Atsumu, normalde iki günde bir geldiği voleybol sahasına baktı. Şu an içeride arkadaşları toplanmış olmalıydı, Osamu annesiyle ilgilenmek hükümlü olduğu için gelmemişti, gerçi davet de edilmemişti ama olsun. Her türlü kardeşiydi, gelmesini isterdi.
Kapıyı açıp içeri girdi. Gözleri arkadaşlarında bir sü- ne? Omi-omi? Onun burada ne işi vardı? Maskesi yüzünden eksik olmayan çocuk da bakmıştı kapı tarafına, oradaydı, Miya Atsumu. Biliyordu Sakusa onun geleceğini, sonuçta takım arkadaşları ile yapılan bir maça o nasıl gelmezdi? Ama bunu erkenden öğrenmiş olsaydı, kesinlikle gelmezdi.
"YOOOO!!"
"TSUMTSUM~~"
Kuroo ve Bokuto, gelen sarışın çocuğa birbirlerinin cümlelerini tamamlayarak seslenmişlerdi. Hemen onu ortalarına alarak diğerlerinin yanına gittiler.
Iwaizumi ise ellerini ovuşturdu. Çevresindeki yedi kişiye dikkatle bakıyordu. Aklında takımları nasıl kurarsa her şeyin eşit olacağı geçiyordu. Bokuto'yu biliyordu, Akaashi varsa burada kesinlikle ve kesinlikle başka bir pasörle oynamazdı, o yüzden onları yan yana koydu. Oikawa, dibinden ayrılmayan bu yetenek abidesini en sona saklamayı düşünüyordu. O yüzden onu da kafasında eledi.
Geriye kalan Sakusa, Atsumu, Kuroo ve Kenma. Onları da bir kez zihin süzgecinden geçirdi. Kuroo ve Kenma'yı ayırmazdı, o yüzden onları da ikinci takıma yerleştirdi. Kendisini ve Atsumu'yu da ikinci takıma alırken, Oikawa ve Sakusa'yı da karşı takıma postalamıştı.
Düşüncesine göre, az-çok takımların gücü eşitti.
"Şimdi... A takımı; Bokuto, Akaashi, Oikawa ve Sakusa. B takımı: ben, Kuroo, Kenma ve Atsumu. Yanımızda yardımcı olması için Ushijima'yı çağırdım. Boştu zaten. Sayıyı tutacak o biz oynarken. Şimdi ısınalım."
"Iwa-chan~ seninle böyle olmayı özlemişim~ çok seksi konuştun!"
Oikawa, Iwaizumi sözünü bitirir bitirmez kollarına dolamıştı kollarını. Yanağına bir öpücük bıraktı. Iwaizumi bu davranışa karşı içindeki hoşnut duyguyu saklamayı tercih etmiş, sevgilisinden ayrılıp sahada yerini almaya başlamıştı.
A takımı siyah tişörtlerini gitmiş, B takımı da açık mavi tişörtlerini giymişti. Herkes hazır bir şekilde yerlerinde duruyordu.
Atsumu'nun içi içini yiyordu. Ressamının, bir bakıma fark etmeden hoşlanmaya başladığı adamın, voleybol oynayışını görecekti. Gözleri hep karşı takımdaki kıvırcık saçlı çocuktaydı. Umarım bu gözlerini alamama durumu yüzünden maçı kaybetmez, marifetlerini güzelce ona gösterebilirdi.
Ushijima düdüğü çalmıştı oyunun başladığını belirtmek için. Kuroo ve Kenma ikilisi arasındaki ilişkiyi bozmamak için pasörlük işinin ağır kısmını Kenma'ya bırakmıştı. Ancak eline geçtiği her fırsatı bir şekilde değerlendiriyordu.
Oikawa, Sakusa'ya atmıştı topu vurması için. Ancak Sakusa'nın karşısına çıkan Kuroo'nun demir gibi, uzun kolları bunu mümkün kılmıyor gözüküyordu.
Sakusa, bileğindeki müthiş yeteneğini kullandı. Hafif bir şekilde topu atarak, tam çizginin dibinde, içeride topun kalmasını sağlayarak hanesine bir puan eklemişti.
Atsumu gözlerini kırpmadan izliyordu kıvırcık saçlı genci. Yaptığı hareket... çok havalıydı. Sonrasında ise sanki o sayı alan değilmiş gibi istifini bozmadan arkadaşlarına beşlik çakması da ayrı bir mest etmişti sarışını.
Tekrar başlamışlardı oyuna. Akaashi, Bokuto'ya pas atmıştı. Kuroo kollarını kullanmaya çalışmış, ancak Bokuto'nun gücü karşısında zayıf kalmıştı, arkadan Atsumu atılmış, kurtarmıştı topu. Iwaizumi ise sarışının kollarından seken topu hemen karşı tarafa yollamış, sert çakılı sâyesinde bir sayı da onlar kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
masterpiece [sakuatsu]
Fanfic"Gözkapakların bir resim fırçasının yumuşaklığına, bir ressam spatulasının sertliğine sahip." [ tam gaz devam ]