ZEYNEP-
Kıyafetlerimi giyip saçlarımı topladım, evet ağlamaktan gözlerim pörtlemiş ve kızarmış olabilir. Hatta sabaha kadar pişmanlıktan uyuyamamış bile olabilirim, he bir de Kerem'i köpek gibi özlemiş..
Gözlerimi nasıl halledebilirim diye düşünürken, gözüme çarpan kapatıcıyı avucuma boca ettim, yüzüme gözüme buladım. Salona indim, kahvaltı hazırdı. Ersen'le göz göze geldik.
Ersen: Günaydın sevgilim.
Masadan bir elma aldım ve cevap vermeden kapıya yöneldim.
Ersen: Hadi ama.. Artık beni sevdiğini biliyorum.
Zeynep: Manyak mısın be sen? Nereni seveceğim senin? Ruh hastası!
Ersen: Ama.. ama dün öyle-
Zeynep: Bak beyni bloke edilmiş insanoğlu, sen beni sevdiğim adamın yanından aldın getirdin buraya. Seni sevmeyeceğim tamam mı? Asla sevmeyeceğim.
Masadan kalkıp yanıma geldi. Beni bileklerimden tutup duvara yasladı, o an ondan bilmem milyon kaçıncı kez nefret ettim.
Ersen: Öyle bir seveceksin ki!
Zeynep: Bırak be! Bileğimi acıtıyorsun! Bırak!
Dedim yüzüne haykırarak. Bileğimi bıraktı ve arkasını dönüp masaya doğru ilerledi.
Ersen: Beni sevmek zorundasın..
Zeynep: Defol git alah aşkına ya.
Dedim alaycı bir şekilde gülümseyerek, Ersen'in en nefret ettiği şeydir onu ti'ye almam, acayip uyuz olur bu hareketime. Kendisi çok soylu, çok zengin biri olduğu için onu takmamanız, onu orangutan götüne bile döndürebilir.
Ersen: Bana bak, tek bir seçeneğin var. Ya beni seveceksin ya da seveceksin!!
Zeynep: Bana maval okuma sabah sabah, ben gidiyorum. Sana iğrenç kişiliğinle iyi kahvaltılar canım.
Deyip salondan çıktım, ve benim rutin günüm böyle iğrenç duygularla bir kez daha başlamış oldu. 5 yıldır aynı tırı vırı.
Heyecandan ölmek üzereydim, düğünüme bir hafta vardı. Melis ve Yağmur tutturdu mu 'Zeynep nolursun bekarlığa veda partisi yapalım. Kerem'ler yaptı bizim neyimiz eksik' Diye. Allah aşkına neyimiz eksik olacak ç*k*müz işte. Kızlar bekarlığa veda partisini erkekler yaparlar dedim, hem biz ne yapacağızlar, ben zaten içince sapıtıyorumlar neler neler söyledim, dinletemedim bizim kızları. Yağmur, Melis, ben bir de üniversitedeki sınıfımızdan 15-20 arkadaş giyindik süsledik, taktık takıştırdık, Bülent Ersoy'un hallowen imajına nerdeyse yetişecektik. 398 telefon görüşmesi,16 yüz yüze görüşme ve 1345 mesaj sonucunda Kerem'i de ikna ettim. Bir VIP araç kiraladık, baya büyük. Doluştuk içine hiç üşenmedik İstanbul'dan 9.5 saatte taa Nihal'lerin Çeşme'daki yazlığına geldik. Akşam oldu, o kadar yol gelmişiz. Ayaklarım beni bırak sen git diye bağırıyor. Çıktık dışarıya, o gece klubü senin bu bar benim geziyoruz. Tabi 5 dakika da bir Kerem arıyor.
'Seni çok özledim Zeynep, Gideli kaç saat oldu. Uçakla dönün olur mu? Arabayla çok uzun sürüyor. Ben seni çok özledim ama'
'Bebeğiim ben de seni çok özledim, keşke yanımda olsan. Dedim kızlara gelmeyelim diye. Sensiz olunca olmuyor. Ne var yani damatta gelse bizimle dedim kafama vurdular'.
Benzeri milyonlarca telefon konuşması. Derken son görüşmemizde telefonumun şarjının biteceğini söylemiştim. Ve de iki dakika sonra klik klik!
1 bardak 5 bardak derken en son 3 Yağmur 5 Nihal gördüm. Başladık mı bütün kızlar kusmaya; 'Canım bir şu bardağı tutarmısöğğğğğğğ' diye. Ama kustukça içmeye devam ettik. Deli gibi dans ettik bütün gece. Dans ettikçe içtik içtikçe kustuk. En son her yer kusmuk oldu diye bir mekandan daha atıldık. Başka birine girdik.İki dakika dans edip 3'üncü dakikada tuvalete koşuyor. 10 dakikada kusuyorduk. Sonra sabah bir uyandım Nihaller'in yazlıkta en üst kattaki odalardan birindeyim, sersem sersem bakıyorum etrafa ben neredeyim diye, başım çatlıyor. Yüzümü gözümü yıkadım, duş aldım, alt kata indim. Burda durumlar vahim tabi. Herkesin üstü başı, saçı kusmuk. Melis'in ağzında topuklu ayakkabısının teki, Ezgi'in elbisesi yırtık, Nihal desen garibim uyucak yer kalmamış salonda, mutfak tezgahının üstünde uyumuş, Yağmur, Nihal'in kedisinin yatağında bla bla bla.. Bu arada ortalarda kedisi yok kızın, acaba hangi gattar kediciğin üzerinde uyuyup bağırsaklarını çıkardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ ÖLÜR YARIN ASLA!
FanfictionBeni kollarının arasına çekti, sarıldi ve ardından koklayarak saçlarımı öptü "Yaa saçlarımı bozacaksın!" dedim gülümseyerek."Hiç öyle denir mi kocaya?" dedi. Sesinde acayip bir mutluluk vardı. Harika bir heyecan, garip bir telaş.. "Sen benim kocam d...