BÖLÜM - 7

1.2K 119 166
                                    

• HİKAYEYE KISA BİR ARA•

Hikâyeye bir süreliğine ara veriyorum. Sebebi ise, sol kaburgamın kırılıp yanlış kaynaması. Ağrısı çok fazla... Şişi çok fazla. Aynı şekilde diğer kaburgamda da kırık var. Sadece o daha kaynamaya başlamadı. Hal böyleyken bölüm yazamıyorum. Acı sürekli öne geçiyor ve ben bölümlere sağlıklı bakamıyorum. Ağrı kesiciler işe yaramıyor. Kırık ağrısı ve kaynama sürecinde ki yanma berbat duygu... Akışı bozmamak adına böyle bir karar aldım. Ağrım biraz azalana kadar bölüm yazamayacağım için bu ara vereceğim bölüm olacak. 

Lütfen bana dua edin. İnşAllah kısa süre içerisinde ağrılarım azalır da düzenime geçebileyim.

İyi okumalar dilerim, yakında görüşmek üzere... 

• • •

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

• • •

Başımı bacaklarından çekip bacaklarımı birleştirdim. Tanrı aşkına, nasıl bu kadar güzel olabilirdi? Tanrılara kafa tutacak, görenleri kendine hayran ve kıskandıracak bir güzellikti bu. Uğruna gözyaşı dökecekleri... Bana endişeyle bakan gözlerine baktım. 'Yokluğumda ortalığı karıştırmışsın?'

Göz devirip sırtını ağaca yasladı. 'Seni hissedemedim. Bütünleşmeyi denedim ve seni tekrar göremedim. Çok korkunçtu. İçimde ki o sıcaklık aynı savaşta ki zaman gibi soğuktu. Krallıkta eğlence olması gerekirken endişeli muhafızlarla çevrilince iyice kuşkulandım. Sonra bir söylenti yayıldı. Senin öldüğün hakkında. O anın vermiş olduğu şeyle gözlerim karardı. Ne yaptığımı bende tam anlayamadım. Annen geldi o anda. Bana senin zehirlendiğini ve kendinde olmadığını söyledi.'

Kafa sallayıp iç çektim. 'Ne oldu küçüğüm? Anlat artık.'

'Yemek yiyorduk. Biliyorsun, balodan sonra krallıklar arası yemek verildi. Ama baloda iken biri geldi. Tut' tu. Yemek yerken, şarabını içerken bir hayli mutluydu. Beni haliyle kuşkulandırdı. Matt de en son benimle aynı fikirdeyken biftekler geldi. Lokmayı ağzıma atarken siyah kuş gökyüzünden düşecek dedi. Ve sonrası acı doluydu. Biliyorsun.'

Saçlarını geriye vererek gözlerini kıstı. 'Seni hala şoktan çıkarabilmiş değilim herhalde. Doğrusu bende alışabilmiş değilim.' Gülümseyerek bitirdiği cümlesine bende güldüm.

'Rahatsız ettiysem özür dilerim. Ama gözlerimi ayıramıyorum.' Çığlık atarcasına konuşurken alayla kıkırdayıp kafamı tekrar göğsüne yasladı. Beni koruyabilecek biri... Kâbuslara bir çözüm bulabilir mi?

'Afrodit ile kapışırım bence.' Göz devirip elimi gözüne kadar kaldırdım. 'Umarım cevabını almışsındır. Hatta bak, şuan kapıştın.' Kafamın arkasını yaslayıp kendimi aşağıya çektim.

'Sana bir şey sormak istiyorum.' Kafa sallayıp devam etmemi söyleyince ellerimi karnımın üstünde birleştirdim.

'Kâbuslarıma çözüm bulabilir misin? Ve birkaç problemim var sanırım.' Yan tarafa hapşurup burnunu kaşıdı. 'Yok mu şu polenler... Neyse. Ne gibi problemler bunlar? Anlat ki yardım edebileyim.' Böyle yüz yüze konuşunca daha garip oluyormuş. Kafanı dağıtma!

İÇİMİZDEKİ GÖLGE - [DEK-2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin