Te extrañé mucho

741 72 10
                                    


"G-git burdan." Hyunjin birkaç dakikadır kurduğu tek cümleyi tekrar kurdu Minho'ya.

"Gitmeyeceğim. Hyunjin seni yalnız bırakamam." Hyunjin kafasını iki yana salladı.

"Kimseye zarar vermek istemiyorum. Zaten bir çok can yaktım. Daha fazlasına dayanamam. Sizi kaybetmek istemiyorum. Uzak durun benden." Minho kollarını arkadaşına doladı. Sıkıca sarıldı.

"Sen kimsenin canını isteyerek yakmadın Hyunjin. Her şey düzelecek." Hyunjin, Minho konuştukça beynini daha fazla meşgul eden seslerde çoğalıyordu.

'İnanma ona.'

'Seni kandırmaya çalışıyorlar.'

'Seni bırakacaklar. Gidecekler ve tekrar gelmeyecekler.'

Hyunjin karşısındaki dağınık yatağa boş boş bakıyordu. Beynindeki sesler başını döndürüyor, gözünün seğirmesine yol açıyordu.

Yerde kendi kanıyla süslenmiş bıçağı gördü tekrar. Ona doğru ilerledi. Bıçağı eline aldı ve ofanın diğer köşesine doğru adımladı.

Bıçağı elinde yavaşça döndürüp kanların bıçağın her yerine dağılmasını sağladı.

"Hyunjin bırak onu!" Minho sert çıkmasına engel olamadığı sesiyle konuştu.

"Belkide kendime zarar vermem daha iyidir. Ölüp gitmem başkalarının canını yakmaz değil mi?" Minho başını iki yana salladı.

"Hayır Hyunjin. Senin ölmen canımızı yakar seni sevenlerin canını yakar." Hyunjin histerik bir gülüş attı.

"Beni seven mi var?"  Minho kafasını onaylar şekilde salladı.

"Var tabii ki. Ben varım, Jisung var, Changbin var. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok ki oğlum. Ama birbirimize yeteriz." Hyunjin kafasını iki yana salladı.

"Beni bırakacaksınız. Yine yalnız kalmak istemiyorum. K-korkuyorum. L-lütfen beni bırakmayın l-lütfen. Beni bırakacaksınız. Yalnız kalacağım." Hyunjin gözünde dolan yaşları yavaşça serbest bıraktı.

Aklının karışık olduğu belliydi. Dediği cümleler birbiriyle benzer olmasına rağmen tekrar ediyordu.

"Seni yalnız bırakmayacağız Hyunjin. Asla bırakmayacağız." Hyunjin bıçağa bakmaya yeniden devam etti.

"Şu lanet olası bıçağı bırak artık. Söz veriyorum bırakmayacağım seni." Minho elini saçlarına götürdü ve geriye attı.

Aşırı stres yapmıştı. Hyunjin'in kendini bıçaklayacağı düşüncesi onu bitiriyordu.

"A-ama o hiç-hiçbir zaman benim y-yanımda olmayacak. B-beni kötü b-birisi olarak hatırlayacak. O-ondan ayrı k-kalmak istemiyorum." Minho buna bir cevap bulamamıştı. Hyunjin Haklıydı çünkü.

"NEDEN SUSUYORSUN? O O GELECEK DESENE! ÜZÜLME DE. SENİ SEVİYOR DE. SENİ BIRAKMAYACAK HEP YANINDA OLACAK DESENE. SUSMA. YALVARIRIM SUSMA MINHO DAHA FAZLA DAYANAMIYORUM BUNA. LÜTFEN."

Minho elindeki bıçağı daha da tutmuş hıçkırarak ağlayan bedene bakamamıştı. Kafasını eğmiş ve göz yaşlarını yavaşça düşürmüştü.

"L-lütfen Minho. Lütfen."

Hyunjin iç çekişleri arasında kolunu kaldırmış ve bıçağı kalbinin hizasına getirmişti. Hala mırıldanmaya devam ediyordu.

"Lütfen."

"HYUNJIN BIRAK O BIÇAĞI HEMEN!" Hyunjin duyduğu sesle göz yaşlarıyla dolu olan gözlerini sesin sahibine dikti.

"Jeongin." Fısıltıyla ismini söylediğinde Jeongin'de gözünden bir damla düşürmüştü.

"J-jeongin." Hyunjin elinden kayan bıçağın düşmesine izin vermişti. Sadece hipnoz olmuş bir şekilde Jeongin'e bakıyordu.

"Jeongin gelmişsin." Hızlıca kafasını salladı. Uzun süredir görmediği bedeni bu halde görünce içi acımıştı Jeongin'in. Eskiye dair bütün öfkesi uçup gitmişti sanki.

"Geldim tabii." Hızla Hyunjin'in yanına gitmiş ve sıkıca sarılmıştı ona. Hyunjin'de kollarını ona sıkıca dolamıştı.

Kafasını Jeongin'in boyun girintisine sokmuş ve kokusunu içine derin derin çekmişti. Boynun minik bir öpücükde koymuştu. Ama ağlamaya devam ediyordu.

"Ö-özür dilerim. G-gerçekten çok özür dilerim. S-senin canını y-yaktığım için kendimden nefret ediyorum." Jeongin hafifçe gülümsemişti, hâlâ sarılıyorlardı.

"Çok özledim seni." Jeongin kelimeleri sıraladığında Hyunjin onu daha çok sarmaladı.

"Ben de çok özledim. Gerçekten çok özledim." Jeongin yavaşça kendini ondan ayırdı ve ellerini onun yanaklarına yerleştirdi.

"Seni asla bırakmayacağım. Tamam mı? Seni asla bırakmayacağım." Hyunjin dudakları büzülürken kafasını salladı.

"Seni çok seviyorum." Jeongin duyduğu cümleyle tekrar gülümsedi.

"Bende. Bende seni çok seviyorum."

Onlar tekrar sarılırken arkalarında kalmış minsung ikiliside onlara dolu gözlerle bakıyordu.

"Başardık. Ha." Jisung konuşunca Minho'da kafasını salladı.

"Başardık. Artık bir saniye ayrılıcaklarını düşünmüyorum." Jisung'da onu onaylamıştı. Fakat bir şey aklını kurcalıyordu.

"Ya-"

"Hyunjin'in ilacı Jeongin'di. Ona zarar vereceğini düşünmüyorum. Ama yinede yarın psikoloğa gideceğiz." Minho, Jisung'un sözünü kesip söylemişti.

"Hadi artık yatalım gerçekten uykum var." Jisung yatağına yatarken herkesin duyabileceği şekilde söylemişti.

"Jeongin benimle kalır siz hiç merak etmeyin." Hyunjin, Jeongin'i tutmuş ve kendi odasına doğru götürmüştü.

"Hadi uyuyalım." Jeongin bir şey demedi ve yatağa yatıp birbirlerine sarıldılar tekrar. Herkesin aklında artık tek bir soru vardı.

Eski yavşak Hyunjin geri mi geliyordu?

**********************

Hyunjin'in beynindeki seslerin bir anda gitmesi saçma olur tabii ki. Ama yavaş yavaş gidecek inşallah diyelim.

Hadi görüşürük

shipartyy ♥♥♥

Guilty  /  HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin