Yeis ve Jimin, okuldan çıkışta sahilin sessiz olan kısmına gittiler. Yeis, biraz Jimin'e sinirliydi. Sırf Min Ho, onun yanına geldiği için demediğini bırakmamış, defalarca kez "Min Ho'yu geberteceğim" gibi cümleler kullanmıştı.
"Hayır yani, 100 aldıysan onu ne ilgilendirir ki?"
Yine başlamıştı Jimin. Hâlâ sinirli gözüküyordu. Aynı anda ilerleyen adımları, bir süre sonra bozuldu. Bozan kişi ise Yeis'ti. Jimin'e sinirlenmiş, hızlı yürümeye başlamıştı.
"Tamam yah! Bekle beni!"
Jimin de ona ayak uydurmak için, adımlarını hızlandırmıştı. Yeis, onu beklemek için duraksadı ve arkasına döndü.
"Jimin alt tarafı tebrik etti yah! Abartmasan mı artık?"
Jimin dudaklarını büzdü.
"Tamam, bir şey demedim."
"Bir şey demedin? Bu bir şey dememiş halinse, ohoo..."
Yeis tekrardan arkasına dönüp ilerlerken, Jimin arkadan ona sarıldı. Saçlarına öpücük kondururken, aynı zamanda da yürümeye başladılar.
"Ne yapayım? Kıskanıyorum seni..."
Jimin bir ninni edasıyla çıkan sesiyle, Yeis'i fazlasıyla rahatlatıyordu. Yeis, gülümsedi. Karnında olan elleri, sıkıca tutup kafasını Jimin'in kalbine yasladı. Onun da kalbi, fazlasıyla hızlı atıyordu.
"Aptal." Yeis'in gülerek söylediği şeye Jimin, sahte bir sitemle konuştu.
"Neden aptalmışım?"
"Senden başka kimseyi sevemeyeceğimi biliyorsun..."
"Ama elimde değil, o güzel gözlerine kimse bakmasın istiyorum. O naif sesini kimse duymasın istiyorum..."
Yeis, kahkaha attı.
"Jimin o dediklerin bir insan olduğum için, fazla aykırı?"
"Sen insan değilsin ki, meleksin."
Söylediği şey; Yeis'i afallatırken, Jimin kulağına eğilip fısıldadı.
"Benim meleğim..."
Utançtan yanakları kızaran Yeis, yüzünü gizlemek için kafasını eğdi. Jimin'in gülüşü daha da arttı.
"Utangaç meleğim hem de."
"Yah Jimin! Kalbime kastın mı var acaba? Hm?"
Sahte bir sinirle konuşan Yeis'e, Jimin saçlarını öperek karşılık verdi. Daha sonra, ikisi de sustu. Yürüdüler sadece, birbirlerinin sessizliğini dinlediler...
Bir süre sonra sessizliği bozan Yeis oldu.
"Jimin, Biyoloji'ye çalışacağız. Unutma."
"Yah! Ben istemiyorum!"
"37 notla sınıfı geçmeyi mi düşünüyorsun acaba?"
"Hmm, evet?"
"Aynen aynen, geçersin."
Yeis, göz devirince Jimin saçlarını karıştırdı, Yeis'in.
"Sevgilim daha 1 ay var sınava. Çalışırız."
"1 ay mı var? Haftaya hangi sınav o zaman?"
"Kimya?"
"Yaa... Ben onu Biyoloji sanıyordum."
"Şapşal seni." Yeis, ona dil çıkardı. Ama Jimin arkasında olduğu için görmedi.
Demek bir ay var, diye geçirdi içinden Yeis. Ameliyat olmasına 5 gün kalmanın acısıyla, buruk bir tebessüm belirdi yüzünde. Bunu hâlâ sevgilisine söylemediği için de, kendine olan kızgınlığa ile birlikte yürümeye devam etti.
Jimin ise, her şeyden habersiz sevdiği kıza aşkla bakıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐘𝐞𝐢𝐬, 𝐓𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠「 PJM 」
Fanfic💙🐥 k.yeis: Seni seviyorum. k.yeis: Utanınca kızaran yanaklarını, k.yeis: Gülünce kısılan gözlerini, k.yeis: En önemlisi de kalbini... k.yeis: Sırf gülünce gözüken, kırık ön dişini saklamak için yarıda bıraktığın muhteşem gülüşüne bunu yapma. k.yei...