-22-

202 14 1
                                    

Smut bölüm, sonlarda var zaten başladığı yeri anlarsınız. Okumak istemeyenler diğer son yeri atlayıp diğer bölüme geçebilir.

İyi okumalar...

Dik tutmaya çalıştığım kafam tekrar sıraya düşme tehlikesi geçirince bu defa da geriye yaslandım. Fizik dersi geçmek bilmiyordu. Hele de sınavlar yaklaşırken hiç geçmiyordu. Dün gece de çok geç yatmış ve ders çalışmıştım.

Yaşanan olayların ardından benim 1 haftalık raporum tükenmiş ve tekrar okula gelmeye başlamıştım. Eski okulumda kendimle beraber sürüklediğim Berk ve Aysar da okul çapında ilgi görmüşlerdi. Berk okula geliyordu, Aysar ise hafta başında gelmeye başlıyordu. Annemde beni günlük tembihleyip tuttuğum notları Aysar'a anlatmamı söylüyordu. Başta not filan tutmuyordum, Gamze'nin defterini kaçırıp Aysar'a okuyordum. Ama sınav haftası geldiği için Gamze numaramı bile engellemişti, Fırat'la bile iletişim kurmuyordu. Sonuçta onun bir hedefi vardı ve çalışıyordu. Benim hedefim ise evimin erkeği olmaktı. Bu yüzden Aysar'ı çalıştırıyordum.

Aysar'ın amcaları hastanede yakalanmışlardı. Annemin dediğine göre eşlerine, çocuklarına ve kendilerine karşı çıkan herkese şiddet uygulayıp parayla da bu işin üstünü örten insanlarmış. Tabi bu olanlarda ortaya çıkınca hapse girmekten kurtulamadılar. Beni kaçıran gerizekalılar ise okuldan atıldı ayrıca bu şehirde başka bir okulada kabul edilmeyecekler. Benim garibime gıden meselelerden biri de buydu. Aileleri yüzleri bile kızarmadan bunu kabul etmiş ve duyduğuma göre farklı şehirlere taşınmışlar. Farklı şehirlere taşınmak tüm ülkenin yararına olur gibime geliyor benim.

Yanımda oturan Fırat'ın enseme geçirdiği tokatla olduğum yerde sıçradım. Sınıfın hepsi derse odaklanmışken, sınıfta yükselen 'şak' sesi herkesin bakışlarını bana çevirmesini sağlamıştı. Fırat sırada kenara kayıp kıs kıs gülerken ben daha olayın şokunu atlatamadığım için boş boş sınıfa bakıyordum.

" Fırat, Tolga çıkın sınıftan. " Diyen fizikçiye içimden küfürler ettim. İçimden küfür etsem bile, " Hocam benim suçum yok. " Diyerek yalvarmaya başlamıştım bile. Devamsızlığım ve notlarım sınırdaydı. Bu sene sınıfta kalamazdım, annem beni öldürürdü.

Yüzüm sirke satarak sınıftan çıktığımda hala gülen Fırat'a tekme atmaya çalıştım. Koridorda koşmaya başladı, bana bakıp gülüyor bir yandan da koşuyordu. Koridorun sonundan çıkan müdür ve Fırat'ın çarpışması ise eş zamanlı oldu. Ben hemen yanımdaki tuvalete girerken müdürün sesi duyuldu az sonra, " At mısın oğlum sen, nereye koşuyorsun? " Diye kükreyen müdürle yanımdaki duvara tutunup gülmeye başladım. Sesimi çıkarmamaya çalıştığım için kıpkırmızı olmaya başlamıştım.

Birkaç dakika sonra kapı aralandı ve bir adet suratı asık Fırat girdi. Ben tekrar gülmeye başladım, Fırat bu sefer kızgın boğa gibi üzerime saldırdı. Biz birbirimizi döverken kapı açıldı ve duvara çarptı. İçeriye giren Berk ile Fırat'la birbirimize baktık ne oluyor der gibi. Berk sinirle kapıya tekmesini geçirdi, ardından hızını alamayıp bir tane de duvara geçirdi.

Biz hala şaşkınlıkla ona bakarken, " Saklıyor amına koyim. Bizden birşey saklıyor. Bekledim söylesin diye çok bekledim ama söylemiyor. Neymiş efendim, ondan soğurmuşuz, yok olmaz ondan nefret edermişiz, tiksinirmişiz ondan." Dedi. Bize konuştuğunu biliyordum, kim hakkında konuştuğunu da.

Aktan'la arkadaş olduktan sonra onunla konuşurken hep birşeylerin eksik kaldığını fark etmiştik. Mesela çocukluğu hakkında en ufak birşey söylemiyordu, ailesi hakkında, eskiden yaşadığı yer hakkında tek bir kelime etmiyordu. Bunu ilk Berk fark etmişti. Belli etmesek bile kendi aramızda anlaşıp ağzından laf almayı planlamıştık. Tabi Aktan zeki bir çocuktu, planı kısa sürede fark etmiş ve bize küsmüştü. Bu küstüğü zaman dilimi 3 gün öncesine tekabül ediyordu ki Berk o gün kafayı yemişti.

Tesadüf(gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin