GEÇMİŞ

1. Kuş

Merhaba umutlarım. 1. Kuşumuz geldi. Kuşun anlamını daha sonra anlayacaksınız. Oy verip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.
...........................

Siyah ve beyaz hakim olan bu odaya bir kez daha göz gezdirdim. Siyah beyaz perdeler, beyaz dolaplar, siyah komidin ve beyaz çekmeceler eski Türk filmlerini andırıyordu.

Kapalı olan perdeyi açıp dışarı baktım. Geceydi. Yıldızlar bana göz kırparken gözlerim demirlerle çevrilmiş pencereye kaydı. Demirler özensizdi. Sonradan yapılmış olmalıydılar. Perdeyi kapatıp odayı incelemeye devam ettim. Makyaj aynasının yanına gidip yüzümü inceledim. Gözlerimin altı kararmış, saçlarım birbirine girmişti. Yüzümü yıkamak için odadan çıkmaya yeltendiğimde kapı kolunun elimde kalması bir oldu.

Al işte gördün mü yaptığını? Kaldık burada.

İç ses yine çok konuşuyordu. Kapının kolunu geri takmaya çalışırken silah sesine benzeyen bir ses duydum.

Bir dakika silah sesi mi dedim ben?

Evet aptal silah sesi dedin.

Olayın şokunu atlatıp pencereye koştum. Dışarıda takım elbiseli adamlar vardı. Ve bulunduğum binaya giriş yapıyorlardı.

Saklan hemen!

İç sesimin uyarısını dikkate alıp saklanacak yer aramaya başladım. Ama saklanacak yer bulamadım. Kapana kısılmıştım.

Hayır kısılmadın. Kapıyı aç!

İyi de nasıl?

Çekmecedeki tel tokayı kullan hadi!
İç sesim benim bilmediklerimi biliyordu.
Ne oyalanıyorsun çabuk!

Koşarak çekmeceleri karıştırmaya başladım. Tel tokayı bulup kapıya koştum. Hızlı olmam gerekti. Tel tokayı kapı deliğine sokup rastgele çevirdiğimde anlam veremediğim iç ses yine konuştu.

Sağ alt, yukarı, 8, aşağı. Bunları yaparken kapıyı ittirmeyi unutma.

Ne anlamadım.

Tel tokayı sağ alta it. Sonra yukarı çekip 8 çiz. Ardından aşağı indir. Hadi aptal.

Deliriyordum. İçimdeki bir ses bana komut veriyordu ben de yapıyordum. Bu... İnanılmazdı.

Kapı nihayet açıldığında evin içinde çıplak ayaklarımla koşmaya başladım. Çıkış kapısını bulup kendimi merdiven boşluğuna attığımda aşağıdan gelen ayak sesleri yakınlaşmaya başladı. Aşağı inersem yakalanırdım. Merdivenlerden yukarı doğru koşar adımlarla çıktım. Merdiven sona erdiğinde karşıma çıkan kapıyı açıp kendimi teras olduğunu tahmin ettiğim alana attım.
"Ohh be kurtuldum!"

Benim sayemde.

Bu sefer iç sesimle inatlaşmayıp başımla onayladım.
"Evet senin sayende."

Terasın kenarına doğru ilerledim. Aşağı baktığımda takım elbiseli adamların hâlâ gitmediklerini gördüm. Anlaşılan burada biraz vakit geçirecektim. Hava soğuktu. Etrafta ısınabileceğim bir şey ararken terasın az ilersinde küçük bir oda olduğunu gördüm. Bir şeyler bulma umuduyla içeri girdim. Yerde eskimiş ve tozlanmış bir örtü vardı. Gülümsedim. Bu işimi görürdü. Odadan çıkıp terasın ortasına uzandım. Örtüye daha fazla sarılıp ısınmaya çalıştım. Yıldızlar bana göz kırpmaya devam ederken ben çoktan uyumuştum bile.