görünmezlik

1.6K 109 24
                                    

Buğra;

Yurttan içeriye girerken Jack" götüm donuyor Baba!" Diye söyleniyordu. Islanan kıyafetlerimi çıkartıp sıcak bir duş aldım ve beyaz bir kazak ile siyah bir eşofman giyip yatağıma oturdum. Hala üşüdüğümü hissediyordum.

Lee daha gelmemişti. Ona gerçekten çok darılmıştım. Nasıl ona olan sevgimi görmezdi. Onu nasıl sevmediğimi düşünebilirdi. Ona gerçekten çok kızmıştım.

Derin bir iç çekip yatağıma uzandım. Yemeğe daha 1 saat vardı. Elime bir kitap almıştım ki telefonuma bildirim sesi geldi. Yan bir bakış ile komidinde duran telefonu aldım ve kitabı dizlerim üstüne koydum.

Bilinmeyen numara:
Akşam 9'da karanlık barda ol!

Kaşlarımı çatıp ekrana bakarken sinirle. Kimsin? Diye sordum.

Bir süre cevap gelmezken hala ekranla bakışıyordum.

Yazıyor...

Çevrimiçi

Yazıyor...

Bilinmeyen numara:
Gelince görürsün.

Buğra:
Siktir git işine lan!

Yazıyor...

Bilinmeyen numara:
Buğra ebeni siktirme şimdi. Gel diyorsam gel. Daha anlamadın demi götlek kim olduğumu. Uğur'um ben.

Ekrana şaşkınca bakarken istemsizce bugün söyledikleri aklıma geldi.

beni bir yılan gibi zehirledikten sonra mı söylüyorsun bunları. Zehrin tüm kanıma işledi oruspu çocuğu. Her gece tahrik edici suratın ile bana bakarken nasıl uyuyabilirim.

Ah sikeyim... Ne istiyordu benden.

Buğra:
Bu gün söylediklerim yetmedi sanırım. Rahat bırak beni oruspu çocuğu. Yazıp gönderdim.

Uğur:

Eğer gelmezsen gay demem o görüntü sikerim lan!

Yazınca gözlerim sonuna kadar aralandı. Görüldü atıp WhatsApp'tan çıktım ve interneti kapattım. Ne istiyordu yine benden. Hem benden iğrendigini söylüyordu. Hemde dibimden ayrılmıyordu.

Ah, çıldıracağım!

Oraya gitmeli miydim?

Ben derin düşüncelerdeyken Lee kapıdan içeriye girdi. Gözlerimiz birleşirken ona dargın olduğum için sinirle bakıp kafamı çevirdim ve ayağa kalkıp odadan çıktım.

Yemekhaneye erken inmekte yarar vardı. Bir süre masada boş boş oturup yemek bekledim ve yemek saati gelince yemeğimi alıp masanın birine oturdum.

5-10 dakika sonra da William'gil geldi. Lee'nin bana baktığını hissediyordum. Hiç umursamayip yemeğimi yerken Jack" Buğra!" Diye böğürünce yemekhanedeki gözlerin çoğu bana dönerken kafamı kaldırıp bana doğru ilerleyen Jack, William ve Lee'ye baktım. Jack karşıma otururken" Yarram bize haber vermeden niye aşağı indin"diyince" ortalıkta yoktunuz ki piç!" Dedim.

Jack kızarıp bozarırken William" Ed çağırmıştı ya" deyip Jack'in yanına oturdu. Kafamı anladım anlamında sallarken Lee yanımdaki sandalyeyi çekti. Ona yan bir bakış atıp ayağa kalkıp " Ben doydum"dedim ve tepsimdeki yemekleri çöpe döküp tepsiyi görevliye uzattım.

Ben yemekhaneden çıkarken Jack homurdanıyordu. Odadan içeriye girerken saatte baktım sekizi 10 geçiyordu. Derin bir nefes alıp dolabımdan siyah kapşonlu, mavi kotumu ve montumu çıkartıp giydim. Telefonumu elime alıp uğur'a geliyorum diye mesaj atıp odadan çıktım.

Taksiye binip adresi verdim ve kafamı cama çevirdim. Lee'ye sinirim hâlâ geçmemişti.  Özür bile dilemeye yeltenmemisti. Piç kurusu...

Dizlerimi titreterek dışarıyı izlerken karanlık barın kapısına geldik. Taksiciye ücretini ödeyip dışarıya çıktım. Telefonumu elime alıp Uğur'a" nerdesin?" Diye mesaj attım.

Mesajı görünce telefonum gürültülü bir şekilde çalmaya başladı. Telefonu açınca" telefonu kapıdaki görevliye ver"diye erkeksi bir tonda konuştu.

Seri adımlarla görevlinin yanına gittim ve telefonu uzattım. Görevli bir süre bana bakıp telefonu aldı.  Bir süre dinleyip" peki efendim "dedi ve telefonu bana uzatıp" buyrun gidelim"dedi.

Mekandan içeriye girerken yüksek müzik ile yüzümü buruşturdum. Helsey- Without me çalıyordu.

Without me, without me, yeah

Without me, without me, yeah

Found you when your heart was broke

Kalabalığın arasına girerken. İnsanlar hafif bir ritimde dans ediyor ve şarkıya eşlik ediyorlardı.

I filled your cup until it overflowed

Took it so far to keep you close (keep you close)

I was afraid to leave you on your own

I say I'd catch you if you fall

Kalabalıktan uzaklaşıp uzun bir hole girerken buranın daha sesiz olduğunu fark ettim.

And if they laugh, then fuck 'em all

And then I got you off your knees

Put you right back on your feet

Just so you can take advantage of me

Bir kapının önünde dururken. Müziğin sesi kesik kesik geliyordu. Görevli bana yan bir bakış atıp" Uğur bey sizi içerde bekliyorlar" dedi. Yutkunup kafamı sallayınca arkasını dönüp yürümeye başladı.

Kapıyı açıp içeriye girerken içimden kendime lânet okuyordum. Uğur koltuğa yayılmış bardağındaki sarı renkte olan içkiyi yudumluyordu.

Beni görünce hafifçe gülümsedi ve doğruldu. Çatık kaşlar ile ona bakarken " hoşgeldin"dedi. Derin bir nefes alıp" ne istiyorsun?" Diye sordum.

Eliyle gel işareti yaparken" gel" diye fısıldadı. Yanına seri adımlarla gidip oturdum ve " beni neden buraya çağırdın" diye sordum.

Bana bir süre bakıp" sen gerçek misin?" Diye sordu. Kaşlarımı çatıp" bunu sormak için mı çağırdın"dedim dişlerimin arasından. Çok kötü alkol kokuyordu. Sanırım baya içmişti.

Derin bir iç çekerken uğur elini yüzüme koyup şaşkınca bana baktı ve " harbiden gerceksin!" Dedi. Saçları dağınıktı ve hala okul forması ile duruyordu.

Sanırım okuldan sonra direk buraya gelmişti. Bana birazcık daha yaklaşıp" çok güzel bir şeysin sen ya!" Dedi. Sinirle ona bakarken" kendime hakim olamıyorum"dedi. Biraz geriye giderken" ne diyorsun s..." Dudağıma kapanan dudaklar ile yerimde çivilenirken uğur elini belime yerleştirdi.

Yanlış aşk(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin