Dazai, Odasaku ile beraber ziyaret ettikleri mezarlara birer çiçek koyup yere çömeldiler. Bu mezarlar Odasaku'nun yanına aldığı çocuklarıydı. O gün tam Odasaku'nun vurulduğu gün Dazai ne yapıp edip onu kurtarmış ve beraber mafyadan ayrılmışlardı.
Şimdi ikili Silahlı Dedektiflik Ajansı denen yerde çalışıyorlardı. Ve bugün çocukların ölüm yıldönümüydü. Dazai yanındaki arkadaşına bakıp iç çekti. Etrafına bakıp diğer mezarlara gözlerini gezdirirken onu gördü.
Kızıl saçları, üstünde her zamanki kıyafetleri yerine dizleri yırtık siyah pantolon, üstünde siyah salah bir tişört vardı. Kafasında bu sefer başka bir şapka vardı. Bir mezarın başında dikilmiş hüzünlü gözlerde bakıyordu. Dazai ayağa kalkıp kızılı izlemeye başladı. Cebinden bir kolye çıkarıp mezar taşının yanına çömelip kolyeyi mezar taşına taktı.
Kolyenin ucu kalp şeklinde ve açılıp kapanabiliyordu. Kızıl kolyenin ucunu elleri arasına alıp açtı. Kolyeye bakarken yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı. Gözleride bir o kadar hüzünlü bakış. Dazai onun bu haline alışık değildi bu yüzden mezarda kimin yattığını, neden onun böyle hüzünlü olduğunu merak etti.
Kızıl tekrar kolyenin ucunu kapatıp ayağa kalktı, yavaş adımlarla mezarlığın çıkışına doğru yürüdü. Çıkış Dazai'lerin bulunduğu yerden geçtiği için Dazai kızılın yanina gitmek adına iki adım attı ama ona çevrilen okyanus misali gözlerdeki ifedeyi görünce olduğu yerde dondu.
Chuuya ona ve Oda'ya bakıp başıyla selam verdi, sonra çıkışa varıp mezarlıktan çıktı. Dazai onun o ifadesini görünce kalbi ağrıdı. Oda arkadaşının o halini görünce ayağa kalkıp elini omzuna koydu.
"Hadi git arkasından."
Dazai arkadaşının sözleriyle sonunda hareket edebilmiş hemen mezarlıktan çıkıp kalabalığa karışmıştı. Etrafına bakınıp kızılı aradı, sonunda onu görmüştü. Simsiyah Kıyafetlerinin arasından kendini belli eden gün batımı renginde saçları herkesin ona bakmasını sağlıyordu.
Dazai tam yanına gidecekken yine durdu. Bu sefer kızılın koluna gülümseyerek giren kız yüzündendi. Yüzündeki gülümsemeyle Chuuya'ya bakıyordu. Chuuya'da kıza dönüp gülümsedi. Dazai onun kıza gülümsemesiyle kalbi tekledi. Kızın Chuuya'yı yanağından öpmesiyle de kalbi yavaşça parçalara ayrılıyor gibi hissetti.
Sağ elini kalbinin üzerindeki kıyafetini sıkarken gözleri hala ondan uzaklaşmaya devam eden ikilideydi. Onun yanına gidip o kızın ve mezardaki kişinin kim olduğunu sormak istesede yapamazdı onu yıllar önce arkasında bırakmış, terk etmişti. Şimdi karşısına çıkıp hesap soracak yüzü kendinde bulamadı. Dazai ne kadar süre öyle durdu bilmiyordu. Tek bildiği artık ikilinin ortada olmadığı ve Oda gelmeseydi hala orada olacağıydı.
Oda elimi onun omzuna atmış şaşkınca arkadaşına bakıyordu.
"Dazai sen ağlıyor musun?!"
Dazai o söylemese ağladığını bile fark etmemişti sol elini gözlerine götürüp sildi sonra eline, ıslaklığa baktı. İlk başta güldü sonra gülmeleri hıçkırıklara döndü Dazai yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamasıyla Oda ne yapacağını bilemedi hemen arkadaşının önüne geçip kendine çekti.
Dazai ağladı, ağladı ve ağladı taki kendine gelene kadar ağladı. Sonunda kendine gelince Oda onu ayağa kaldırıp denizi görebilecekleri çimenlik bir alana götürdü.
Dazai bir süre manzaraya bakıp ardından dizlerini göğsüne çekip başını dizlerine dayadı.
"Söylesene Odasaku daha önce hiç aşık oldun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soukoku Ile Smutlar Jsjsjssjs
FanfictionYine ben eheheh burda da önceki kitabım gibi tek bölümlük hikayeler olucak. Içerikleri smutlar olucak o yüzden şimdiden uyarayım.