Satır On Altı "KATİL ŞÖVALYE"

86 11 167
                                    

''Ne var biliyor musun ihtiyar?'' kıkırdadım ''Seni öldürmek benim acılarımı dindirmeyecek ama büyük bir zevk verecek.''

Valor sırıttı ve zar zor oksijene ulaşan sesiyle ''Ne kadar da bana benziyorsun evlat.'' diye mırıldandı.

Sinirle dişlerimi sıkarken diğer elimi de atıp boğazına iyice sarıldım.

''E-en'' dediğinde içimi kavuran öfke biraz daha arttı ''İyi s-sen bilirsin S-Symeon,'' ağzından derin bir nefes almaya çalıştı ''Ö-öfkenin bizi b-beslediğini.''

Fısıltıyla ''Neyle beslendiğin,'' dedim ve bağırarak devam ettim ''Umurumda değil!'' Kanatlarım yukarı doğru iyice açıldı ve elektriksel enerji tüm vücudumu kapladı. Enerjiden gelen çıtırtılar kulaklarıma küçük nameler atıyordu. Boğazımı yırtarcasına ''Öl!'' diye haykırdığımda Valor gözlerini kapattı.

Neydi bu? Eceline karşı gelmeyişi mi yoksa tüm zamanların bekleyişinin sona erişi mi?

Tüm gücümle bağırmaya devam ederken yaşadıklarım zihnime doluyordu. Tüm acılar, kederler, yalnızlıklar ve niceleri gözümün önüne gelip karşımdaki adama suçlama olarak geçiyordu.

Canımın yangısıyla onu kül edecektim.

Yoksa...

Yoksa yaşayamazdım.

Arkamdan ''Symeon!'' diye bir bağırış geldiğinde durmadım. Gözlerimden akan kanlı yaşlar yoğun kinime karışıyordu. Suçsuzluğumun ıstırabı beni ele geçirmiş gibiydi.

Justus bir kere daha ''Symeon!'' diye bağırırken ondan en değerli şeyini alacağım için özür dilemek istedim. Yapmadım, yoksa yapamadım mı? Zaten kine gömülmüş ruhumu nasıl kurtaracaktım ki esaretten?

Ah...

Ben kendimi gömmekten başka bir şey yapmıyor muydum yoksa?

Hızlı ve tok ayak sesleri gittikçe bana yaklaşıyordu. ''Bırak onu!'' dedi. Kulaklarım uğuldadı.

En değerlimi; beni, benden almışlardı da o zaman kimse neden ruhumu savunmamıştı?

Valor'un boynundaki elimi esnetirken omzumun üstünden bana öfkeyle dikilen kırmızılara baktım. Hafif bir gülümseme yüzüme peydah olurken dudaklarımdan bir fısıltı çıktı ''Al senin olsun tüm acılarımın babası Justus.''

Justus'un şaşkınlıkla açılan gözlerinden kendimi çekerek kafamı önüme çevirdim ve bana baygınca bakan adamın suratını görüşüme aldım. Ah... ne kederli bir histi bu böyle...

Başarısızlık.

Başımı sola yatırırken ''Özgürsün Valor.'' dedim ''Sana, seni sevenleri sevdiğim için dokunmayacağım.'' Gözlerimi kıstığımda iki damla daha suratıma aktı ''Öleceksin. Hem de benim ellerimde ama'' kafamı salladım ''Bugün değil.''

Sol elim cansız bir nesne misali bedenimin yanına düşerken onun bana cevap vermesini beklemeden sağ kolumu yana savurdum. Savuruşumla Valor'un bedeni büyük bir gürültüyle çatının duvarına çarptı ve yığıldı.

Justus kokuyla harmanlanmış endişesini de alarak anında onun yanına gittiğinde kıkırdadım. Kıkırtılarım omuzlarımı sarsacak kadar acıklıydı. Titreyen elimle yüzümü kapattım ve derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalıştım.

Olmuyordu.

Kabullenemiyordum.

Bana en değerlimi bahşedenin bu adam olmasını kendime yediremiyordum. En büyük günahı işleyerek bedellerini bana ödeten o hainin, Justus'u benim için yarattığına inanamıyordum.

KAN YAZITI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin