Küpemin tekini bulduktan sonra hazırlığımı bitirdim. O sırada telefonum titredi.
'Ömür boyu mutluluklar gelin hanım, Aa her iddiasına varım, damat Bey'e bu videoyu izletmedin hala? Eğer düğünündeki o tatlı slayt gösterinizin arasına sevişme videomuzun girmesini istemiyorsan bir saate kadar Sabiha Gökçen'de olursun.'
Ne sevişmesi ya!! Ya ne videosu!
3.Bölüm KARŞILIKLI İHANET
Evet tam da böyle bir mesaj gelmişti o gün telefonuma. Önce benim ilerizekalı arkadaşlarımdan biri bana düğün şakası yapıyor sanırım dedim. Ardından bir mesaj daha geldi. Video!
İzledim, gerçektende hayatımda hiç görmediğim bir adamla sevişme videomdu. Masanın üzerindeki her şeyi duvarlara fırlattım. Sinir krizleri geçirdim. Mantıklı düşünmek için sadece on dakikam vardı. En iyisinin Kerem'in değilde benim acı çekmem olduğuna karar verdim. Eğer bilmezden gelseydim ki zaten bilmiyordum, o video düğünün ortasında açıldığında Kerem yerle bir olucaktı, belki de gelip suratıma tükürecekti, belki suratıma önce nefret dolu bir tokat ardından da lanet içerikli sözler yiyecektim. Ama en önemlisi Kerem bütün hayatı boyunca bunu asla unutamayacaktı. Yolda her karşılaştığmızda belki yanıma gelip bana küfredicekti belki de görmezden gelip yanımdan geçip gidecekti ki bu benim daha çok canımı yakardı. Düşünsenize, sizden nefret edecek, yüzünüze bile bakmayacak. En önemlisi hayatı boyunca bir kez olsun gülmeyecek. Neden? Sizin yüzünüzden. Yani benim yüzümden.
O yüzden düşündüm, düşündüm ve Kerem'in bu video'yu izleyip nefret etmesindense benden, düğüne 10 dakika kala onu terkettiğim için nefret edicekti. 2.si daha mantıklı geldi. Telefonumu elime aldım ve mesaj yazdım.
"Tamam."
Ağlaya ağlaya bağıra çağıra da olsa. O havaalanına gidip, İzmir uçağına bindim.
Korna sesiyle kendime geldim bir anda yine geçmişe dalmıştım ve az kalsın bir arabaya giriyordum ne güzel olurdu ama 2 günde 2 kaza!
En yakın otoparka arabamı bırakıp cafeme gittim. Az da olsa kalabalık vardı. Şirin mi şirin bir cafe tasarlamıştım kafamda. Tam da istediğim gibi olmuştu. Genelde sıcak ve özellikle turuncu renklerle dekor edilmişti. Adı da Turuncu cafe olmuştu.- Temsili Kerem, anlayacağınız.
İlerledim ve Aslı'yı gördüm.
Aslı: Canıım!
Dedi içten gülümsemesiyle. Aslı benim en yakın arkadaşım, İzmir'e geldikten sonra tanıştım onunla, ve bütün hikayeyi de biliyor, not: Kendisi çok iyi sır tutuyor. Ve aynı zamanda cafenin ortağı.
Zeynep: Aslıı! Çok heyecanlıyım.
Dedim. Sımsıkı sarıldık. Ve ardından kurdelemizi kestik.
Kerem//
Ben mankenlere kostüm seçerken, Can'da fotoğraflarını çekiyordu. Üniversite de işletme ve moda tasarımcılığını aynı anda okumuştum. Can da işletme ve fotoğraf-grafik alanını.
Ben kıyafet seçip(bazen tasarlayıp) mankenlere yardımcı oluyordum. Can'da fotoğraflarını çekiyordu. Okey, çok büyük bir ajans değiliz. Pek başrol oyuncumuz yok, genelde manken ve figüranlarla çalışıyoruz ama zaten İzmir'de oyuncu piyasası da pek yok.
Mola verip, birlikte alt kattaki cafeye indik.
Can: Kerem, bugün bizim sekreterin doğum günü, küçük bir kutlama yapalım diyoruz.
Kerem: Vay be Eylül hanım yaşlanıyor demek.
Can: Valla öyle deme çok kızıyor söylemiş oluyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ ÖLÜR YARIN ASLA!
FanfictionBeni kollarının arasına çekti, sarıldi ve ardından koklayarak saçlarımı öptü "Yaa saçlarımı bozacaksın!" dedim gülümseyerek."Hiç öyle denir mi kocaya?" dedi. Sesinde acayip bir mutluluk vardı. Harika bir heyecan, garip bir telaş.. "Sen benim kocam d...