7- Kiraz Ağaçları

1.8K 78 2
                                    

Oylarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin.
Seviliyorsunuz...

Üzerimi değiştirip aşağı kahvaltıya inmiştim. Tabi suratım biraz düşüktü. Çok iştahım olmasa da kahvaltımı yaptım.

Kahvelerimizi yudumlarken çok güzel bir sohbet ortamı oluşmuştu. Ceren halasına takılıp gülüyordu. Ben de onun o hallerine tebessüm etmekle yetiniyordum. Gözüm bi anlık Savaş'a kaydı. Bacak bacak üstüne atmış elindeki kahveyi yudumladığı yerde Seda'yla konuşuyordu. Bi an duraksadım. Aklıma sabah yaşananlar gelince kendi halime güldüm bir kaç saniyeliğine.
Ben ne yapıyordum , beni sevmeyen bir adamla?
Üstelik o beni bir an bile umursamazken.

Bayram baba "Ahu."

"Efendim baba."

"Gel hadi seni halanın meşhur kiraz ağaçlarına götüreyim. Kesinlikle yemelisin. Çok güzeldir."

"Bilmem ki."

Yelda anne"Evet kesinlikle gitmeliyiz. Hadi kalk güzel gelinim gidelim."

Tebessüm edip" Peki."

En azından kısacık tatilimden keyif alayım.

Bayram baba, Savaş, hala ve Seda önde , ben, Yelda anne ve Ceren biraz arkalarında onlardan ayrı yürüyorduk.

Yelda anne bize doğru eğilip" Sırf babanız istedi diye buradayım. Yoksa hiç çekmek istemiyorum halanızı."

Ceren" Ay evet anne. Ben de bıktım bu Seda'dan. Sürekli bi yapmacık hareketler. Az kaldı boğacağım. "

Yelda anne" Kendi ne ki kızı ne olsun!"

Ceren "Ve sürekli abimin peşinde. Halâ!"

"Nasıl yani?"dedim kendini tutamayarak.

Ceren"Şöyle ki.."

Yelda anne "Eski tatsız bi olay kızım boşver."

Bayram baba arkasına dönüp "Işte geldik. Gel Ahu kirazımızın bir bak tadına."

Bayram babamın yanında duran ağaçtan bir tane en kırmızısından koparıp yedim.

"Mm çok güzelmiş Bayram babacım. Çok lezzetli!"

Orada bulunan herkes kirazlardan yemeye başlamıştı. Gerçekten çok güzeldi. Savaş da büyük ağacın yanında ellerini arkada birleştirmiş dikiliyordu. Ne kadar da yakışıklıydı... Bir an kadrajıma Seda girdi. Avucundaki kirazı Savaş'a uzattı. Daha fazla dayanamayıp kendimi orada buldum.

Seda'nın elindeki kirazı aldım.
"Ne kadar da incesin teşekkürler tatlım."

"Ama ben onu Savaş'a getirdim."dedi bir çırpıda.

"Biliyorum. Kendi ellerimle yedirmek istedim." Yüzümden yapmacık gülüşümü eksik etmiyordum. Savaş'a dönüp "Aşkım! Hadi aç ağzını."dedim sanki küçük bir çocuk gibi. Savaş benim ne yaptığımı çözer gibiydi. Tam ağzına götürecekken birden bire elimdeki kirazı yere bırakıp düşmesini sağladım. "Tüh! Yazık oldu güzelim kiraza."
Seda sinirli gözlerle bana bakıp hızla oradan uzaklaştı. Onun gidişini zevkle izledim. Bu yaptığımdan son derece zevk almıştım ve asla pişman değildim.
Asla onun kendi eliyle topladığı kirazı Savaş'a yedirmeyecektim.

O gittikten sonra arkamı döndüm gülümseyerek. Savaş'ın alev çıkaran gözleriyle karşılaşmayı beklemiyordum. Tek kaşımı kaldırıp "Ne?"

"Neydi bu şimdi?"

"Olması gereken şey."

"O benim kuzenim. Ona böyle davranamazsın."

"O senin sadece kuzenin öyle mi?" dedim ima yüklü şekilde kollarımı birbirine dolayarak. "Emin misin?"

"Ne demek istiyorsun? Açık konuş!"

"Ben bir şey demek falan istemiyorum. Sadece soru sordum."

"İyi o zaman ben de cevap vereyim. Benimle ilgili olan şeylere karışma. Yeterli cevabı alabildin mi?"

Bir süre tek kaşım havada ve kollarım bağlı şekilde ona bakmayı sürdürdüm. Sadece gözlerine bakıyordum. Son bir hareketle onu baştan aşağı yavaşça süzdüm. Yerinde huzursuzca kıpırdandı. Alayla tebessüm ettim ve tekrar gözlerine baktım.
"Yeterli."deyip oradan uzaklaştım.
Amacım onun umrumda olmadığını göstermek ve sinir etmekti.

Herkes dağılmış bir şekilde diğer ağaçlarla ilgileniyorlardı. Ben de ilerideki ağaçtan büyük bir yaprak kopardım ve hemen ağacın dibine oturup gölgesinden faydalandım.

Sadece elimdeki yaprakla ilgileniyordum. Acaba hata mı ediyordum? Benim hayatımda Savaş'tan başka kimse olamazdı ki! Bağlanmıştım bir kere ben ona. Beni sevmesi için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyordum.

İri gölgenin üstüme doğru gelmesiyle kafamı yukarı kaldırdım. Savaş tepemde dikilmiş bana bakıyordu.

"N'oldu?"dedim ona bakarak. Yüzüm hâlâ düşüktü.
Elini bana uzatıp "Gel."dedi.

Anlamaz gözlerle ona bakarken
"Ne?"

Ne olduğunu anlamadan eğilip ellerimden tutup beni ayağa kaldırdı.

"Sana haksızlık ettim kusura bakma. Sen aslında orda oyununu oynuyordun. Ama birden güldüğünü görünce sinirlendim. Sana kabalık ettim."deyip tuttuğu elime hafif bir öpücük bıraktı ve ardından kollarının arasına alıp sarıldı. Savaş'ın erkeksi kokusu burnuma dolmuştu. Neden birden böyle bir hareket sergiledi ki?

Ben de ona sarılıyordum.
"Sonunda."deyip birdenbire beni bıraktı.

"Nasıl?"

"Babam senin burda yalnız ve üzgün oturduğunu görünce bana çıkıştı. Seni üzdüğümü düşündü. Ben de rol icabı gönlünü almaya geldim."

Sadece bakıyordum. Rol icabı benimle oynamıştı. Bense gerçekten özür dilediğini düşünmüştüm. Ne kadar da kördüm. Uzun bu sessizliğin ardından " Anladım."dedim ve arkamı dönüp ayrıldım.

Neden böyle oluyordu? Neden? Beni niye umursamıyor? Umursadığı sadece para , ün ve kariyer. Canımı çok yakıyordu. Peki benim canım neden bu kadar çok yanıyordu? Ona duyduğum hayranlıktan öteydi. Onu her şeyden kıskanmam ve paylaşmak istememek metin nesiydi?
Yoksa ben onu seviyor muydum?

TEK TARAFLI EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin