6- Umrumda Bile Değilsin!

2K 73 1
                                    

Oylarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin.
Seviliyorsunuz...

Gözleri yine karanlık yeşile dönmüştü. Umursamayıp tekrar yaklaştı dudaklarıma
"Savaş yapma."sesim fısıltı halinde çıkıyordu.
İki eliyle belimi kavrayıp beni yatağa yatırdı. Üstüme çıkıp dudaklarıma yapıştı. Karşılık vermiyordum , veremezdim.Bu çok yanlıştı. Hele ki bu evde!

Alt dudağımı ısırınca istemsiz inledim. Canım gerçekten yanmıştı. Savaş'ı itiyordum ama milim hareket etmiyordu. İten ellerimi başımın üstünde toplayıp tek eliyle sabitledi. Hala öpmeye devam ediyordu. Kendinden geçmiş gibi homurtular çıkardı.

Aniden dışarıda bir çığlık koptu. Savaş aniden gözlerini açıp bana baktı ve dudaklarını dudaklarımdan çekti. Derin bir nefes alıp üstümden kalktı ve kapıyı açtı. Ben de üstüme ceketimi geçirip peşinden çıktım. Hala nefes nefeseydim.

Seda merdivenlerden yuvarlanmış çocuk gibi yerde ağlıyordu. Şimdi anlaşıldı. Kesin kameralardan görüp kudurmuştu.

Herkes bir bir odalarından çıkıp Seda'nın bulunduğu yere geldi.

Savaş"Seda iyi misin?"deyip Seda'yı yerden kaldırdı.

Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.Cidden Seda'ya inanmış mıydı yani? İnanamıyorum sana Savaş!

Seda gözündeki yaşı silip
"Bileğim çok acıyor Savaş. Ben şimdi nasıl yürüyeceğim tek başıma."

"E ben sana yardım ederim Sedacığım." Ceren'i gösterip"Hatta Ceren de yardım eder. Sen hiç dert etme."dedim gülümseyerek.

Ceren"Evet kuzen biz Ahu ile sana yardım ederiz. Gel hadi seni odana götürelim."deyip Savaş'ın elinde olan Seda'nın elini tuttu ve omzuna attı. Ben de hemen yanlarına gittim.

"Canım siz nasıl taşıyacaksınız? Erkek gücü lazım. Bi de beni düşürürsünüz. Sizi hiç çekecek halim yok."

Seda'yı odasına götürüp yatağına bıraktıktan sonra biz de odalarımıza döndük.
Odaya geldiğimde Savaş yatakta uzanmış tavanı seyrediyordu. Bir kolunu başının altına almıştı ve kısa kollu tişörtünden pazularını ortaya çıkarmıştı.
Sakin adımlarla yatağa ilerledim ve üzerimdeki ceketi çıkarıp yatağa girdim. Sırtım ona dönüktü. Ne o konuşuyordu ne de ben sadece nefes alış verişlerini dinliyordum. Gözlerim git gide kapanıyordu.

Savaş'ın beni dürtmesiyle uyandım.
"Kalk hadi! Zaten yeterince uyuduk."
Yavaş yavaş yatakta doğruldum.
Hala çok uykum vardı. Komodine uzanıp telefonumu elime aldım. Saate baktığımda 09.18'di.

"Ya saat daha 9. Bu saatte uyandırılır mı ama yaa?"

"Kaçta uyanmak istersiniz Ahu Hanım? Doğru ya seni öğlen uyandırmalıydım. Bir de yatağa kahvaltını getirirdim tam
olurdu. " sesi alay doluydu ama bu benim umrumda bile değildi.

"Çok güzel olurdu." Deyip zaten yarı kapalı olan gözlerimle tekrar yatağa yattım.

Kafama dökülen soğuk suyla çığlık attım ve yatağın üstünde ayağa kalktım. Ağlayacağım ama yaa! Bu nasıl bir uyandırma şekli!

Kendi üstüme baktıktan sonra direkt Savaş'a baktım. Burnumdan soluyordum. O ise bundan zevk almışçasına gülüyordu.

"Savaaaaaaaaş!" Diyerek sessizce bağırdım.

"İşte böyle uyandırırlar." Deyip gıcık bir sekilde kahkaha attı. Ama bu durum onun hoşuna gittiğinden değil beni sinirlendirmek için atılan bir kahkahaydı. Başardı da!

Komodinin üstünde duran sürahiye gözüm ilişti. Aldığım gibi tüm suyu Savaş'ın üstüne fırlattım. Benden böyle bir şey beklemiyordu. Az bile oldu ona!

Üstüne baktı ve hala yatağın üstünde duran bana bakıp sinirle bir nefes aldı.

"Seni öldüreceğim!"
Ne? Umarım yanlış duymuşumdur. Yatakta geri geri gidiyordum.

Beni kolumdan tutup aşağı çekti ve yatağa düşmemi sağladı.
O da yatağa gelip üstüme çıktı.
"Hayııır!"deyip yatakta debeleniyordum.
Iki kolumu başımın üstünde birleştirdi ve bacaklarımı bacaklarına kenetleyip hareket etmememi sağladı. Milim kımıldayamıyordum.

"Dur lütfen tamam!"

"Sen ne hakla o sürahiyi başımdan aşağı boşaltırsın?" Burnundan soluyordu.

"Bence bu soruyu üstümden kalkarak da sorabilirdin."

"Ben böyle sormayı tercih ediyorum." Deyip biraz daha ağırlığını üstüme verdi. "Ve şimdi soruma hemen cevap ver."
Resmen tüm ağırlığını üstüme vermişti. Burnumuz birbirine değecek kadar yakındı.

"Çünkü ilk sen başlattın. Beni öyle uyandıramazsın."

"İlk normal uyandırdım ama sen tekrar uyudun. Ben de böyle bir çözüm buldum. Anlaşılan gayet etkili bir çözümmüş. Bak cin gibi oldun!"

Bacaklarımı bacaklarına hapsettiği için hareket ettirme ihtiyacı duyuyordum. Ama kımıldayamıyordum. Sadece çırpınıyormuş gibiydim.

"Eğer bir daha beni böyle uyandıracak olursan bir sürahi suyla kurtulamazsın."

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"

"Bilgilendirme diyelim." Bacaklarımı hala oynatıyordum.

"N'apabilirsin ki? Şu an altımda kıvranıyorsun. Yani yapabileceklerin bu kadarla sınırlı. Ha istersen üstümde de kıvran sorun değil."deyip güldü arsızca.

Söyledikleri karşısında şoka uğramıştım.
"Sen kim oluyorsun da bana böyle şeyler söyleyebiliyorsun kendine gel!"
Yüzü ciddi bir hal aldı.
"Kocan! Bence yeterli bir sebep. Eğer sana gerçekten meraklı olsaydım bu evlilik çoktan gerçek olmuştu ama inan umrumda bile değilsin!"deyip üstümden kalktı. Çantadan tişört alıp banyoya girdi. Ben de yatakta doğrulup kendime gelmeye çalıştım. Hemen banyodan çıktı ve odayı terk etti.
Gerçekten umrunda bile değil miydim? Bu kadar bile mi sevmiyordu beni?

TEK TARAFLI EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin