-9-

385 27 1
                                    

Dünya üzerinde en boş geçirdiğim 1 haftayı yaşıyordum.

Aysar'ın, yaptığı her hareketi gözlemlemekten kör olmak üzereydim. Ne yapıyor, nasıl bakıyor, nasıl hissediyor diye kontrol etmekten paronayak hale gelmiştim.

Okuldan izin kağıdı çıkarttırdığı için okula gitmiyordu. Bizim evde ona verdiğimiz odadan, yemek yemek dışında çıkmıyordu. Ev sürekli kalabalıktı, annem arkadaşlarına eski travmalarından bahsediyordu. Fırat ve Gamze ise sürekli yanımda olmaya çalışıyorlardı. Aysar, gözlerinde hala bir sapıktan farksızdı.

Aslan, annesinin zoruyla birkaç defa bize uğramıştı. Kafa çocuktu, iyi anlaşıyorduk, bizim çocuklarla da iyi anlaşıyordu. Kısacası, 2 haftadır aynı evde yaşadığım Aysar yerine, beni barda sapığın ellerine bırakıp uçkuruna peşine düşen Aslan'ı tercih ediyorlardı.

Aslan'a da kızamıyordum çünkü Fırat olanları duyduğunda, ' valla orda ben olsaydım da aynısını yapardım. Taş gibi çocuk diyor baksana. ' demişti. Çocukluğum bana bunu yaparsa, 3 günlük çocuğa dıyecek sözüm kalmıyordu.

Annemin, sofrada ağzıma tıkmaya çalıştığı reçelli ekmekten kaçmaya çalışıyordum. Aysar, sesini çıkarmadan annem ne uzatırsa yiyordu. En kötü hissettiğim konu da buydu. Annemin, Aysar'a bağlanmasından korkuyordum. Çocuk gitmek istese bile, annemin kalması için direteceğine emindim.

Pazartesi gününün saçma yorgunluğu ile sofrada bayık bakışlarla Aysar'a bakıyordum. Yüzüme bakmıyordu, bakışlarıma alışmış olacak ki gözlerini yüzüme dikiyor bana benim baktığım gibi bakıyordu arada. Sonra ben gülümsüyordum, o da ruhsuz bir şekilde tekrar başka şeylere odaklanıyordu.

Kendini iyi hissetmesine istiyordum. Yanında olduğumı bilmesini, belki kendini bana yakın hissetmiyor olabilirdi ama olsundu. Babam öldüğünde böyle yanımda olacak birine ihtiyaç duyduğumu hatırlatıyordum.

Ayaklanıp evden çıktık, yanımda ilkokula gıden kardeşini okula bırakmanın agresifliğini taşıyan abi gibi yürüyordu. Gözlerimi devirdim, aynı yoldan yürümek istemediği açık olduğu için yanından ayrılıp karşı kaldırıma geçtim.

Gözlerimi ona çevirmeden adımlarımı hızlandırdığımda, bana bakmayı geçtim halinden mutlu olduğuna bile emindim. Okulun kapısından birlikte girdik, ağzımızı bıçak açmadan beklemeye başladık. Sıralara dizilen öğrenciler tedirgince, Aysar'a bakıyorlardı.

Korkmamak elde değildi, gözlerinin içi kıpkırmızı, göz altları mor halklarla çevrilmişti. Saçma olarak onun arkasında beklediğimi fark edince yanından ayrıldım. Pek arkadaşım yoktu, hatta hiç yoktu. Duvara yaslanıp beklemeye başladım.

Dersler ardı arkası gelmeden devam ederken, Aysar sıradan kalkmayı geçtim başını kaldırıp etrafa bile bakmıyordu. Bir ara yemek götürmeyi düşündüm ama sonra sınıtakilerden ürktüğüm için götürmemiştim.

Ona bakmayı kesip bakışlarımı tahtaya çevirdiğimde, bir grup piç piç gülen insanla karşılaştım. İşte beni bulduklarında sikeceklerini söyleyen grup karşımdaydı. Gözlerim hepsinin üzerinde tek tek gezerken, kıvırcık saçlı olanın göğsüne gere gere bana geldiğini fark ettim.

Bu sefer kaçamayacaktım, öğle arasındaydık, kapıyı tutan 2 öğrenci vardı, pencerelere boyum yetmiyordu.  Kıvırcık iyice yanıma yaklaşıp sıramın üzerine oturdu. Yakınlığından rahatsız olup sırada geriye yaslandım. Gözlerim tamamen başka şeylere odaklanmaya çalışıyordu.

Sınıf bu garip sessizlik karşısında gözlerini bana dikmişlerdi. Saçlarıma dokunmak için elini yaklaştıran çocukla iyice geriye çekildim. İğrenç sırıtmasıyla, " Ne oldu dilin içine mi kaçtı, yer elması? " Dedi. Gözlerimi devirdim, seneryo belliydi. Boyumla beni yermeye çalışacaktı, ben laf sokunca apışıp kalacak sonrasında şiddet uygulamaya başlayacaktı.

Gözlerime alabildiğine alay yüklemeye çalıştım, " Yooo. Kullanacak daha iyi yerler buldum. " Dedim. Yüzünde şaşkınlıktan irkilmiş bir ifade belirdi, beklediği tepkiyi alamamanın yenilmişliği ile sinirle bir soluk alıp saçlarımı kavradığı gibi çekiştirmeye  başladı. Ama bilmediği bir şey vardı, ben dayak yiyeceğimi bilsem bile asla yenilmezdi.

Oturduğu sıra benim sıramdı ve çükü tam karşımda duruyordu. Yumruk yaptığım elimi hızla çüküne geçirince elleri anında gevşedi. Yere yığılan çocuğun arkadaşları ilk birkaç saniye şaşırsalar bile anında üstüme yürümeye başladılar. Sıradan kalktığım gibi diğer sıralarında arasında koşmaya başladım.

Tabi üzerime gelen bir gurup insan olunca bu oldukça zordu. Sonunda en son sırada uyuyan Aysar'ın dibine ulaşmıştım. Ondan sonra kaçışım olmadığının farkındaydım. Aysar'a baktım yardım eder  diye ama bu kadar gürültüye rağmen kılını bile kıpırdatmayışı çaresiz olduğumun tesciliydi.

Kaderimizde varsa çekeriz gibisinden iç savaşım çoktan başlamıştı. Bir yanım Allah ne verdiyse dal diyordu, bir yanım sularına git kurtul. İlk seçenek tercihim olsa bile 2. Seçeneği seçmeyi düşünüyordum. Annemin elimi yüzümü bir daha dağınık görmeye dayanamayacağını biliyordum.

Olacakları beklerken acısı dinmiş kıvırcık, " Ne o küçük fare delik kalmadı mı? " Dedi. Ardından yüzüme indirmek için kaldırdığı yumruğu gördüm, elimi yüzüme siper edip gelecek darbeye kendimi hazırlayıp bekledim. Ama bir gariplik vardı.
Yumruk gelmiyordu.

Gözlerimi yavaşça aralayıp etrafımı şöyle kolaçan ettim. Şaşkın gözler bana bakmıyordu, önümde kıvırcığın yumruk yaptığı elini tutan Aysar'a bakıyordu.

Aysar, tuttuğu eli yavaş yavaş geri iterken, " Ona sadece ben, küçük fare diyebilirim. " Dedi ve yumruğunu çocuğun suratına geçirdi.

Sonrası tam bir kaostu, sınıfta Aysar'ı seven sınıf arkadaşları ve karşı grup tamamen birbirine girmişti. Tanıdık tanımadık herkes kavga ediyordu. Kolumdan dürtülmem ile sıkıştığım duvar kenarında yana baktım. Aysar, önümde kıvırcık saçlı eli yüzü dağılmış çocuğu göstererek, " Yapmak istediğin birşey var mı? " Dedi.

Memnuniyetle gülümseyip, " Tabii. " Dedim. Ellerimi çocuğun saçlarının arasına gerçirdiğim gibi var gücümle çekmeye başladım. Çocuk acıyla bağırmaya başladığı sırada ellerimi serbest bırakıp karnına esaslı bir tekme geçirdim.

Şiddetten aldığım aşırı haz ile ağzım kulaklarımda gülümseyip, Aysar'a baktım. Benim gibi gülümsüyordu, gülüşünü ilk görüşümün bu an olması garipti ama bir yandan da seviniyordum. Tüm öfkesini atmışa benziyordu ve sanki aramızda ki görünmez bağ güçleniyordu.

O günün akşamı kanlanmış gömlekler ile eve gittiğimizde bir ton azar işittik ama annemin bile içten içe bu duruma sevindiğini biliyordum. Çünkü insan içindekileri bir yere aktarmadığı sürece ağzını açsa taşacak gibi hisseder ve tüm dünyaya kendini kapatırdı.

Aysar bu gece bana sessizde olsa, " İyi geceler. " Demiş ve odaya girip arkasına bakmadan kapıyı kapatmıştı. Onu böyle görmek beni mutlu etmişti ve ayrıca bugün onu gülümserken de görmüştüm.

İç rahatlığıyla girdiğim yatakta günlerin uykusunu alacağımı biliyordum. İçimden, ' iyi geceler Aysar. ' diye geçirdim.

Şiddet çözüm değildir arkadaşlar. Ben sadece yazıyorum, şiddet sadece yazılarımda var gerçek hayatta asla böyle birşey olsun istemem veya kimseye yapmam. Sizde yapmamalı ve yaptırmamalısınız.

Hepinizi seviyorum, oy ve yorum bırakabilirsiniz 😚

Tesadüf(gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin