hayatın kanlı gün ışıkları

5.7K 294 125
                                    

Mark odadan çıkmadan önce bana döndü ve " üstüne resmi değil de daha günlük bir şey giy bence, ne de olsa eryılmaz konağından uzakta olacağız" dedi. Sonra üzüntüyle " sarah'ı buraya göndereceğim. Yüzündeki morlukları kapatsın" dedi. Onu onaylanıp dolaptan beyaz t-shirt, siyah kot pantolon ve siyah kot ceketi alıp giydim. Saçlarımı düzeltip yatağa oturdum ve sarah'ı beklemeye başladım.

Kapı açılınca oraya döndüm. Sarı uzun saçlı, zayıf, ela gözlü bir kız içeriye girdi. Bana gülümseyince yanağında ki gamzeler ortaya çıktı. 18-19 yaşlarında gösteriyordu. Ve çok tatlıydı. Önüme oturup elindeki fondöten ile yüzümdeki yaraları kapatmaya başladı.

Yüzümdeki yaralar pek derin değildi bunları 1 hafta önce yapmıştı galiba. İşi bitince bana döndü ve " ben çıkıyorum, eğer birşeye ihtiyacın olursa ya da konuşup dertleşmek istersen ben hep burdayım" dedi. Ona teşekkür edip odadan dışarıya çıktım. Gözüm uğur"un kapısına takılmıştı.

Derin bir nefes alıp merdivenlerinden aşağı indim. Mark kapının önünde bekliyordu. Yanına gittim ve birlikte kapıdan dışarıya çıktık. Arabaya doğru yürürken kafamı Villa'ya çevirdim. Perdesi komple kapalı olan odanın hafif aralık olan kısmında Uğur'un sinirli suratını gördüm. Saniyeler sonra perde komple kapandı ve Uğur'un karanlık yüzü ortadan kayboldu.

Derin bir nefes alıp arabaya bindim. Mark arabayı çalıştırdı ve demir kapıdan dışarıya çıktı. Sonra bana dönüp" istersen radio'yu açabilirsin. Türk kanalar da var dedi. Radioyu açıp kanaları dolaşmaya başladım.  Toygar ışıklı çok geç şarkısını duyunca durdum. Bu annemin en sevdiği şarkıydı

Uyan sonsuz rüyalardan uyan
Çok geç artık çok geç
Dayan ruhum bu acıya dayan
Çaresizim çok geç

Bir günüm daha geçer mi sensiz, darmadağınım
Yapayalnızım,
Sığındığım bu limandı bu aşk
Ne olur kalbine bir bak,
Ah ben oradayım.

Mark radyo kanalını değiştirip"şimdi kendimi neşterliyeceğim. Hareketli bir parça dinlesek olur mu?" Dedi. maroon 5 moves like jagger arabada yankılanırken ona baktım ve gülümsedim. Bir dükkanın önünde durunca arabadan inip Mark'ın yanına gittim. Elimden tutup dükkandan içeriye girdi. Kırtasiye eşyaları satan bir dükkandı. İlk önce çanta seçtik. Lacivert renginde güzel bir çanta seçip mark'a verdim. Daha sonra defter, kalem, silgi vs. Alıp dükkandan çıktık. Poşetleri arka koltuğa koyup arabaya bindik.

Kıyafet dükkanın önünde durunca indim ve önce okul kıyafetini aldık. Lacivert pantolon ve beyaz gömlekti. Lacivert renginde bir de ceketi vardı. Daha sonra t-shirt, pantolon,gömlek, ceket tarzında bir kaç şey aldık. Mark benim yorgun ve aç halimi görünce"hamburger yemek ister misin?" Diye sordu. Onu kafamla onaylanıp yürümeye devam ettim. Bir kafe bulunca içeriye girdik ve sipariş verip oturmaya devam ettik.

Siparişlerimiz gelince hamburgerimi büyük bir iştahla yemeye devam ettim. Kolamdan bir yudum alıp"çok güzel"diye heyecanla konuştum. Mark bana gülümseyip"beğenmene sevindim"dedi. Yemeğimi bitirince mark'a döndüm ve "mark dondurma da alalım mı?" Dedim. Biraz düşünür gibi yapıp" ben dondurma artı hayvanat bahçesi diyorum. Ne dersin?" dedi. Heyecanlı ses tonum ile"süper derim "dedim .

Mark hesabı ödeyip beni hayvanat bahçesine götürdü. Burası gerçekten harika bir yerdi. Çeşit çeşit balıklar, birbirinden değişik hayvanlar yani demem o ki tek kelime ile muhteşemdi. En çok zürafayı sevmiştim. Boyu çok uzundu ve etkileyiciydi.

Hayvanat bahçesinden çıkarken Mark bana dönüp" senin doğum günün ne zaman?" Diye sordu. Biraz düşünüp" 11 ekim" dedim. Bana gülümseyip" o zaman doğum gününde de seni lunaparka götürüm" dedi. Çekingen bir tavırla " Uğur'un doğum günü ne zaman?" Diye sordum." Sanırım 2 hafta sonra  14 yaşına girecek "dedi.

Onu kafamla onaylanıp arabadan içeriye girdim. Eve varıncaya kadar Mark ile sohbet edip gülüp eğlenmiştik. Villadan içeriye girerken bağırış sesleri geliyordu. Sanırım uğur ile babası kavga ediyordu. Salona doğru ilerlerken sarah endişeli bir ses tonuyla konuştu" Buğra gittiğinde odayı kırıp dökmeye başladı. Sarp bey yukarıya çıktı. En az yarım saattir kavga ediyorlar"dedi.

Korkuyla onun gözlerine baktım. Ya bana yine zarar verirse ben ne yapardım. Poşetleri alıp yukarıya çıktım. Odama girmeden önce Uğur'un odasına bir bakış atıp içeriye girdim. Dolabıma kıyafetlerimi yerleştirip daha bu gün yapılmış olan  kitaplığıma kitaplarımı dizdim. Kırtasiyeden aldığım kar kürelerini ve ninja kaplumbağalar figürlerinde olan heykelleri odamın farklı köşelerine yerlestirdim. Mark'ın okumam için aldığı küçük prens adlı kitabımı yatağımın yanında duran sehpaya bırakıp üstünde yine küçük prens olan yatak örtüsünü yatağıma serdim. Üstümü değiştirip pijamalarımı giyip yatağa oturdum ve örtüyü bacaklarıma çektim. Uyuyana kadar kitap okuyabilirdim. Küçük prensi elime alıp okumaya başladım. 1. Bölüm biterken sarah içeriye girip" küçük bey sizi emrediyor" dedi.

Endişe ile yutkunup titreyen bacaklarım ile Uğur'un odasına gittim. Kapıyı tıklayıp içeriye girdiğimde içerinin loş bir ortamda olduğunu gördüm. Uğur yatakta yarı oturur vaziyette bana bakıyordu.

Korku dolu gözler ile onu süzdüm. Sinirli değildi. Aksine çok sakin görünüyordu. Eliyle yatağın yan tarafını gösterip"yat" dedi. Kafamı saygı ile eğip"peki efendim" dedim.

Yanına ilerleyip yatağa yattım. Ben put gibi yatarken kolunu ve bacağını üstüme atıp"uyu"dedi.

Bu gerçekten garipti. Onu bir anda değiştiren neydi? Ne olursa olsun onu kızdırmamalıydım.

Gözlerimi kapatıp uykuya daldım. Nefesini boynumda hissediyordum. Kulağıma doğru" bu son gecemiz"dedi ve boynuma bir öpücük kondurdu.




Yanlış aşk(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin