Çok fazla uzatmadan bölüme geçiyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Sizi seviyorum. İyi okumalar.
...........Dünkü silah seslerine karşılık ufak bir baygınlık geçirmiş, şimdi ise hiç bilmediğim bu evde dinleniyordum. Doğan'dan bir ton azar işittikten sonra koşarak uyandığım odaya girip yorganın altına saklamıştım. Doğan ise arkamdan kapıyı kilitlemişti. Evde deli gibi bağırsam da kimse sesimi duymuyordu. Şehrin göbeğinde sesimi duyacak bir Allah'ın kulu yok muydu? Duvarlar ses geçirmiyordu anlaşılan. En acısı da hâlâ adımı öğrenmemiş olmamdı. Doğan yine evde değildi. Sanırım bir mafya babasıydı ve beni öldürdükten sonra cesedimi gömecek yer arıyordu.
Yine saçmalamaya başladın.
İç ses yine ve yine haklıydı.
"Tamam saçmaydı. Ama ne yapayım. Kaçırıldım ve psikolojim yerinde değil."
"Bence de. Seni doktora götürmek lazım."
Doğan'ın sesi kulaklarıma ulaştığında yorganın altından çıkıp kapıya koştum."Doğan bak lütfen çıkar beni burdan. Açlıktan ölüyorum ya." Doğan'dan ses gelmeyince kapıya daha çok yaklaşıp "Orda mısın?" diye fısıldadım.
"Doğan! Aç lan kapıyı. Açlıktan ölüyorum diyorum. Derdin ne senin? Beni öldürmek mi? Öldür o zaman. Sık kafama o belindeki silahla."
Anahtar çevrilme sesiyle beraber kapı açıldığında korkuyla geriye gitmeye başladım.
"Yani sık dediysem de öyle hemen sıkma. Otur bi' konuşalım."
Kapı yavaşça açılıp Doğan içeri girdiğinde gözlerim elindeki tepsiye kaydı. Kahvaltı mı?
Ayyy çok romantik.
Off iç ses. Sus iki dakika.
"Korkma deli kız. Belimdeki silah sadece kötülere."
Rahatlarcasına bir nefes verip Doğan'ın elindeki tepsiyi kaptığım gibi yere oturup yemeye başladım.
"Bu arada özür dilerim."
Ağzımdaki zeytin çekirdeğini çıkarıp Doğan'a baktım.
"Neden ki?" Diye sorduğumda Doğan yanıma oturup gözlerime bakmaya başladı.
"Sana kahvaltı hazırlamayı unutmuşum."
"Onomlu doğul."
"Ne?"
Ağzımdakileri yutup Doğan'a döndüm.
"Önemli değil dedim. Beni rahat bırak da kahvaltımı yapayım." Doğan kafa sallayıp ayağa kalktığında panikle doğruldum."Dur. Gitme. Zaten korkuyorum. Kilitleme beni. Hem odadaki bütün telleri toplamışsın. Açamıyorum da." Dudağı hafiften yukarı kıvrılıp küçük bir kahkaha attı.
"Zaten açma diye topladım deli kız."
Yatağa oturup beni izlemeye başladı.
"Bana deli deme yoksa fena olur."
"Ne yaparsın deli kız?"Güzel soru. Ne yaparsın?
İç ses sen beni daha tanıyamamışsın.
Tepsideki çay bardağını üstüne boşaltıp "İşte bunu yaparım." diye bağırdım. Refleksle ayağa fırlayıp "Yandım!" diye âdeta kükredi.Gözlerini gözlerime doğrultup ateş saçan gözleriyle beni yakmaya başladı. Bu öyle böyle bir yanmak değildi. Ateşe atılsan ilk başta derin yanardı. Ama o gözleriyle beni yakmaya ta içimden başlamıştı. Korkup bir adım geri gittiğimde bu sefer korkma demedi. Aksine "Bu sefer benden kork." Deyip üstünü bile değiştirmeden beni kapı dışarı etti. Kapıyı suratıma büyük bir hızla çarptı. Başarmıştım. Nihayet kurtulmuştum. Doğan fikrini değiştirmeden buradan olabildiğince uzaklaşmalıydım. Binadan bir an önce çıkmak için koşarak aşağı indim. Demir kapıyı açıp binadan çıktım. Sokakta hızlı ve dikkat çekmemeye çalışarak ilerlerken önüme birkaç adam çıkmasıyla durdum. Başım beladan kurtulmayacak mıydı benim? Ani bir hareketle arkamı dönüp koşmaya başlayacakken önüme birkaç adamın daha çıkmasıyla tekrar durmak zorunda kaldım. Kapana kısılmıştım. Adamların biri kolumdan sıkıca tutup ne zaman geldiğini bile görmediğim arabaya bindirdi. Arkamdan kendisi de bindi ve araba ilerlemeye başladı.
"Nereye götürüyorsunuz beni?" Adamdan ses gelmeyince sesimi biraz daha yükselttim.
"Size diyorum. Kimsiniz ve nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün." Yanımdaki adam saçma sapan bir cevap verdiğinde gözlerim adamın uzun saçlarına takıldı. Aklımdaki planla sinsice gülümseyip adamın saçlarını elime doladım ve tüm gücümle çekmeye başladım. Adam acıdan kıvranırken şoför arabayı durdurup aşağı inince planımın 2. Kısmını gerçekleştirip saçlarını çektiğim adamın belindeki silahı alıp hızla arabadan indim. Uzun saçlı adam arabadan çıkıp bana yaklaşınca silahı adama doğrultup bağırmaya başladım.
"Siz beni ne sandınız? Oturup kurtulmayı bekleyeceğimi falan mı? Tek bir adım daha atarsan öldürürüm seni anladın mı?"
Adam eceline susamış gibi üstüme gelmeye devam edince "Allah'ım sen affet." Diyip silahı ateşledim. Sımsıkı kapatmış olan gözlerimi açıp adama baktım ama dimdik karşımdaydı.
"O silaha mermi koyacağımı sandın öyle mi? Gidiyoruz. Patron bekliyor."
Kolumdan sertçe tutup çekiştirmeye başladı.
"Ah yavaş be hayvan. Acıtıyorsun." Diye çemkirdim ve hiç beklemediğim bir şey oldu. Adam elini gevşetti.
"Ne yani korktun mu?"
"Ne korkacağım. Patron seni sağlam istiyor güzelim." Ufak bir kahkaha atıp "O zaman patrondan korkuyorsun?" diye sordum. Gözlerini devirip beni arabaya bindirdi. Yolculuğumuz kaldığımız yerden devam ederken ben, beni hangi sürprizlerin beklediğini merak ediyordum.
Keşke Doğan bizi tekrar kaçırsa.İç sese kafamı sallayıp "Keşke." diye mırıldandım.
Ateşe atılıp yavaş yavaş öleceğime Doğan'ın beni yakmaya kalbimden başlamasına da razıydım. Çünkü ben nedense kalbimden yanmak istiyordum.
Ve sanırım bunun adı aşktı...
..........
Bölüm nasıldı?Oy verdiniz mi verin lütfen.
Oy sayısı 10'u geçince bölüm atacağım çünkü kimse okumuyormuş gibi hissediyorum. Yorumlarda kendinizi belli edin lütfen.
Oy sınırı koyma taraftarı değilim ancak başka çarem kalmadı. Anlayış gösterin.
Sizi çok ama çok seviyorum.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ
ActionGeçmişime giden yolda karşılaşacağım tehlikeler geleceğimi elimden alacaktı belkide.