xviii.

317 34 18
                                    




.

yerim merdivenleri inerken bir yandan hanbin'e buluşacakları yerin adresini veriyordu. o yüzden salona giren lisa ve jungkook'u fark etmemişti bile. 

lisa bedenine sardığı havlu ile beraber ağır adımlar ile jungkook'un arkasından ilerliyordu. jungkook ise merdivenlerden inen yerim'i izliyordu. çantasını aldığını gördüğünde içine oturan sinir bozucu hisse anlam verememişti.

"hey bir yere mi gidiyorsun" 

yerim duyduğu ses ile irkilerek arkasında duran ikiliye döndü ve bir süre onlara baktı. lisa yorgun gözler ile kendisine bakarken jungkook ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

yerim dilini dudaklarının üzerinde gezindirirken sebepsizce gerildiğini hissetmişti.

"hanbin buluşmak istedi, onun yanına gidiyorum" 

neden özellikle hanbin ile buluşacağını söylemişti bilmiyordu ama jungkook'un suratında oluşan ifade yerim'e zafer kazandırmış gibi hissettirmişti.

"bu saatte mi?" diye sordu jungkook. vücudunu saran karıncalanmanın sebebini anlamaya çalışıyordu ve neden böyle saçma duygular içerisinde olduğunu da. bu anlamsız şeyler onun sinirinin katlanmasına neden olurken yerimin cevap vermesi kısa sürmedi.

"erkek arkadaşım ile ne zaman buluşacağıma karar vermem genelde, ne zaman yanına gitmek istersem giderim ve ne zaman beni yanında isterse yanında olurum" 

jungkook farkında olmadan yumruğunu sıkmıştı. lisa onun vücudunun verdiği tepkileri izlerken daha fazla dayanamayacağını anlayıp ayakta zor duran bedenini hareket ettirip yerimin yanından öylece geçip gitti. merdivenlere yönelip odasına doğru yol aldı.

yerim ise öylece arkasından bakmıştı. onun için endişeleniyordu. iyi görünmediğinin farkındaydı ve sebebini merak etmiyor değildi.

lisa gözden kaybolduğunda başını tekrar jungkook'a çevirdi ve bir saniyeliğine gözlerine baktı. ardından arkasını dönüp kapıya doğru adımladı.

jungkook ise hızla peşinden ilerleyip kolunu pek nazik olmayan bir biçimde kavradı.

"hava karardı seni ben bırakayım" 

yerim duyduğu şey ile kolunu hızlıca jungkook'tan kurtardı ve sert bakışlarını onun gözlerine kenetledi.

"erkek arkadaşımın yanına seninle gideceğimi mi sanıyorsun, gerçekten kafayı çekmiş olmalısın jungkook" 

arkasını dönüp kapıyı açtı ve çıkmadan önce son kez jungkook'a baktı.

"yarın gelip eşyalarımı alacağım sen de lisa ile ilgilen lütfen pek iyi görünmüyor"

jungkook'un tek kelime bile etmesini beklemeden kapıyı kapadı ve jungkook'u orada kafasında ki türlü düşünceler ile baş başa bıraktı.

...

sahilde kayalıkların üzerinde on dakikadır oturuyordu. hanbin ise arkadan ona sessizce yaklaşıp gözlerini kapatmış ve dudaklarını onun kulağına dayamıştı. yerimin burnuna dolan tanıdık koku gülümsemesine neden olurken ellerini hanbinin ellerinin üzerine koydu.

"yah her seferinde neden bunu yapıyorsun" 

"çünkü sinir olduğunu görmek hoşuma gidiyor" hanbin gülümseyerek yerimin yanına kurulurken sevgilisinin yanağına minik bir öpücük kondurmuştu.

yerim ise gergin bir şekilde parmakları ile oynuyordu. hanbin bu tepkisizlik karşısında suratının asılmasına engel olamamıştı. kız arkadaşı garip davranıyordu. farklıydı.

"hey sorun ne?" hanbin kız arkadaşının elini kavrarken bakışlarını tam olarak gözlerine sabitlemişti.

"sana söylemem gereken bir şey var, belki benden nefret edeceksin, yüzümü bir daha görmek istemeyeceksin..." yerim bir süre duraksadı. ihtimaller korkutucuydu, yerimin olmasını istemediği şeylerdi.

yutkunup tekrar konuşmaya başladığında hanbin anlamaz bakışlar ile onu izliyordu.

"tamamen bir hataydı sevgilim yemin ederim, seni kaybetmekten çok korkuyorum ama bunu senden saklayamam. bunu sana yapamam" yerim dolan gözlerini hanbin'in gözlerine diktiğinde onun merak dolu bakışları ile karşılaştı. 

bu gözlerin az sonra ona nefretle bakacak olması ihtimali yerim'i korkutuyordu.

"ben..ben bi hata yaptım.." yerim yutkunurken karşısında ona endişeli gözler ile onu izleyen hanbin'e baktı. şu an onun kalbini kırmaktan öyle çok korkuyordu ki gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. titreyen sesi ile zorla da olsa konuşmaya devam etti.

"ben birinin beni öpmesine izin verdim" 

karşısında duran sevdiği adamın gözünde ki hayal kırıklığını gördü yerim ve o an yok olmayı diledi. hanbin elini yerim'in elinin üzerinden çekti ve dolan gözleri ile onu izledi.

yerim ise göz yaşlarını daha fazla durduramamıştı. canı çok fazla yanıyordu. sevdiği adamın yerle bir olduğunu görmek onu daha beter bir durumun içine itiyordu.

"şaka mı bu" dedi hanbin, nefesi kesilmişti adeta ve yerim'in tüm söylediklerinin şaka olmasını diliyordu.

yerim ise başını olumsuz anlamda salladı. diyecek bir şeyi yoktu veya herhangi bir savunması. her şeyi berbat etmişti.

hanbin hızla ayaklandı ve ellerini saçlarına geçirirken bağırarak konuşmaya başladı.

"BUNU BANA NASIL YAPABİLDİN, NASIL HA?"

yerim hanbin'i ilk defa böyle görüyordu. hızla ayaklandı ve hanbin'in elini tuttu.

"yemin ederim böyle olsun istemedim. lütfen beni bırakma ben sensiz yapamam" yerim ağlayarak konuştuğunda hanbin sert bir şekilde elini ondan kurtarmıştı. öyle ki sarsılarak bir iki adım geriye gitti yerim.

"sakın bir daha karşıma çıkma yerim" hanbin geriye doğru adımlarken yerim öylece onu izledi. sanki ruhu da onunla beraber yerim'i terk ediyor gibiydi.

"sakın.." hanbin gözünden akan yaşı elinin tersi ile silerken arkasını dönüp yerim'i orada tek başına bırakmıştı. 

yerim ise dizlerinin üzerine çöküp öylece 2 yılının ellerinin arasından kayışını izledi.

...



a.n: rekorum oldu resmen en uzun bölümü bu kitabın. umarım severek okursunuz oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfenn

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dollhouse.jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin