kalp kırıklıkları

2.1K 117 14
                                    

Arkadaşlar Lee karakterini oluştururken aklımda aslında bir sadece arkadaş vardı. Ama sonra karaktere benden bir şey katıldıkça aşk acısı çeken birisi haline dönüştü. Benim hiçbir hikayem mutlu sonla bitmedi. Lee'nin aşkının sonu güzel biter mi bilmiyorum. Ama bu dünyada bütün aşklar mutlu sonla bitmezki... Ama bazı aşklar yerine yeni aşklar doğabilir...

Bu bölümü Lee'nin ağzından yazmak istiyorum. İyi okumalar umarım beğenirsiniz...

Ve küçük bir şey rica edeceğim. Ben o kadar iyi bir yazar değilim. O yüzden bazı hatalarım olabilir. Lütfen beni linçlemek yerine özelden hatamı söyleyin.

Lee;
Bu hayatta mutluluk denilen şey bazı insanlar için ömürlük, bazı insanlar için de tadımlıktır. Ben hep şükreden bir insan oldum aslında. Hep dilimde en azından vardı.

Ama sonuçları hep kötü ile sonuçlandı. Hiç kimse fark etmedi içimdeki büyük kırıklıkları. En yakınlarım bile beni mutlu sanarken için için hep bir üzüntü yaşadım ... Bana ne zaman " iyi misin?" Diye sorsalar ben hep" iyiyim"dedim. Neden bana hemencecik inandılar ki... Gözlerimdeki hüzünü hiç görmediler mi?

Buğra ilk yurda geldiğinde hiç konuşmaz bir köşeye çekilip hüzünlü hüzünlü dururdu. Bu içine kapanışını için için merak ederken bulurdum kendimi.

Gözlerim her yerde onu arar içten içe destek olurdu ona. Ona bakarken bile üzmekten, kırmaktan korkardım. Aslında yanına gitsem ona sıkıca sarılsam acaba o da sarılır mıydı bana? Acaba elimi uzatsam ona , o da elimi tutar mıydı?

Pek yemek yemiyordu ve gün geçtikçe git gide zayıflıyordu. Geceleri sayılayarak uyur ve ağlayarak kalkardı. Tabi fark etmezdi onu bu kadar dikkatli incelediğimi. Geceleri susuyor diye yanına bir bardak su koyduğumu... Kimse bilmezdi, bilmelerini de istemezdim zaten.

Bir gün okul çıkışı gecenin geç olmasına rağmen yurda gelmemişti. O an hiçbir uyarıyı dikkate almayıp onu aramaya çıkmıştım. Saatlerce arayışımdan sonra onu bir sokakta ağlarken buldum. Ve sıkıca sarıldım, önce şaşırsa da o da bana ağlayarak sarıldı Hiç bırakmayacakmış gibi...

O andan sonra beni en iyi arkadaşı olarak görmeye başladı. Bende ilk başlarda onu arkadaş olarak sevdiğimi zannettim. Ama içimdeki duygu farklıydı. Kimse kendimden bile daha çok sevmezdi arkadaş olarak gördüğü birini. Her an ona bir şey olacakmış gibi, onu kaybedecekmiş gibi yaşanmazdı bu hayattı.

O beni sevmiyordu. Bunu biliyordum. Ama belki sever , belki beni fark eder umudu ile yaşadım. En azından yanımdaydı. En azından...

Hayatımda ne çok yer edinmiş bu kelime. Bir illet gibi yakamı bırakmıyor...

En azından bana yetse bile gönlüme yetmiyordu. Daha çok istiyordu gönlüm onu.

Umudum vardı... Şimdiye kadar.

Sonbahar'da nasıl yapraklar ağacı terk ediyorsa, oda ilk fırtınada beni tek başıma bıraktı. Bilmiyor muydu? Onsuz daha çok üşüyeceğimi...

Ve en acısı onun ellerini tutup" seni seviyorum, ne olur gitme"diyecek cesaret bile bende yoktu.

Şimdi o arkasına dahi bakmadan giderken ben hala bir umut onu peşinden gidiyorum. Belki sever diye...

Bu yaptığım aptallık biliyor. Ama vazgeçmezsen aşk olur...

Araba son sürat giderken elimdeki şemsiyeyi Jack'e verdim ve yağmurun altında hızla koşmaya başladım. Onu bırakmayacaktım. Bu sefer olmazdı...

Arkadaşlar kısa bir bölüm oldu biliyorum. Ama en azından Lee'nin yüreği biraz olsun sizin yüreğinizde yer edinsin istedim.

Sınır koymama rağmen geçilmedi. Ama olsun... Canınız sağ olsun. Yorum yapan herkese teşekkür ederim.

Diğer bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Zaman ayırıp yazmaya çalışacağım.

Bye bye

Yanlış aşk(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin