Merhaba umutlarım. Başı duygusal sonu gizemli bir bölümle karşınızdayım. Şuana kadar yazdığım bölümlerin en güzeli bence. Oy verip yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Sizi çok seviyorum. İyi okumalar.
......................Siz hiç kafanızdaki sorularla kavga ettiniz mi? Peki onlarla konuştunuz mu? Benim bilmediklerini bilen içimdeki bu ses beni korkutuyordu. Kilitli bir kapıyı bana açtıran, bana yardım eden bir ses kafamın içinde dönüp duruyordu. Susması olanaksızdı. Elimde olan bir şey değildi. Sanki içimde başka biri vardı. Ve o kişi bedenimi ele geçirmişcesine benimle oynuyordu. Kimdi bilmiyordum. Kimsin diye sorduğumda "Ben senim." diyordu ve ben bundan hiçbir şey anlamıyordum. Sanki ben gerçek değildim ve sadece o gerçekti. Sanki insanlar bana baktığında onu görüyordu. Ama ben aynaya baktığımda onu göremiyordum. Herkese görünür, bana görünmezdi. Bu beni delirtmeye yetiyordu.
İç sesim beni uyandığım odaya yönlendirdiğinde çocuğa cevap veremeden telaşla oturduğum yerden kalktım. Bunu nasıl akıl edememiştim. Uyandığım oda benimle bağlantıydı. Terasın kapısına doğru koşar adımlarla yürümeye başladığımda kolumu minik bir el kavradı. Arkama dönüp çocuğun gözlerinin içine baktım. Yardım ister gibiydi. Ve beni merak ediyormuş gibi.
"Sen kimsin?"
Küçük çocuk yine bilmediğim sorular soruyordu. Diyecek bir şey bulamayıp çocuğa baktım. Elindeki örtüyü sımsıkı tutuyordu. Örtüye baktığımı fark ettiğinde kolumu bırakıp örtüyü arkasına sakladı.
"Benden korkma küçük adam. O örtü senin için değerli biliyorum. Onu çok iyi sakla. O cadı kadın almasın tamam mı?"
Tatmin olmamış bir şekilde kafasını salladı. Tam arkamı dönüp gidecekken kolumu tekrar tutmasıyla "N'oldu?" diye sordum.
"Sana kimsin dedim."
Küçük bir çocuktan bu kadar sert bir cümle beklemediğim için afalladım. Kim olduğumu öğrenmeden peşimi bırakmayacaktı anlaşılan.
Yere çömelip onun boyuna ulaştığımda meraklı gözleri daha da ışıldadı.
"Bak küçük adam. Madem sert konuşacağız bende konuşayım. Boşver. Kimsem kimim. Hem seni ne ilgilendirir?"Yuh sert dedik de bu kadar da değil yani. Karşımızdaki bir çocuk yalnız.
Kafamın içinde konuşan iç ses yine haklıydı.
Çocuk gülümsedi. Gülümsenecek bir şey söylememiştim ki.
Bu sefer ben merakla çocuğa bakmaya başladım. Merakımı anlamış olacak ki konuştu."Kötü sözleri süzgeçten geçirir beynim. Bana güzel olarak sunar. Bu sayede kimseye alınmam. O yüzden bana istediğini söyle. Senin gibi 2 sert cümleye alınmam ben."
Yine beklemediğim cümleler söylemişti. Kafasını yere eğdi.
"Alışığım sonuçta."
Ah. O kadar güzel bir yüreği vardı ki. Alışığım diyordu. Annem diye önüme konulan kadın bana alıştırdı diyordu. Ben ise bu çocuğu üzüyordum. O bunları hak etmemişti ki.
Söylediklerimden pişman olup eğmiş olduğu başını elimle kaldırdım. Gözleri dolmuştu. Ne desem faydasızdı. Tek çare sarılmaktı. Küçücük bedenini kollarımla sardım tekrar. Kafasını boynuma gömdü. Gözyaşları boynumu ıslatmaya başlamıştı. Ağlamamalıydı. Zaten çok şey yaşamıştı. Bir de benim yüzümden ağlamamalıydı. Kollarımı ondan ayırıp yüzüne baktım. Çenesine doğru yol alan gözyaşları ardında derin izler bırakıyordu. Ellerimle gözyaşlarını sildim."Bak bakalım bana. Özür dilerim küçük adam. Seni üzdüğüm için."
Tekrar gülümsedi. Güzel yürekli çocuk sen hep gülümse diye geçirdim içimden.
"Biliyor musun? Kokun... Aynı annemin kokusu gibiydi."
