X8/2X

977 58 146
                                    

Evet part ikiyle karşınızdayım umarım beklemenize değmiştir eski yazdıklarıma baktıkça yazılarım daha da berbat hale geliyor gözlerinizi kanattığım için sorry (≡^∇^≡)

Sadece eğik yazlar benim hikayeye hava katmak için yazdıklarım, kalın eğik olanlar Chuuya'nın iç sesi ve sadece kalın olanlar Dazai'nin iç sesi canlar.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sakin ol! Sakin ol! Sakın onun tuzağına düşme sakın!

Kendini tembihleyip sakinleştirmeye çalıştı içeri girmek üzere küçük adımlar atarken. Buraya gelmeyi hiç istemese de ayaklarını zorlayıp buralara kadar gelmişti. Madem ki gelmişti geri gitmek gibi bir şansı yoktu.

Siktir! Neden konuşalım dedim ki? Öpüşmeden sonra siktirip gidecektim işte. Ahh aptal Chuuya aptal!

Asansörün tuşuna basıp beklemeye başladı. Gerginliği yüzünden ayağını ritip tutarak yere çarpıyor cebindeki ellerini bir umut kendini sakinleştirmek adına yumruk yapıp açıyordu. Bunların hepsi boşaydı. Chuuya'nın konuşmaktan değildi bu stresi sıkıntısı. Hayır kesinlikle ondan değildi.

Onun stresi konuşmadan sonra bu savaşı kaybetmekti. O bu zamana kadar bütün savaşlarda ve çatışmalarda ön safta lider olmuştu ve hiçbirinde bir gram stres yapmamıştı. Koskoca Chuuya Nakahara bir tek ne kadar nefret etsede bir o kadar sevdiği Dazai Osamu'nun yanında stres yapıp heyecanlanıyordu. Bu kendini aciz hissetmesine yol açıyordu.

Aciz hissediyor çünkü ne kadar istemese, ne kadar itiraz etse de kahve saçlının etkisine bir o kadar fazla giriyordu buda onun her dediği ve yaptığı şeye göz yummak demekti. O böyle biri değildi patronu dışında kimseye boyun eğmezdi asla! Her zaman kendi yolunda kendi kitabını yazan kişiydi o.

Tabi bunlar Dazai Osamu'yu tanımadan önceydi.

Zaman geçtikçe hala geri dönemeli mi onu sorguluyordu kendi içinde verdiği duruşmada ve karar ânı geldiğinde sert bir biçimde tokmak masaya vuruldu.

TAK TAK TAK!!

Buradan kaçış yoktu....

Tam kapıya doğru bir adım atacakken asansör geldi usulca kapıları açıldı; jilet gibi takımıyla saçlarını havalı bir şekle sokmuş, yüzünde kızılı gördüğü için bütün sevincinin belli olduğu bir gülüş vardı.

Ah lanet olsun sana ve yakışıklı sıfatına!

"Gelmişsin! Bende beni ektiğini sandım gel hadi asansör kapanacak. "

Daha Chuuya konuşamadan kolundan asansöre çekilmesiyle açtığı ağzını kapatmak zorunda kalmıştı. Onu karşında beklemediği için gerginliği kat ve kat artmış bir şekilde Dazai'nin yanında yerini aldı.

Neden asansörde olmak zorundaydın ki!? NEDEN!? SİKTİR!

Kendi içinden hem Dazai'ye hemde kendine söverken yanında kendini süzen gözleri fark etmiyordu bile.

Dazai pür dikkat onu inceliyordu. Giydiği takım bütün vücut hatlarını ortaya çıkarmıştı, saçları her zamanki gibi geceye günbatımını yaşatıyordu, gözleri gergin olduğunu belli edercesine titriyordu. Yüzünde sinsi bir sırıtma yayıldı, şimdiden gecenin sonunu görebiliyordu.

Üstündeki takımın yerle buluşmasını, saçlarının yatakta dağılmış halini, şimdiki titreyen gözlerinin yaşlarla dolup kısılmasını... git gide sabırsızlanıyordu. Derin bir iç çekti.

İkisi ayrı âlemde birbirinin düşüncelerininden habersiz yemek yiyecekleri restoranın katına gelmişlerdi bile. Dazai önden çıkıp daha önceden rezervasyon yaptığı masaya yönelirken Chuuya derin bir nefes alıp ardından ona yetişti.

Soukoku Ile Smutlar JsjsjssjsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin