Shakespeare'in Othello isimli eserinde parasız pulsuz kalan Roderigo der ki; ''Bana bu işte, avlanan bir av köpeği olmak değil, havlayanlara katılan sürüden biri olmak düştü...''
Şimdi tam da bu sırada aklımda neden bu cümlenin yankılandığını merak ediyordum.
Sebebi karşımdaydı.
Parlak yeşil gözlerini bana dikmiş, elinde gevşekçe tuttuğu şarap bardağını çevirirken gülümsüyordu.
Yüzümde zoraki bir gülümseme belirirken melek yanımda huzursuzca kıpırdandı.
Eve geldiğimizde onu ortama hâkim olmuş şekilde bulduğum için sinirlerim hâlâ had safhadaydı fakat bir şey diyemiyordum.
Diyemiyordum çünkü denklem şöyleydi; burası benim evimdi ve benim olan Justus'un oluyordu. Justus da bu adama tapınırcasına bağlı olduğuna göre bu herifin diyeceği şey 'Justus'un evi benim evimdir' olacaktı. Bundan dolayı da benim evim eşittir ona ait oluyordu ki bunu reddedersem tek etkilenen masum Justus olacağı için çenemi kapalı tutmak zorundaydım.Ah Tanrım...
Justus gülümseyerek elindeki bardaklardan birini meleğe uzattığında ondan önce davranarak aldım ve ''Erin içmiyor vampir çocuk.'' derken gözlerimle ayakta sırıtarak dikilen adamı gösterdim. Mimiklerim bir şey belli etmemek için çırpınıyordu. Öfkemden dolayı gözümün altı seğirdi.
Justus kaşlarını kaldırarak ''Öyle mi melek?'' dediğinde sıkıntıyla gözlerimi kapattım.
Erin bir şeyler mırıldanırken bir saat önce adının Valor olduğunu öğrendiğim adam ''Melek mi?'' diye sordu.Ne demiştim ben? 'Bu adamdan hoşlanacağımı hiç sanmıyorum' demiştim değil mi? Evet, evet hiç hoşlanmamıştım. Gerçekten çok ileri görüşlüydüm.
Gözlerimi yavaşça adama çevirdim. Bana kadeh kaldırdıktan sonra bardağı dudaklarına yasladı.
''Evet'' dedim ve Erin'e bir bakış atıp Valor'a geri döndüm ''Şeytan, cadı ve avcılar haricinde bir meleğimiz de var.'' Ayağa kalktım ''Hatta iki''
Justus'un mırıltıları durduğunda meleğin kalbi bunun aksine daha hızlı atmaya başlamıştı.
Valor'un gülüşü yana kaydı ve boştaki elini arkasındaki masaya yasladı ''İki?''
Parmağımla meleği gösterirken ''Birincisi o'' dedim ve elimi ağır hareketlerle kendime çevirdim ''İkincisi de ben.''
Yüzümdeki gülüş hafifçe yana kayarken ona doğru bir adım daha attım. Valor beni baştan aşağı süzüp gözlerini kıstı ''Justus'un bahsettiği kadar varmışsın Symeon,'' başını yana eğdi ''Cidden dikkat çekicisin.''
Kafamı Justus'a çevirip ''Benden bu kadar iyi söz ettiğin için teşekkürler Justus fakat,'' derken Valor'a döndüm ''Umarım ters tarafımdan ve dengesiz kişiliğimden de bahsetmişsindir.''
Karşımdaki adam başını eğdi ve kıkırdadı ''Tabii tabii her şeyden,'' gözlerini kaldırıp bana baktı ve tekrarladı ''Her şeyden haberim var.'' Çenesini dikeltip gülümsemeyi sürdürdü ''Merak etme.''
Gözlerimi kıstım ve tebessüm ettim. Bakışları tuhaftı. Belki de yüzyılların vermiş olduğu bir kişilik sarraflığından ötürüydü bilmiyordum ama bu adamda yoğun bir sinsilik seziyordum.
Valor'un gözleri sakince cadıya kaydı ''Ee bayan siz neden buradasınız?''
Solana sakince içkisini yudumladıktan sonra gülümsedi ''Her şeyden haberiniz olması demek benim nedenimi de bildiğiniz anlamına geliyor sanıyordum bayım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN YAZITI (+18)
ParanormalOnun ölüm kokan bedenine bakarak iç çektim. Kırmızılar içindeki vücudu artık hayatta olmamasına rağmen hâlâ şok dalgalarıyla sarsılıyordu. Yanına eğildim ve kafasını kendime doğru çevirdim. Gözlerindeki tüm hayat enerjisi akan kana karışıp gitmişti...