Acıyla gülümsedim. Her cümlesi kalbime batıyordu. Annem var mı diye geçirdim içimden. Ama şimdi sırası değildi. Öncelik bu küçük adamındı.
Terasa çıkan merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başladığında panikle ayağa kalktım. Çocuğu bırakıp terastaki küçük odaya saklandım."Küçük veleeet!"
Bu cadı kadın olmalıydı.
"Aaa doğru ya sen sağırdın."
Kapıdan çıkıp kadına saldırmamak için kendimi zor tutuyordum. Kafamı kapıdan yavaşça çıkarıp kadına baktım. Saçları boyalı ve sarıydı. Uzun boyluydu. Uzaktan yanlış görmüyorsam çilleri vardı. Bakışları tüyler ürperticiydi. Yani korkulmayacak gibi değildi. Elleriyle saçlarını geriye savurdu. Bu sırada çocuk elindeki örtüyü daha sıkı tutmaya başladı.
"Aaa bakın burada ne varmış? Sevgili anneciğinin pasaklı örtüsü ha."
Bu kadın fazla oluyordu ama. Umarım çocuğa zarar vermezdi.
Çocuğun elindeki örtüyü hızla çekti. Kendimi tutamayıp odadan çıktım. Sonra bunun benim için tehlikeli olacağını fark edip içeri girdim. O sırada odadaki bir şeye ayağımı çarptım. Çıkan sesle kadının bu tarafa bakması bir oldu. Odada saklanmaya devam ederken çocuğun sesi duyuldu."Ver o örtüyü. Yoksa kötü olur."
Bu çocuktaki cesareti aklım almıyordu.
Bana doğru gelen kadın beni boşverip çocuğun yanına geri döndüğünde olanları izlemeye devam ettim."Öyle mi küçük velet. Demek kötü olur. Birazdan kime kötü şeyler olacağını görürsün."
Cadı kadın elindeki örtüyle birlikte terastan çıkıp gitti. Ama geride iki tane harabe bıraktığından habersizdi. Odadan çıkıp çocuğun yanına döndüm. Bu sefer daha şiddetli ağlıyordu. Gözyaşlarını üstünkörü silip kızarmış gözleriyle gözlerime baktı. Bu sefer nefretle bakıyordu.
"Senin yüzünden aldı örtüyü. Ben onu saklamıştım. Sen çıkardın. Şimdi gördün mü yaptığını!"
Susup ağlamaya kaldığı yerden devam ettiğinde zorda olsa terastan çıkıp uyandığım eve inmeye başladım. Kendimi inanılmaz suçlu hissediyordum. Çocuk haklıydı. Benim yüzümden olmuştu. Bana karşı sinirliydi ve beni şikayet edebilirdi. Yakalanmamam gerekti. Peşimdeki adamlar kimdi bilmiyordum. Ama tehlikelilerdi. Evin önüne geldiğimde kapının açık olduğunu gördüm. Aralık kapıdan içeri süzülüp uyandığım odaya girdim. Aynanın yanına gidip çekmeceleri karıştırmaya başladım. Üst üste sıralanmış 4 çekmecenin ilk üçünde kıyafetler, sonuncusunda ilgi çekici bir sandık vardı. Sandığı çekmeceden çıkarıp aynanın önüne koydum. Sandığı açmaya çalıştım ancak kilitliydi. Neyse ki nasıl açacağımı biliyordum. Kapıyı açmak için kullandığım tel tokayı yerden almak için eğildim. Tel tokayı almak üzereyken ağzımın bir elle kapanması bir oldu. Çığlık atmaya çalıştım ama eller buna izin vermiyordu. Uyandığımda peşimde olan adamlar beni tuzağa düşürmüştü. Umutsuzca adamın kollarında çırpınmaya devam ederken cebinden çıkarttığı mendili burnuma koklattı. Ayaklarım yavaş yavaş uyuşmaya başladığında sessizliğini koruyan iç ses güven verircesine "Korkma." dedi. Bilincim hızla kapanırken Korkma diyen kişinin o adam olup olmadığını sorguluyordum. Doğru ya iç sesin sesi bu sese hiç te benzemiyordu. Binadan çıkarılıp bir arabaya bindirildim. Gerisi karanlıktan ibaretti.
................Sizce nereye götürülüyor?
O adam kızın peşindeki adam mı başka biri mi?
Çocuk örtüyü alabilecek mi?
Sorular bu kadar. Cevaplamak size kalmış. Ama bence cevaplayın. Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ
ActionGeçmişime giden yolda karşılaşacağım tehlikeler geleceğimi elimden alacaktı belkide.