9. Kuş

12 1 0
                                    

Hepinize iyi okumalar. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın umutlarım.
Eksiklerimi görebilmem için sizin yorumlarınıza ihtiyacım var.
Şunu unutmayın
"Okurlar olmasa yazarlar bir hiçtir."
Sizi seviyorum.
..............

Kollarımı Arel ve Doğan'dan ayırıp çift kişilik yatağa oturdum. Arel sandalyenin birine Doğan da yanımda yerini aldığında Arel gülmeye başladı.

"Elin ağırmış be kardeşim." dedi yapmacık bir sinirle.

"Kusura bakma Arel. Ha eğer gerçekten Minikkuş'a zarar verseydin o zaman kusura bakma demezdim. Ona göre yani."

Sessizce onları dinliyordum. Beni böyle sahiplenmeleri hoşuma gitmişti. Arel "Sana biraz kırgınım Doğan." dedi ciddi bir şekilde.
"Evet babam bir şerefsiz olabilir. Ama ben babama çekmedim. Sen bunu hâlâ anlamadın mı?"

"Korktum." dedi Doğan. "Sana güveniyorum evet. Yapmazsın bunu da biliyorum. Ama korktum Arel. Ya babasına çektiyse diye korktum. Sen olsan benim yaptığımı yapmaz mıydın?"

Arel yavaşça kafasını salladı. "Haklısın ben de aynısını yapardım." Gülmeye başladı her zamanki gibi. "Hatta senin kadar sakin kalamazdım. Öteki tarafa gönderirdim."

Bu sefer gülen Doğan'dı.
"Sen mi gönderirdin?" dedi alayla.
"Sen bir karıncaya bile zarar veremezsin."
Arel gülmekle gülmemek arasında kalmış gibiydi.

"Bu... İyi bir şey mi?"
"Bu iyi bir şey. Hem şiddetin her türlüsü kötü kardeşim."

"Dedi az önce yüzümü dağıtan Doğan."

Arel gülünce ben de gülmeye başladım. Doğan bize dalga geçmeyin dermiş gibi bakıyordu. Bu beni daha çok güldürdü. Kahkahalarım sona erdiğinde Doğan'a baktım. Gözlerimiz birbirine değince gözlerimi kaçırdım. Arkadan anlam veremediğim bir kapı sesi geldiğinde
"Gülüşün güzelmiş." dedi Doğan. Kaçırdığım gözlerim tekrar onu bulduğunda gülümsedim.
"Bana bir daha ayna verir misin?" diye sordum. "Gülüşüme bakmak istiyorum."
Gülümsedi. Bir şey söylemek istiyormuş gibi elimi tuttu. Ne yaptığına anlam veremeyip onu izlemeye devam ettim.

"Gülüşünü görmek için aynaya gerek yok Minikkuş." dedi kafasını yana doğru hafif yatırırken. Bu şekilde gerçekten çok tatlı görünüyordu.

"Hissedemediğin şeyler görünmezdir. Ama hissedersen görürsün. Güldüğünü hisset. Gözlerini kapat ve kendi aynanı kendin yarat."

Onu dinleyip gözlerimi kapattım. İçten bir şekilde gülümsemeye çalıştım. Hissetmeye çalıştım ama hissedemedim. Panikle gözlerimi açtım.

"Doğan ben hissedemedim güldüğümü. Bedenim gülüyor belki ama ruhum gözyaşlarını kalbime batırıyor." dedim hüzünle. "Gözlerimi kapattığımda kanayan kalbimi gördüm. Bilinmezliğin içinde bir oraya bir buraya savruluyordu."

Kaşlarını çattı ve düşünmeye başladı.
"Hmm demek kalbini yerinde durduramıyorsun öyle mi?"
Kafamı salladım.
"O zaman ilk başta bu yerinde durmayan yaramaz kalbi durduralım. Sonra da yaralarını saralım. Olur mu Minikkuş?"
"Olur." dedim gülerek. "Olur da nasıl olacak?"

"Bir kalp doktoruna göstermek lazım seni. Baksın bakalım nasıl olacak."

"Yaa Doğan. Dalga geçme. Bende ciddisin sanmıştım."

"Kalbinin yaralarını saracağımı mı sanmıştın?"

Diyecek bir şey bulamadım çünkü haklıydı. Kalbim anlayamadığım bir şekilde çok kırıktı. Kim, ne zaman kırmıştı bilmiyordum. Ama kalbimin acısını hissedebiliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GEÇMİŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin