Kız bize dikkatlice bakıp konumaya başladı.
" Siz buradan birine benzemiyorsunuz, nereden geldiğinizi sorabilir miyim?"
Biraz Düşündüm. Ben artık bir yere ait değildim .
Evi'ye baktım, ondan da cevap yoktu.
En son ben konuştum.
"Biz artık bir yere ait değiliz."
"Peki ama bu bir yere ait olamayacağınız anlamına gelmez. Eğer isterseniz her yere ait olabilirsiniz. "
Aslında haklıydı. Ben nereyi istersem oraya ait olabilirim.
"Bu arada adın ne ?" Diye sordu Evi.
"Avel, sizin ?"
" Bu Avina, Larissa ve ben de Evi."
Avel'in resmi
Etrafa biraz sessizlik hakim oldu. Şu an o kadar yorgundum ki. Avel bunu görmüş olacak ki yatakları getirmek için odaya gitti. Dönüp yatağı ve yorganı yere serdiği anda kendimi yatağa attım. Kafamı koyar koymaz uykunun derinliklerinde bir yolculuğa çıktım.
Gözümü açtığım anda garip ışıkların gözüme olan işkencesini hissettim. Garip sarı ışıklar kesik kesik geliyordu. Bizimkilerden hiçbiri şu an burada değildi.
Kıyafetlerimi düzelttim ve onları bulma umuduyla odaları gezmeye başladım. Ne kadar onları bulmak için gelmiş olsam bile odalara ve içerisindeki eşyalara dalmıştım.
En sonunda Avel'in odası olarak tahmin ettiğim odaya girdim. Oda mavinin tüm tonlarıyla bezenmişti.
Duvarlardan birinde çerçeve ile asılmış bir mektup vardı.
Okumak için mektuba daha da yaklaştım.
" Sevgili kızım Avel'e ,
Sana ne kadar söz vermiş olsam bile malesef ki savaşı kaybettik. Seni bir daha görebilir miyim bilmiyorum. Benim tam olarak yaşayamadığım ve her zaman bedenimin tutsak edildiği bu hayatı senin yaşamanı isterim.
Lütfen ama lütfen ne olursa olsun ruhunu özgürleştirmeyi öğren çünkü ruhun özgürleşirse bedenin ne kadar esir olursa olsun özgür olursun.
Her zaman ayna gibi ol. Ne eksik ne fazla göster.
Gökyüzünü sev, her şeyi sevmeyi öğren çünkü seni nefretle büyütmedim.
Seni seviyorum , kendine iyi bak ...
Mela Denry "
Avel 'in annesini tanımak isterdim . Odayı biraz daha gezdikten sonra dış kapıyı açıp evden çıktım. Tahmin ettiğim gibi dışarıdaydılar. Garip çiçekler toplayıp gülüşüyorlardı. Koşarak yanlarına gittim.
"Ooo günaydın, Avina uyanmasaydın keşke ya biz zaten birazdan yatacaktık."
"Aaa öyle mi ? O zaman ben geri gideyim birazdan gelin olur mu Evi?"
Hepimiz kıkırdamaya başladık. Avel'e " Bu garip çiçeklerin adı ne ?"
Avel gülmeye başladı. "Bunları kahvaltıda yiyeceğiz, yani çiçek değiller ."
Utanmıştım, etrafa daha yeni bakabilme şansım olmuştu. Etraf sarının tonlarındaydı. Sarı sever biri olarak bu manzaraya bayılmıştım.
Eve dönmek için yeltenmiştim ki Evi yanıma gelip beni durdurdu kısacık saçlarını karıştırıp çiçek taktığı yeri bana gösterdi.
"Çok yakışmış."
"sağol."
Eve döndükten sonra Avel bizi mutfağa götürdü. Bize bu kadar çabuk alışması beni şaşırtmıştı. Biz masaya oturduktan sonra çiçek dediğim şeyleri soymaya başladı.
İçerisinden hiç de lezzetli görünmeyen pembe turuncu arası bir renkte olan garip bir şey çıktı.
çıkan şeyleri tabaklara doldurup üzerlerine dolaptan çıkardığı kırmızı bir sıvı döküp bize verdi. Merak ve az da olsa tiksintiyle yemekten bir kaşık aldım. Tadı o kadar harikaydı ki.
"Avel, bu harika bir şey."
"Biliyorum o kadar güzel ki kaç yıldır yememe rağmen hala sıkılmadım."
Yemekten sonra üzerimize bir yorgunluk çöktü.
Koltukların üstüne kendimizi attık.
Avel konuşmaya başladı. "Biraz ağırlık veriyor yemekten sonra galiba zehirden dolayı olmalı."
zehir ... sonra gözlerim kapandı ve karanlığın derin sularına doğru çekilmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVİNA VE PARALEL EVREN
Fantasy"Bir yerde güneşin doğabilmesi için başka bir yerde batması gerekir ." 🌻Avina eğitim birliğiyle hem dünyayı daha iyi tanımak hem de derslerini pekiştirmek adına dünyaya iner.Ne yazık ki onu dünyada bir talihsizlik bekler .Avina taşını kaybeder ve t...