Satır On "BULANIK BERRAKLIK"

115 29 277
                                    

"Justus" diye mırıldandım. Ellerini kafasına dayamış öylece duruyordu. Dudaklarımı büzüştürüp tam adını tekrarlayacaktım ki bana bakınca sustum.

Gözlerini kıstı "Yani bizim melek mekân değiştirebiliyor ve anılara da ulaşabiliyor öyle mi?"

Kapının girişinde beliren Erin konuşmaya karıştı "Anılara erişmek kolay ama mekân değiştirmek bana büyük güç kaybettiriyor" içeri doğru yürürken ıslak saçını havluyla kuruluyordu. Justus'a ters ters baktı "Zaten bu yüzden beni yakalamadın mı?"

Vampir gözlerini devirdi "Aynen. Dedim ki kendi kendime, ne müthiş bir yetenekmiş hemen onu hapsetmeliyim." Yan yan meleğe baktı "Ne bileyim lan ben senin böyle özelliklerin olduğunu. Yaralıydın, getirdim seni eve"

Erin kendini tekli koltuğa atıp huysuzca surat astığında Justus hâlâ söyleniyordu. Arkama yaslanıp kafamı koltuğun başlığına dayadım. Beynimin içinde yoğun bir ağrı vardı. Sanki kafamı iki yönden presle sıkıştırıyor gibiydiler.

Gözlerimi tavandan çekip beni inceleyen Justus'a baktım. Bakışlarını kaçırmadı. Lensi çıkarttığımdan beri bana böyle bakıyordu fakat bir şey dememişti.

Justus sorgulamazdı.

Belki de en güzel yanı buydu. Onu hayatımda tutan en büyük neden; beni olduğum gibi kabul etmesiydi.

Hızlıca ona öpücük atınca yüzünü buruşturup diğer tarafa çevirdi. Genişçe sırıttım ve gözlerimi kapattım.

Tek huzur bulduğum fakat aynı zamanda huzurdan korktuğum karanlığa daldım. Daha doğrusu dalmak istedim. Gücün acizliği içinde yaşıyordum. Çelişiyor ama belli etmiyordum. Edemezdim. Yaşamak için buna ihtiyacım vardı. Ağlayıp sızlanamazdım. Buğulu görüşlerim bile savaş veriyordu. Yılamazdım.

İç çektim.

Balera sandığımdan daha geç iyileşiyordu. Justus'un bunda parmağı olduğuna emindim ama bana söylemediği için sormamıştım. Yaraları artmıştı. Kaç gündür kendini iyileştirebileceği bir şey de yemediği için güçten düşmüştü.

Ona sormamız gerekenler vardı. Daha ölemezdi. Her ne kadar canını aldığımda ömrüme yıllar eklenecek olsa da şu an ölemezdi.

Sıkıntıyla nefes aldığımda Erin konuştu "Peki şimdi ne olacak?"

"Aslında" diye fısıldadığımda bana baktıklarını auralarından görüyordum "Balera'nın anılarına erişmen harika olurdu" gözlerimi açıp Erin'in yüzüne baktım "Şuan oldukça güçsüz. Bence senin için zor olmayacak melek"

Erin gözlerini kıstı ve yüzüme bakmaya başladı. Neyi düşünüyordu? Ölmezdi ya.

Ortam gittikçe sessizleşirken odada sadece nefes alışverişlerin gürültüsü duyuluyordu. Belli bir süre sonra sadece kafasını sallayarak mırıldandı "Denemekten zarar gelmez"

Justus yutkundu. Dirseklerini dizlerine dayamış ve ellerini birleştirip çenesini üstüne koymuştu. "Bizi de anılara götürebilir misin?" Diye sorduğunda Erin "Bilmiyorum" dedi.

Justus kafasını sallayarak onayladığında melek aceleyle ayağa kalktı ve "Şeytana güvenmiyorum." diye söylendi. Bu, bir tür "yanımda gelin" demekle eşdeğerdi. Bir an önce olsun bitsin istiyordu. E haklıydı.

Justus'la birbirimize baktık ve aynı anda kalkıp Erin'in ardından odadan çıktık.

Melek ürkekti.

Hemen endişeleniyor ve kendini güvene almadan hareket etmiyordu. Bodruma doğru giderken ellerimi kafamın arkasına koydum. Ağzımda bir ıslık dolanmaya başladığında Justus'un elinin tersiyle karnıma vuruşu sesimin kesilmesine neden oldu. Kırmızı gözlerini bana dikip sert bir halde baktığında ona 'ne var' anlamında başımı salladım.

KAN YAZITI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin