugün gitmiycem."
William'ın gözleri parlamıştı.
"Ava ne dersin?"
Gözünü kırptı ve sonra da bana baktı. Kulağa harika geliyordu.William'ın üstü açık arabası saçlarımı sağa sola savuşturmuştu. Ilk başta rahatsız olsam da sonradan alışmıştım. Etrafa baktığımda bir sürü yeşil ağaçlar ve yeşillikler vardı. William arabayı bir yerde durdurdu.
"Beni takip et." gizemli bir şekilde söylemişti.Onu takip ediyordum. Bir an durdu.
"Sadece dinle." dedi yanıma gelerek.
William,yanıma o kadar yakındı ki, nefesimi tutmuştum. Soluğunu yüzümde hissettim.
Tilki kokusunu almıştım. Vampir hızıyla gidiyordum,William da peşimden geliyordu. O an sanki bir büyü gibiydi. Ilk defa bu kadar yakındık. Kurtulmanın tek yolu avlanmaktı.William gelene kadar tilkiye dişlerimi geçirdim. Özenle içmiştim tilkinin kanını. William'a baktığımda elleriyle beni alkışlamıştı.
"Öğreniyorsun."
Gülmüştü. Ben de ona.O sırada uzaktan gelen kurtları gördük. William,Tyler'ı gözünden tanımıştı.
"Tyler, dolunay olmadan bana hiç bir gücün işlemez."
Tyler,kafasını bana çevirerek, uzun süre baktıktan sonra gitti.
"Dolunay mı?"
"Vampirler hakkında herşeyi biliyorsun,ya cadı,melez,kurt?"
"Hayır. Ama kasdettiğin şey neydi?"
William,omzunu silkti.
"Kurtlar,dolunayda dönüşür, daha vahşi ve saldırgan olur. İlklere sadece dolunayda gücü yeter."
"Peki,dolunay ne zaman?"
"5 gün var."
"Ama o gün kasabanın şenliği var."
"Unutma,ırklar kalabalık ortamları sever."diye bir hatırlatmada bulundu.Çok geçmeden telefonum çalmıştı. Arayan Gabriela idi.
"Neredesin?"
"Biraz hava almam gerekti."
"Yanına gelmemizi ister misin?"
"Oh hayır, ben iyiyim." diyip telefonu kapatmıştım.
William, konuştuklarımızı duymuş, ve gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.
"Neresi komik?"kaşlarımı çatarak.
"Ava odaklan Allison." diyerek homurdandı.William,ilerlerken bir anda durdu ve bana maddeler saydı.
"Vampir olduktan sonra duyguların daha da yoğunlaşır."
"Daha çok bağlılık.Güzelmiş."
"En önemlisi açlığını kontrol edebilmek ki malesef bu sende yok."alaycı bir tavırla söylemişti bunu.
"Hey!"ona kızmıştım.
"Pekala. Hazır mısın?"
Kafamı salladım. William koluna dişlerini geçirdi ve yüzüme baktı. Kanları kolundan tıpkı bir nehir gibi akıyordu. Dayanmak için dudaklarımı ısırdım. Kafamı başka yöne çevirdiğimde, yüzümü buruşturdum ve kana karşı koymayı başardım.
"Güzel."diyerek hafifçe gülümsedi.Bir süre sonra eve gitmiştik. Kapıyı örterken William'a seslendim.
"Teşekkür ederim,"
"Rica,izin verirsen ırkımı genişletmeliyim."
"Masum insanları vampir yapma William."
William,yüzüme bakıp sonra da gitmişti.Ben de yorgundum ve ılık bir duş alıp kendimi yatağıma attım.
Uyandığımda saate baktım ve gece yarısını geçmişti. Yanı başımdaki kan torbasından birkaç yudum aldım ve derin bir iç çektim...Uyandığımda yağmur yağdığı için yerlerin ıslak olduğunu camdan gördüm. Anlaşılan hava soğuktu. Üzerime beyaz kazağımı ve mavi kotumu giydim. Kan içip okulun yolunu tuttum. Hava tahminimden daha da soğuktu. Soğuk rüzgarlar ve soğuk bir yel vardı havada. Kapşonumun şapkasını takmıştım başıma.
Okula geldiğimde herkes bir yerde toplanmış, Clara'nın törenini yapıyorlardı. Clara'nın fotoğrafı bir yere koyulmuş ve önünde de güller vardı. Bu durum kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu. Çünkü onu ben öldürmüştüm.
Insanların fısıltılarını duydum.
"Iyi bir kızdı, keşke ölmeseydi. "
"Neden öldüğü bile belli değil."
"Umarım katili bulurlar."
"Katil, direk hapsi boyluyacak."
Yüzümü buruşturdum ve ardından ordan uzaklaştım . Sınıfa doğru yöneldim. Önümde birisi durmasıyla ona anlamsızca baktım. Tanımadığım birisiydi o."Hey,merhaba Ben Ethan."
"Merhaba, ben de Allison,tanışıyor muyuz?"
"Oh,hayır. Bu okula yeni geldim ve Madison'un üvey kardeşiyim."
Madison daha önce üvey bir kardeşi olduğundan bahsetmişti, bu o olmalıydı.
"Senden bahsetti."Yüzüne gülümsedim ve sınıfa girdim. Benle beraber gelmişti.
"Tanıştığınıza sevindim Allison." dedi Madison.
"Evet," dedim ve onları baş başa bırakarak yerime geçtim. William'ın gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Ama ona baktığımda kafasını başka yere çevirdi.Tarih hocası Bay Daniel,içeri girdi çok geçmeden. Ethan'a kendini tanıttırdıktan sonra derse başladı. Dersin bitmesini istiyordum,çünkü açlık beni kötü etmeye başlamıştı. Buradaki insanların kanlarının kokusu lezzetliydi...
Zil sonunda çalmıştı. Bardağımdan birkaç yudum alarak kendime geldim. Bir sonraki dersimiz spor salonunda idi. Soyunma odasına giderken Ethan yanıma geldi. Ethan, kaslı,hafif sakallı, yeşilimsi gözlere sahip birisiydi.
"Ablam Madison, senden çok bahsetti." nedense yüzünde bir gülümseme vardı.
"Sevindim."diyerek onu geçiştirdim.Spor salonuna geldiğimde,
"Ethan,Allison'ın peşinden ayrılmıyor anlaşılan."demişti Gabriela dalga geçerek.
"Muhtemelen flört etmeye çalışıyor."demişti Madison.
"Hey,ben burdayım,kimsenin kimseyle flört ettiği yok."diye sert tepki verdim.Ethan,peşimden ayrılmıyor olabilirdi,ama benimle flört etmesi imkansızdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLERİNDEN DOĞUŞ
VampireEskiden herşey çok normaldi. Şimdi ise bir vampirdim. İnanması güç bir durum ama bir insan değildim. Yaşayan da değil. Bir ölüydüm ben. Peki beni ayakta tutan neydi? Sevdiklerim, değer verdiklerim mi ? Hayatımın bir yalandan ibaret olduğunu öğrendi...