Episode 29'

1.6K 194 138
                                    

"Yeis bunlara hiç gerek yoktu."

Hediye paketlerine masumca bakan Jimin, gözlerini Yeis'e değindirdi. Hayatında bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu.

Elindeki paketi açtığında gülümsemesi daha da arttı. Civcivli bir toka vardı, elinde.

"Yah Yeis!

Kahkaha atıyordu. Yeis de gülerken elindeki tokayı aldı ve Jimin'in saçına bağladı.

 Yeis de gülerken elindeki tokayı aldı ve Jimin'in saçına bağladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Saçları siyah.)

"Ne yapayım yah? Bunu görünce aklıma sen geldin ve senin için aldım."

Jimin cevap vermedi, sadece Yeis'in gözlerine baktı. Öylesine derin bakıyordu ki, Yeis her an kalp krizi geçirebilirdi...

Daha sonra diğer hediye paketini açtı. Elinde bir günlük vardı, Yeis'e ait olan. İlk sayfasını açtı ve okumaya başladı.

Sevgili Günlük;

Bugün kalbim her zamankinden daha hızlı atıyor... Buna sebep olan ise, Park Jimin. Onu her görüşümde nefesim daralıyor ve içimde anlamdıramadığım bir volkan patlıyor. Sahi, birini sevmek bu kadar güzel mi hissettiriyordu?

Onu bilmiyorum, fakat Park Jimin...
O çok özel, belki de bu yüzden hissettiklerim bu kadar özeller...

Kısa kısa yazılmış sayfaları çevirmeye başladı Jimin. Yeis'in kendisi hakkındaki düşündüklerini konu alan günlük, gözlerinin dolmasına neden olmuştu. Birkaç sayfa atladı ve yeniden okumaya başladı. Yeis ise onu pür dikkat izliyordu.

Sevgili Günlük;

Biliyor musun, bugün Jimin güldü.
Onu ilk defa gülerken gördüm. Ben bu zamana kadar, böyle güzel bir manzara görmedim.

Bir anda dünyamın daha da güzelleştiğini hissettim. Meğersem bu zamana kadar yaşamıyormuşum, ben onun gülüşüyle yaşadığımı hissettim günlük. Ve sanırım ilk defa göz göze geldik. Beni gördüğü gibi gülüşünü söndürdü günlük, onun gülüşünün sebebi olmayı o kadar çok isterdim ki...

Sanırım, bu imkansız.

Yeis'e baktı, Jimin. Dolan gözlerine rağmen kocaman güldü. Karşısındaki kızın varlığına şükretti. Karşısındaki kıza bir kez daha aşık oldu. Ve günlüğün en son sayfasını açtı. Bu günlüğü akşam evde daha detaylı bir şekilde inceleyecekti.

Sevgili Günlük;

Ben yarın ona yazacağım. Evet evet, bu sefer kesinlikle atacağım! O yüzden bu sana yazmış olacağım son cümleler. Eğer Jimin bana karşılık verirse, yani belki küçük bir ihtimal beni severse, seni ona armağan edeceğim. Saf duygularımın mürekkebe dökülmüş hali, belki ona iyi gelir?

Belki o da beni sever?

Ama bunun için zamanım kaldı mı, bilemiyorum günlük.

Sanırım tek hatam, onu sevmek için çok geç kaldığımdı...

Jimin, kaşlarını çattı. Yeis'in ne anlatmak istediğini çözmeye çalışıyordu. Ama Yeis buna izin vermeden, elindeki bir diğer hediye paketini uzattı. Bu da kitaba benzer bir şeydi. Paketi açtığında karşısına beklediği gibi bir kitap çıktı.

Disleksi.

Yeis açıklama gereği duyup, konuştu.

"Bu kitabı okudum ve çok beğendim Jimin. Kendi hayatlarını yazmışlar ve o kadar tatlılar ki... Senin de okuman gerektiğini düşündüm."

"Güzel düşünmüşsün. Okurum tabii."

Kitabın kapağına bakan Jimin'e gülümsemişti Yeis.

"Biliyor musun? Kitabın son sayfası boş."

Jimin, Yeis'in dediği şeye karşılık hemen son sayfayı açtı. Gerçekten de boştu. Boş bir defter kağıdıydı bu, kenarları tavşan ve kedi süslemeleri olan bir kağıt...

"Bu neden boş ki?" Dedi Jimin, merakına yenik düşerek. Yeis gülümseyerek cevap verdi.

"Onlar, yani So Young ve Jungkook... Her kitap okuduklarında, kitabın en sonuna kendi sonlarını yazıyorlarmış. Böylelikle kitapta kendilerini buluyor ve kendilerinden birer iz bırakıyorlarmış..."

"Bu çok güzel bir düşünce." Jimin kısık sesle söylenişine, Yeis kafasını sallayarak cevap verdi.

"Evet... Bu yüzden de, kendi kitaplarına en son boş bir kağıt eklemişler, kendi sonumuzu yazalım diye..."

Jimin kitabı aralayıp, içini incelerken bir yaprak düştü içinden. Yaprağı eline alıp incelerken Yeis tekrardan konuştu.

"Akçaağaç yaprağı... Onlar için çok anlamlı bu yaprak. Okuyunca anlayacaksın... Her kitaplarına naylon kaplamalı bu yaprakları koymuşlar. Ayracına bak bir de..."

Yeis gülümseyerek, ayracı eline aldı ve Jimin'e gösterdi. Ayracın üzerinde bir kedi ve bir tavşan vardı.

Ayraçta şöyle yazıyordu.

"Gıcık tavşan, huysuz kedisini çok seviyordu."

"Huysuz kedi, gıcık tavşanını daha çok seviyordu."

"Hayır ben daha çok!"

"Gıcıklık yapma Kook!"

"Asıl sen huysuzluk yapma!"

Uzun ve hafif kalın olan ayracın üzerindekileri okuyan Jimin yeniden gülümsedi. Belki o da kendi hayatını kitap yapardı, kim bilir... O sırada Yeis konuştu.

"Çok tatlılar."

"Cidden öyleler." Diyen Jimin, Yeis'in gözlerine bakarak son kez konuştu.

"Ama senin kadar değiller..."

💙🐥

Ahh ahh...

Disleksi aşkım yahu 🧡🍁

Yorumlarınızı bekliyorum.

Hoşçakalın...

𝐘𝐞𝐢𝐬, 𝐓𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠「 PJM 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin