6

593 81 99
                                    

Kucağında cips kasesi, yanında da sevdiği animenin, Bungou Stray Dogs, kocaman bir bardağındaki kolayla bilgisayarda araştırma yapıyordu koskoca Miya Atsumu. Bunu yapması gereken kişinin aslından Suna olması gerekiyordu onun düşüncelerinde, ama Osamu ona hareket çekip Suna'nın elinden tutarak dışarı yemeğe çıkmışlardı, arkalarında sinirden kudurmuş bir Atsumu bırakarak.

Aklına sevgili oluş günleri gelmişti nedense Atsumu'nun. İkizinden beklenmeyecek bir davranıştı bu, hâlâ inanmakta zorluk çekiyordu. Ama bir gün çalışkan menajer evin içinde dört dönerken ellerinden tutmuş ve ona itiraf etmişti sevgisini Osamu. Atsumu şaşkınlıktan elindeki oyun figürünü düşürüp kırmıştı. Hâlâ daha onun yenisini almamıştı ona Osamu. Ama ikizi mutluydu. Her ne kadar onu sevmese de mutlu olması içten içe hoşuna gidiyordu. Bu yüzden hiçbir şekilde sesini çıkartmamıştı onlara karşı. Yiyiştiklerinde sadece öğürtü hareketi yapıyordu, ama bu iğrendiği anlamına gelmiyordu. Atsumu hemcinsine sevgi duyan insanlardan iğrenmiyordu. O sadece... Korkuyordu. Sanırım?

Şu an ise bilgisayar ekranında arama motoru sonuçlarından çıkan Sakusa Kiyoomi haberlerine bakıyordu Atsumu. Hepsi eski ve ve tane taneydi. Çocuk çok gizemli biriydi ve bu gizem Atsumu'nun sinirlerini bozuyordu. Haberlerden gözünü ayırıp instagram hesabına girmişti. Az olan fotoğraf sürüsüne dalmıştı. Birkaç tane eserini paylaşmış, iki tane de arkadaşları ile çekildiği resmi vardı. ONLARDA BİLE MASKELİYDİ.

Atsumu kafayı bilgisayara geçirmemek için kendini zor tutuyordu. O maskesinin ardında ne var merak ediyordu, neden böyleydi bilmek istiyordu. Ama saçma olan şey, 30 dakika konuştuğu birini bu kadar merak etmesi idi. Neyse deyip kapattı bilgisayarı. Sporcu olabilirdi, ama abur cubura hayır diyemezdi. Ve evet, Suna ou gelince öldürecekti.

Ama yine de aldığı 4 paket cipsi bitirmekte kararlıydı. Eğer Suna, Osamu ile içerse ya da sevişirse bu işi fark etmez ve her şey çözümlenebilirdi. Tabii bir şey dışında, kardeşi bunu fark ederse anında yetiştirirdi. Bu yüzden odasından hiç çıkmamalıydı.

Gözleri Chuuyalı bardağına takılmıştı. Derin bir iç çekti. Resminin yapılışını çok istiyordu, ancak ya istediği gibi olmazsa korkusu vardı. Neyse dedi içinden, iyi bir uyku çekmesi gerekiyordu. Bugün antrenmanda çok yorulmuştu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~
A few days later

Sakusa ellerini dizlerinin üzerine koymuş, karşısındaki sarışın adamın saçma pozlarına karşı göz devirmemek için kendini zorluyorudu. GERÇEKTEN ÜZÜM YEME KLİŞESİNİ DE YAPMAK ZORUNDA MIYDI!?

Atsumu ise kendince eğleniyordu. Koltuğa yan şekilde oturmuş, Omi-omi'nin ifadesiz bakışları karşısında poz veriyordu. Olay, ona ilham getirecek hareketler yapmasıyla başlamış, sonrasında da böyle bir saçmalığa dönüşmüştü.

Sarışın yere oturup elini havaya kaldırdı. Sakusa onun bir film sahnesini canlandırdığını düşünüyordu. Ancak filmi izlememişti sanırsam. Tekrardan sarışına baktığında vücudunu köprü şeklinde yapmaya başlamış, artık işi yogaya çevirmişti. Sakusa sağ elini alnının üzerine koyarak derin bir nefes aldı.

"Tamam.. Tamam. Bence bu işe hiç girişmemeliydik."

Soğuk yere uzanan sarışın ise kaşlarını çatmıştı, o kendi çapında eğleniyordu ki. Kıvırcık saçlı olan ona göre fazla ruhsuzdu. Yaşları birbirine yakın olduğu için, Atsumu onunla arkadaş olmayı kafaya koymuştu. Birçok çevresinde onu tanıyan insan vardı zaten, elbet olacaklardı. Ama Atsumu bunun erken ve özel olmasını istiyordu.

"Omi-omi, neden biraz sen de eğlenmiyorsun? Yaptığım hareketleri anlamamış olamazsın."

"Omi-omi? Ayrıca o klasik roma hareketi hariç hiçbirini anlamadım."

"Yuh, ciddi olamazsın. Hiç mi film izlemiyorsun sen?"

Sakusa düşündü, kaşları şokla açılan sarışının yüzüne bakarken aslında ne film, ne de dizi izleyerek ya da şöyle demek gerekirse, temizlik ve resim dışında hiçbir aktivite yapmıyordu şu birkaç aydır. Özlemini bağrında hissettiği bir voleybol oynamak vardı, ama bunu karşısındaki milli takım oyuncusuna söylemeyi kesinlikle düşünmüyordu.

"Şu son birkaç aydır... Hayır. Ancak ismini söylersen izleyebilirim, sanırım."

"Omi-omi, birlikte izlemeye ne dersin?"

Kaşlarını çatmıştı kıvırcık saçlı. Sarışının bu yakın tavırlarını elemek, sözünü ağzına tıkıp bir daha böyle onunla konuşmamasını istiyordu. Ancak... Hoşuna da gidiyordu biraz? Sessizce bekledi. Diğerinin gözlerinin içine bakmadan sustu. Yoksa kolayca evet derdi.

"Hadi ama! Bu gece hiçbir işim yok, zaten canım çok sıkılıyor, bize veya size gelmek hiç fark etmez. Hem sen de az sosyalleş! Omi-omi~~"

"Ah... Tamam. Ancak bizim eve geleceksin. Yoksa bu iş olmaz."

"Omi-omi! Sen bir tanesin! Ah şu uzaklık şeyi olmasa ne güzel öperdim seni."

"Ö-öpmek mi?"

Kıvırcık saçlı oğlan kızarmıştı bu düşünce ile. Gözlerini kırpıştırmış, şaşkınlığı ile koca gözlerle bakmıştı sarışına. O ise gayet doğal bir şeymiş gibi rahattı. Bu çocuk iflah olmazdı.

"Evet Omi-omi, arkadaşlarımı arada öperim. Ayrıca güzel bulduğum şeyleri de."

Sarışın ağzından kaçan şeyle kendisi de şaşırmıştı. Böyle bir şey demeyi hiç mi hiç düşünmüyordu. O sadece arkadaştan bahsedecek ve birkaç anıya girecekti, o kadar. Ama bu istemsiz çıkan sözlerle kızarmıştı fark edemeden. Karşısındakine kaçamak bakışlar attığında maskesinin dışında kalan kısmın kızardığını gördü. Kulakları kızarmıştı Sakusa'nın! Atsumu, bu davranışı o kadar sevimli bulmuştu ki, yüzündeki gülümsemeyi genişletmişti iyice. O, sevimli ve güzel şeylere iltifat etmeden duramazdı. O, hoşuna giden her şeyi dile dökmeyi severdi. Bu yüzden az dilini ısırmamak zorunda kalmamıştı ya.

"Omi-omi, kulakların kızardı. Çok sevimlisin."

Sakusa'nın ağzı kupkuru olmuştu sarışının sözleriyle. İltifat üstüne iltifat yağıyordu ve o bunlara hiç alışık değildi. Eserlerine her zaman iltifat ediyorlardı, orası ayrıydı. O kişisel olarak hiç böyle iltifat almamıştı. Yanaklarının iyice kızardığını hissediyordu. Boğazını temizledi.

"Sıcak hava yüzünden bunların hepsi. Ayrıca yerden kalk. Hasta olacaksın."

"Oh? Omi-omi beni düşünüyor demek~"

Sadece gözlerini devirmişti siyah saçlı. Ortam az da olsa eskisi gibi oluyor, Sakusa'nın utangaç ruh hâli biraz olsun gidiyordu. Atsumu karşısındaki koltuğa oturmuştu yavaşça.

"Omi-omi, cidden bu mesafe şeyini yapmak zorunda mıyız? Sanki kendimi iki karşı kıtadan bir işi halletmeye çalışan, bu yüzden de bağırmak zorunda kalan kişiler gibi hissediyorum."

Sakusa kıkırtısını bırakmak kalmıştı bu cümleye karşı, hepsi bir anlık dalgınlığına gelmişti. Kesinlikle ondan. Başka hiçbir şeyden değil. Ancak işin ciddiyetini kavranması için gülümseyen suratını hızlıca sildi.

"Mikrofobim var, ve seni kendim yıkayıp temizlemediğim sürece ya da benim temizlik ürünlerimiz kullanmadığın sürece yanıma yaklaştırmam. Ne çeşit mikrop taşıdığını bilmiyorum. Sana dokunmam bile."

Atsumu gözlerini büyütmüştü açıklamaları ile. Saygı duyması, bu yüzden de mesafe konusunu üstelememesi gereken bir durumdu. Yavaşça kafa salladı.

"O zaman akşam, istediğin gibi temizlenirsem, yanına oturabilir miyim?"

Atsumu ağzını kontrol etmeliydi, acilen sözcüklerini yutmayı, zihninin neden böylesine ucu açık ve farklı düşünceler içerisinde olduğunu anlamalıydı. Çünkü böyle şeyler söylemek istemese de, içinden söylemek geliyordu.

Ama en tuhafıysa,

böyle şeyleri hayal ettikçe,

kalbinin hızlanmasıydı.

masterpiece [sakuatsu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin