Satır On İki "RUH ÇÜRÜĞÜ"

92 26 84
                                    

"Hadi ama melek" diye yakındım "Bunu yapabilirsin"

Bana baygınca bakıp "Hayır" dediğinde kaşlarımı çatıp "Yap şunu" dedim. Kafasını hızla sağa sola salladığında ellerimi kafama koyup "Ahh!" Diye bağırdım. Aklıma gelen şeyle aniden durduğumda melek beni izlemeye devam ediyordu. Yüzü buruşuktu. Ona bakarak sırıttım.

Gözlerini kısıp kaşlarını büktü "Aklından ne geçiyorsa yapma"

Arabanın kapısını açıp ona baktım ve "Çok geç. Yapacağım" diye fısıldadım. Elimle ileriyi göstererek "Şu adamı görüyor musun melek?" Derken bastonuna dayanmış yavaşça yürüyen dedeyi işaret ediyordum.

Erin kaşlarını çattı "Rahat bırak adamı zaten ömrü az kalmış"

Omuz silktim ve arabadan çıkarken güler gibi konuştum "İyi ya işte ızdırabına son vermiş olurum"

Ben hızla dedeye doğru giderken Erin arkamdan ismimi bağrıyordu. Amcanın yanında durup elimi omzuna koyduğumda korkuyla bana dönüp buruşmuş dudaklarını yaladı. Kafası titriyordu.

Başını kaldırıp yüzüme bakarken "Bir şey mi oldu evladım?" Diye sorduğunda gözlerimi meleğe dikip zihnimden onunla konuştum "Ya yapılanları unutturursun ya da dedenin aciz yaşamına son veririm Erin" güldüm "Senin seçimin"

Dedeye bakarak "Size bir şey soracağım" dediğimde adam kafasını salladı "Öğlen yemeği yediniz mi efendim?"

Erin arabadan çıktığını kapıyı çarparak belli ettiğinde dede bana "Yedim yavrum" dedi. Gülümserken kaşlarım her an gelebilecek olan kahkahanın hüznüyle büküldü "Ama ben yemedim"

Amcanın konuşmasına fırsat vermeden kafasını yana yatırıp dişlerimi boynuna geçirdim. Erin çığlık atarak yanıma koşarken ona bakıp ağzıma dolan kanla kıkırdadım. Kan kıkırtımla ağzımın kenalarından taşarken, moruğun bayat tadı kıyafetine akmıştı. Dede inledi. Erin yanıma gelmiş ellerini nereye koyacağını bilemez halde sallıyor ve "Kes şunu! Bırak adamı!" diye bağırıyodu.

Ağzım doluydu malum, zihnimden ona yanıt verdim "Dediğim gibi melek. Seçim senin"

"Tamam!" Dedi dişlerini sıkarak "Allah kahretsin yapacağım tamam"

Aniden dişlerimi çektiğimde amca yığılırken melek tekrar bir çığlık attı. Ağzımı aşıp çenemden aşağı akan kan beyaz gömleğime bulaştığında avucumla ve elimin üstüyle ağzımı silmeye başladım. Melek ne kadar da telaşlıydı
Amcayı almış kaldırıma oturturken "İyi misiniz? Bayım kendinize gelin" deyip duruyordu.

"Dur" dedim meleğin omzuna dokunurken. Yüzümdeki kan iyice etrafa dağılmıştı "Ben hallederim şimdi"

Erin bana ters bir bakış attığında dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim ve sustum. Cidden zorunda kalmadıkça yaşlılar yenmemeliydi. Karttı bu bildiğin. Bayattı.

Amcaya doğru eğildiğimde hızlı nefes alışverişlerinin arasından bana korkuyla bakıp kısık sesle bağırdı.

"Sorun yok dede" dedim "Tadın çok kötü zaten bir daha seni ısırmam" Erin'e bakış atıp devam ettim "Ama çok ölmek istersen boynunu kırabilirim" Boğazımdan yükselen kıkırtı ağzıma ulaştığında dede yine aynı tonda bağırarak geri gitmeye çalıştı.

Erin "Lütfen sakin olun" derken "Ne o melek" dedim "Yapmaktan vaz mı geçtin?"

Kaşları bükülmüştü "Hayır" diye fısıldadı ve dedeye dönüp omzuna elini koydu. Dikelip neler olacağını izlemeye başlarken, anında oksitlenip tenimde kuruyan kanı tırtıklıyordum. Erin "Lütfen" dedi ve ses tonunu değiştirerek sisli bir hale getirdi "Bana bakmaya devam edin bayım" Amca gözlerini ondan çekemezken melek konuşmaya devam ediyordu "Yolda yürürken düştünüz ve başınızı vurdunuz. Kıyafetinize akan kan buradan geliyor. Değil mi?" Amca kafasını salladığında yüzüme bir sırıtma yerleşti. Erin hafifçe gülümseyerek devam etti "Daha sonra iki genç gelip sizi kaldırdı ve yardımcı oldu. Tamam mı?" Dede başıyla tekrar onayladı "Bundan sonraki hayatınızı huzurlu ve mutlu geçirecek ve aynı şekilde öleceksiniz. Buna inanıyor musunuz?"

KAN YAZITI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin