Oylarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin.
Seviliyorsunuz...Hala öpülmenin etkisindeydim. Savaş ise dudaklarımı büyük bir açlıkla sömürüyordu.
Sağ elini belime atıp beni kendine bastırdı.
Şoku üstümden atıp karşılık vermeye başladım.Öpüşmemiz git gide derinleşip tutkulu bir hale geliyordu.
Belimde olan ellerini popoma doğru indirdi ve sertçe okşamaya başladı. Elleri durmuyordu. Beni bacaklarımdan kaldırıp kucağına almasıyla birlikte kollarımı Savaş'ın boynuna doladım. Beni öpmesinden çok zevk alıyordum.Nefes nefese birbirimizden ayrıldık. Göğsüm hızlı hızlı inip kalkıyordu. Gözlerine baktığımda yeşilin en karanlık tonundaydı. Ilk defa öpüşmüştük. Gözlerime sanki bir şeyleri çözmeye çalışır gibi bakıyordu.
Gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes aldı. Ben sadece onun hareketlerini takip ediyordum. Hala burun burunaydık.
"Niye geldin?"
"Söyledim ya."dedim burun buruna olmanın verdiği gerginlikle. Gözlerine bakamıyordum.
"Asıl nedenini sordum. Söylediğine inanmamı düşünmüyorsun herhalde." Şizofren miydi acaba?
"Ben de sana asıl nedenini söyledim zaten." Kendimi çok gergin hissediyordum.
Aşağı doğru kaydığımı anladığımda hafif yukarı doğru kendimi kaldırdım. Omzunda olan ellerimi sıkılaştırınca ağzından ufak bir inleme kaçtı. Bu hareketimin onu bu kadar etkileyeceğini tahmin etmemiştim.
Gözleri kısık bir şekilde bana bakıyordu.Savaş ilk kez bu kadar duygularını belli edip bana yanaşmıştı. Benim heyecanım git gide artarken sadece beni izliyordu. Ne tepki vereceğimi ölçüyor gibiydi.
Kapının tıklatılmasıyla tedirgin oldum. Hemen Savaş'ın kucağından indim. Daha çok atladım desem de yeridir. Savaş 2-3 adım geri atıp tekrar masasının önüne vardı.
Tok sesiyle "Gel." Dedi
Hala kendimde değildim. Sık sık nefes alıyordum. Bu yüzden duvardan destek alıyordum.
Gelen tabii ki sekreter bozuntusu Banu idi. Ilk Savaş'a sonra bana baktı. Suratında ufak bir bozulma ve şaşkınlık vardı fakat zor anlaşılıyordu. Insan sarrafı olduğum için artık insanları ayırt edebiliyordum. Boşuna avukatlık okumadık herhalde. Insanları çözebileyim artık değil mi? Uff Ahu bi sus be kızım! Saçmalama , Olaya odaklan!Banu hala ayakta dikiliyordu.
"Şey...Savaş Bey babanız az önce arayıp öğle yemeğine her zamanki mekana çağırdı..." beni gösterip "...eşinizle beraber."dedi yutkunup."Tamam sen çıkabilirsin."dedi her zamanki otoriter sesiyle. Galiba bir bana değil şirkettekilere de böyleydi. Ama ailesine ve arkadaşlarına karşı böyle değildi anladığım kadarıyla.
Uyuz sekreter çıktıktan sonra birleştirdiği kollarını çözdü ve masadan bir peçete alıp yanıma geldi. Hala bıraktığı şekilde durduğumu farketmemiştim.
İki parmağının arasındaki peçeteyi bana uzattı. Neden uzattığını anlamadığımı belirtircesine kaşlarımı çattım.Derin bir nefes alıp dışarı verdi. Uzattığı peçeteyi avucunun içine alıp yavaşça dudağıma uzattı. Hiçbir şekilde nefes alıp vermiyordum. Sadece gözlerimle peçeteyi takip ediyordum.
Peçete dudağımın kenarına değdiği an gözlerimi istemsiz kapattım. Bu kadar yavaş silmesine anlam veremiyordum. Pembe rujumun nasıl yayıldığını az çok hayal edebiliyordum.
Bir an peçete aniden çekildi ve uzaktaki nefesini daha yakından hissetmeye başladım. Kapalı olan gözlerimi aniden açıp ona baktım. Gerçekten dibimdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK TARAFLI EVLİLİK
Roman pour AdolescentsBacaklarımı bacaklarına hapsettiği için hareket ettirme ihtiyacı duyuyordum. Ama kımıldayamıyordum. Sadece çırpınıyormuş gibiydim. "Eğer bir daha beni böyle uyandıracak olursan bir sürahi suyla kurtulamazsın."dedim sinirle. "Sen beni tehdit mi ediyo...