Gözlerim dolmuştu uzun süren bir sessizlikten sonra artık göz yaşlarımı tutamıyordum. Saçımı bir yana attı ve biraz daha yaklaştı. Artık onun ne olduğunu biliyordum. O, o bir vampirdi
İsimsiz bu mesajı sildi İsimsiz:Rıca ederim ... "Ohaaa" Lisanın sesiyle irkilmiştim "Ya gerizekalıyı görüyor musun" Kaiden bahsettiğini anlamak zor olmadı "Birde gitmiş snapp'ten bir kızla durum atmış!" "Neee" Jennie'nin ağlamaklı sesiyle göz devirdim. Kai gibi bir salak içinde bu kadar ağlanmazdı ki. Bir anlık bir hırsla ortaya iyi bir fikir attım "Hadi ya gidip basalım şu şerefsiz pezevenk or-" Lisa ile Jennie aynı anda ağzımı kapattığında ne kadar yükseldiğimi fark edip durumu toparlamaya çalıştım "Neyse işte siz anladınız beni" Hatırlatırım ki sadece çalıştım dedim Lisa kısa bir gülüş attı "Kız haklı, bu çocuk kendini ne zannediyor ya gidelimde bir haddini bildirelim şu pezevenke!" Tamam belki bir tık alkol almış olabiliriz(!) Alkollü olmamızı umursamadan Jennie babasının arabasını aldı ve kai'nin yanına sürmeye başladı Mekana vardığımızda bir hışımla içeri girdik Jennie'nin gözleri aniden kai'yi bulduğunda o önde biz arkadında oraya yürümeye başladık Yanına vardığımızda Jennie kai'yi omzundan dürttü. Pardon bildiğiniz omzuna yumruk attı. "Hey sen burada ne yaptığını sanıyorsun?! Önce beni aldatıp sonra burada kızlarla takılabileceğini mi sandın he!" Jennie iddalı bir şekilde konuşurken biz de arkasından onaylayan sesler çıkarıyorduk "Aslına bakarsan EVET!" Kai'nin sonunda evete yaptığı vurgu dışında sakin çıkan sesi Jennieyi fazlasıyla sinirlendirmiş olsa gerek ki bu sefer sesinin yüksekliği bütün mekanın bize dönmesini sağlamıştı "Seni pislik, âdi, manyak! Hayatımda tanıdığım en iğrenç adamsın kim jong-in. Bazen düşünüyorum nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun. Hiç düşünmüyor musun, hiç aklına gelip kalbini acıtmıyor mu ardında bıraktığın kırık kalpler?" Kai'nin yüzünden ne kadar sinirlendiği belli oluyordu Ardından söylediği şeyleri tekrar düşünmek bile midemi bulandırıyorken bunları sizlerle paylaşmak istemiyorum fakat şöyle söyleye bilirimki hayatımda hiç bu kadar küfürü aynı aynanda duymamıştım. Sözleri bittiğinde yutkundum sesim içime kaçmıştı. Jennie ise daha konuşmadın yarısında göz yaşlarına boğulmuştu, Lisanın gözündeki siniri görebiliyordum fakat büyük ihtimalle benimle aynı sebepten dolayı susuyordu. Susuyordu ve kai'ye öldürücü bakışlar atıyordu... Kai bu halimizden memnun bir ifadeyle bize bakarken tam tekrar söze başlıyordu ki arkadından bir kadın gelip ensesinde büyük çaplı ve oldukça pahalı olduğunu tahmin ettiğim bir şarap şişesini kırdı. Tanrım bu kız ne ara buraya gelmişti?! Kai yere yığıldığında yanındaki kızda korkudan bayılıp kai'nin yanına yığıldı. Kadın Tahminen 17-18 yaşlarındaydı. Beline kadar uzanan siyah bakımlı saçları ve bembeyaz bir teni vardı. Normalde ortalama bir boyu olmasına rağmen giydiği yüksek topuklu ayakkabılar sayesinde oldukça uzun duruyordu. Üstündeki parlak siyah şort ve onunla uyumlu kollarında tüller olan bir üst giymişti. kadın gerçekten parlıyordu. Önce yerde yatan baygın bedenlere baktı, yüzünde en ufak bir mimik,duygu kırıntısı bile yoktu. sonra bakışları simsiyah giyinmiş bir adama kaydı. büyük ihtimalle burayada beraber gelmişlerdi. Adam gelip kai ile yanındaki kızı götürdüğünde genç kadının bakışları bize döndü. Az öncekinin aksine bu sefer yüzünde büyük bir gülümseme vardı "Selam ben jisoo" Diye söze girdiğinde üçümüzde hala olanların şokunu üstümüzden atamamıştık
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.