6. Kuş

40 13 34
                                    

Merhaba umutlarım.
Biliyorum uzun bir süre bölüm atmadım çünkü hem okunma hem de oy sayısı çok azdı. Hatta geçen bölümde 10 kişi oy verene kadar bölüm atmayacağım demiştim. Uzun süre düşündüm ve pes etmemeye karar verdim. Yazmaya devam ediyorum. Sizden oy istemiyorum. Okusanız yeter benim için. İyi okumalar umutlarım.
................

Yaklaşık 20 dakika sonra filmlerdeki karanlık depolara benzeyen bir depoya geldiğimizde korkum ikiye katlandı. Araba deponun önünde durdu. Yerimde sıkıntıyla kıpırdanıp yanımdaki adama baktım. Uzun saçları vardı ve aslında kız kaçıracak bir tipe benzemiyordu. Günlük hayatta karşılaşsam arkadaş bile olabilirdim belki. Adam arabadan indi ve depoya ilerlemeye başladı. Ben ise arabadan inmemek için direniyordum. Deponun etrafında sandığım gibi takım elbiseli adamlar yoktu. Bu beni birazcık cesaretlendirmiş olacak ki arabadan inip var gücümle koşmaya başladım. Neden bu kadar rahat olduklarını ve peşimden koşmadıklarını hâlâ anlayamasam da bu işime gelirdi. Hangi mafya kaçırdığı kişiyi başı boş bırakırdı ki. Depo şehirden biraz uzaktaydı ve yol topraktı. Araba ile geldiğimiz yoldan koşmaya devam ederken önüme gerilen teller yüzünden durmak zorunda kaldım. Bu teller daha önce burada mıydı diye düşünürken tellerden nasıl geçeceğimi düşünmeye başladım. Teller boyumdan yüksekti ve geçebileceğim bir boşluk yoktu. Çaresizce etrafıma bakmaya devam ederken arkamdan gelen adım sesleriyle hızla arkama döndüm. Uzun saç karşımdaydı ve sanırım bu sefer kaçmam imkansızdı. Korkuyla geriye bir adım attığımda "Ne oldu?" diye sordu. "Kaçamadın mı yoksa?"

Öfkeyle adama bakmaya başladım. Alçak bir de dalga geçiyordu! Sorusuna cevap vermeyip ona doğru birkaç adım attım. Bu cesaret bana nerden geliyordu bilmiyordum ama içimden bir ses buradan kurtulacağımı söylüyordu.

İçindeki ses benim yalnız.
Biliyorum iç ses.

"Beni iyi dinle uzun saç."
Alayla bakmaya başladı. Duruşumu dikleştirip devam ettim.
"Derdin ne bilmiyorum. Kimsin bilmiyorum. Neredeyiz bilmiyorum. Sen kaçırılsan sen de kaçardın bunu ikimiz de biliyoruz. Sakın neden kaçtın diye sormak gibi bir aptallık yapma bu yüzden." Kendimden böyle bir konuşma beklemediğim için gururla gülümsedim. Ben kendimle gurur duyarken adam bıkmış bir şekilde "Sadede gel!" diye tısladı.
"Başıma bir şey gelirse çok kötü olur ona göre."
Kahkaha atarak gülmeye başladığında komik bir şey söylemediğimden emindim. Birkaç saniye güldü ve gözleri gözlerime değdiğinde alaycı gülüşü yerini öfkeye bıraktı.

"Sen kime güveniyorsun ha?" dedi. "Kim kurtarabilir ki seni elimden?"

Issız bir deponun az ilersinde, toprak bir yolun bitişindeydik. Bulunduğumuz yer zaten beni korkutuyordu bir de bu adam şöyle şeyler söylediği zaman daha da korkuyordum. Haklıydı kurtulamazdım. Kim bilir bana neler yapacaktı. Yapabileceği şeyler gözümde canlandığında yüzümü buruşturdum. Kurtulmam imkansız ise tek çare boyun eğmekti.
"Tamam söz kaçmayacağım. Ama bana bir şey yapma." Söylediğim şeye cevaben "Tamam. O zaman sana bir şey yapmayacağım." Demesini beklemiyordum tabiki. Benimki sadece bir umuttan ibaretti. Kaçmayacağımdan emin olduktan sonra yanıma gelip kolumdan sertçe tuttu. Az önce büyük bir umutla kaçtığım deponun önüne tekrar geldik. Dersini almış olacak ki bu sefer beni başı boş bırakmadı. Içeri girdiğimizde bizi uzun bir koridor karşıladı. Beklediğim gibi geniş ve tek oda değildi. Sağımızda ve solumuzda birçok oda vardı. Hepsinin kapıları açıktı ve kullanılmıyordu. Tüm odaları geçtik ve tam karşıdaki kahverengi kapılı odaya girdik. Odada kimse yoktu. Şaşırtıcı olarak oda çok iyi döşenmiş bir yatak odasıydı. Adam nihayet kolumu bırakıp beni içeri bıraktı ve dışarı çıkıp kapıyı kilitledi. Adamın yanımda olmaması beni biraz olsun rahatlatırken odada kapıyı açabileceğim bir tel aramaya başladım. Sonuçta kilitli kapıların uzmanı olarak biliniyordum. Tabi bunu sadece ben, iç ses ve Doğan biliyordu. Sanki bunu bilen başka kişiler de varmış gibi odada en ufak bir tel parçası bile yoktu. Bu beni hafiften şüphelendirmeye başladı ve aklıma direkt Doğan'ın kardeşi olduğunu iddia eden kız geldi. Bu işte onun bir parmağı olabilirdi ve o kızla da takım elbiseli adamların bir ilgisi vardı. Yani en başından beri kaçmaya çalıştığım adamlar beni bulmuştu. Tek kurtuluş yolu Doğan'dı. En azından onda iyilik kırıntıları görmüştüm.

GEÇMİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin