ZEYNEP-
Arabama bindim siteden çıktım, telefonuma haritayı girip adresi takip etmeye başladım.
Elimde bir kaç kelime. Biri giderken diğeri gitme. Dağıldım, yoruldum belki kırıldım. Yine de sen bunu bilme. Bu gece sessizce odamdan denize uzandım, dalgalar koşarken kıyaya sönerken,ben oradaydım. Aşk toprağında ne ekersen onu biçersin. Her gece odamda kavuştuğum hayal sensin. Dinmiyor bu yaşlar zaman geçse de, dostlar gelse de, hepsi dökülsede. Peşimde bir ümit yoluma serilen, eninde sonunda dönerse en başa hesaplar. Hayaller çağırırır yeniden gidersin yorulsan da.Aşk toprağında ne ekersen onu biçersin. Her gece odamda kavuştuğum hayal sensin. Dinmiyor bu yaşlar zaman geçse de, dostlar gelse de, hepsi dökülsede..- Şarkıyı mırıldanırken parmaklarımla direksiyonda ritim tutuyordum. Ama nasıl heyecanlıyım allah belamı vermiş resmen. İki de bir de dikiz aynasından kendime bakıyorum. Aklımda hala onu mu giyseydim, öbürünü mü sorusu. Bir yanım tamam Zeynep sakin ol diyor, diğer yanım atlıyor hemen ,sakin olma Zeynep bence sakin olma çığlık bile atabilirsin, serbest. Bir siteye girip, sonunda Aslı'nın verdiği adresteki evin önünde durdum, karşımda kocaman bir triplex vardı. Cesaretle arabamdan inip eve doğru ilerledim. Tam zile parmağımı uzatıyordum ki kapı açıldı.
Can: Kerem'in geleceğinden haberi yok. Hadi Zeynep iyi şanslar.
Diyerek geçti yanımdan, arkasından bağırdım.
Zeynep: Sağoll!
Tam arabasına binecekti ki sanırım bir şey hatırladı, bana döndü.
Can: He bu arada, Kerem'in odası 2. katta sol taraftaki ilk oda.
Zeynep: Tekrar sağol.
Deyip gülümsedim, arabasına bindi ve uzaklaştı.
Daha fazla kapının önünde dikilmenin anlamsız olduğuna karar verip içeriye girdim. Heyecandan avuç içlerim terlemişti. Koridordan geçtikten sonra yavaşça merdivenlerden çıktım. Çok zevkli döşenmişti ev. Kesin Kerem'in işiydi. Böyle şeylerde benden daha zevkli olduğu kesindi. Merdivenleri çıktıktan sonra sola döndüm ve ikinci odanın önünde durdum. Üzerimi başımı düzeltip, rujumu tazeledim. Biraz daha burda durursam kesin ses çıkartıp yakalanacaktım. Kapıyı tıklatmadan daldım içeriye. Çalışma masasında arkası dönük bir şeyler yapıyordu.
Kerem: Can ben sana defol demedim mi az önce? Yemeyeceğim yemek falan, git ya.
Elimle gülmemek için ağzımı kapattım ama sonuç başarısızdı, küçük bir kıkırdama kaçmıştı ağzımdan. Hızla sandalyeden kalkıp bana döndü. Ve sorgularcasına tek kaşını kaldırdı.
Zeynep: Ah, şey ben. Şey diye geldim, şey için.
Kerem: Ne için?
Zeynep: Konuşmak için geldim. Seninle konuşmak için. Ama eğer şey yani şeysen gidebilir-
Kerem: Teşekkür ederim.
Dedi gülümsedi.
Kerem: Yani seni görmemi sağladığın için teşekkür ederim.
Acaba biraz sonra da bana teşekkür edebilecek miydi? 'Beni aldattığın için sana sonsuz teşekürler Zeynep'.
Zeynep: Konuşalım mı?
Kerem: Evet, tamam hadi aşağıya inelim.
Birlikte salona indik ve yan yana koltuğa oturduk.
Kerem: Bir şeyler içmek ister misin? Yada yemek falan. Senin kadar güzel yapamıyorum ama dışardan söyleyebilirim.
Zeynep: Yok sağol, diyetteyim.
Kerem: Diyet yapmana kızıyorum!. Yani -dum.
Zeynep: Neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ ÖLÜR YARIN ASLA!
FanfictionBeni kollarının arasına çekti, sarıldi ve ardından koklayarak saçlarımı öptü "Yaa saçlarımı bozacaksın!" dedim gülümseyerek."Hiç öyle denir mi kocaya?" dedi. Sesinde acayip bir mutluluk vardı. Harika bir heyecan, garip bir telaş.. "Sen benim kocam d...